İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...43...

Özgür DENİZ - 28.03.2022

İnsan niye kendini tanımak istemiyor, niye gerçeklerden korkuyor? Gerçekten niçin tanımak istemez kendini, oysa bir tanısa kendini tanıyacak tüm düşmanlarını ve korkmaktan bir vazgeçse gerçeklerden öğrenecek gizlenen tüm gerçekleri. Biliyor musun lan ne gerçekler gizleniyor senden, bir öğrensen yemin ederim son nefesine kadar sönmeyecek intikam ateşiyle dolar için. İnsansın sen lan insan, özgür ve bağımsız bir varlıksın, şerefli ve onurlu bir varlıksın. Niçin şerefini ve onurunu tarumar edenlerden, şerefli ve onurlu yaşamayı sana haram edenlerden acımasızca hesap sormuyorsun? Niçin birilerinin çizdiği sınırlara mahkûm oluyorsun ve illa birilerinin tanımladığı gibi olmaya çalışıyorsun? Sen tanımlanmışsın zaten, insansın sen ve insan gibi yaşamak hakkın var, niçin hakkını söke söke almıyorsun da sefil bir şekilde boyun büküyor, boyun eğiyorsun, kapılarda yal bekliyorsun? Niye olguların mahiyetlerini bilmek istemez de sadece bildirildiği haliyle bilmeye eyvallah eder insan? Oysa bir bilse olguların öz mahiyetlerini, olgularla aldatılmaktan kurtulacak ve özgürleşecek, tüm zincirlerini kırarak. Zira bugün olgular tavassutu ile zincirlenmektedir kendisi ve olgular tavassutu ile mankurtlaştırılmaktadır. İnsanın görevi nedir gerçekten, niçin bu dünyadadır insan? Şunun, bunun, oranın, buranın borazanlığını yapmak, başkalarının ardında kuyruk sallamak, efendilere yaltaklanmak için mi vardır? Ve başkaları için birbirine düşman olmak, birbirinin bir yudum huzuruna zehir saçmak için mi buradadır? Hiçbir şey bilmediği halde her şeyi bildiğini sanması ve bilmediklerini öğrenmekten korkması nasıl bir ruh halinin, nasıl bir kafanın ürünüdür? Niçin başkalarını düşünerek hakikati gizlemektedir, gizlenmesini istemektedir hakikatlerin? Kendini hiç mi düşünmeyecektir bu insan diye bildiğimiz varlık? Bu kadar şerefini düşürür mü insan olan? Yoksa insan yok mu bu dünyada? İnsan diye görüp bildiklerimiz insana benzeyen yaratıklar mıdırlar acaba? Hakikatleri gizleyerek mi hakikat davası verecez biz? Gerçekten, faşist kapitalist şeytani düzenin pisliklerini fark edemeyecek kadar mal mıdır bu insan denilen vahşi yaratık? Galiba öyledir ki, pislikleri yudumlamaktan zevk almaktadır. Pislik içinde yaşamaktan hiçte rahatsız olmamaktadır. Dava dersen bu olmalıdır, ülkü dersen bu olmalıdır, kavga dersen bu olmalıdır, bu olmadıktan sonra hangi dava, hangi ülkü, hangi kavga bre ahmak? İnsan dediğin insan olmak ve insanca yaşamak peşindedir, başka neyin peşinde olabilir, üç kuruşluk dünya leşinin peşinde mi olmalıdır? Bu uğurda yolumu kesmek isteyen kim olursa olsun fark etmez, def etmekten imtina etmem karşımdan. Kimdir bunu yapacak ya, kimdir? Benim hayvanca yaşamamı mı istemektedir böyle yapacak olan soysuz? Öyleyse tüm mevcudiyetini, kendini zorlamadan, sıkıntıya sokmadan faşist kapitalist şeytani düzenin yerle yeksan olmasına adamalı değil misin? Öyleyse niçin onun palazlanmasına vakfediyorsun ömrünün her anını? Çünkü aşağılık bir yaratıksın sen ey insan denilen. Kusura bakma gerçekleri söylemekten hiçbir zaman imtina etmeyeceğim. Çünkü en sert gerçeklere çarpa çarpa insan olacaksın, uyanacaksın ve tuzakları göreceksin, namussuzun kirli yüzünü açık edeceksin perdeyi çekerek. Yoksa hayvan gibi görülmeye layıksan aynıyla muamele göreceksin. Bırak lan artık başkaları mutlu olsun diye gerçeklerden korkmayı, gerçekleri örtmeyi, ahmak senin de bir hayatın var lan, sen de mutlu mesut yaşamayı istemelisin. Bu dünya senin de dünyan lan, yaşadığın topraklar seninde toprakların lan, başkalarının babalarından kalma miras değil. Köpek gibi yaşamaktan ve muamele görmekten, yal beklemekten zevk mi alıyorsun? Ulan her şey senin, senin, niçin senin olandan başkaları uğruna vazgeçiyorsun? Niçin seni bir hayvan gibi görüp, üstünde tepinen faşist kapitalist şeytani düzenin pezevenklerine gülümsüyorsun? Onlar sana gülümsüyorlar mı hiç? Aksine seni piç olarak görüyorlar. Sana ait ne varsa almışlar tekellerine keyif yapıyorlar pezevenkler ve sen ağzının suyu akarak izliyorsun olan biteni. Bu kadar mı alçaksın, düşüksün, düşkünsün sen? Kahpe düzenin lanetli çarkına çomak sokacağına yağ olup seni öğütmesine eyvallah ediyorsun. Yazıklar olsun sana!

 

NİÇİN OKUDULAR

 

Söyleyeceklerimin ne arka planında ne de görünüründe olumsuz bir duygu ve düşünce yoktur. Öncelikle bunun bilinmesini isterim. Geçelim! Bilen bilir, hiçbir insanı hor görmem, tahkir ve tezyif etmem. Zira haddim değildir. Kimim ki ben, aciz, zayıf, fani bir varlığım herkes gibi. Üstelik böylesi bir alçaklığı, soysuzluğu, rezilliği yapmaya izin vermeyecek bir vicdanın sahibiyim. Kimseyi ne üstün görürüm ne de alçak, herkes eştimdir. Eşit değilim diyenin canı cehenneme. İnsan kutsaldır ve emeği de kutsaldır. Alınteri dökülerek yapılan her iş ve o iş için sarfedilen emek saygıdeğerdir, kutsaldır. Ter akıtılarak elde edilen kazanç, helal olan yegane kazançtır. Ter akıtmadan kazananlara veyl olsun. Geçelim! Bu ülkede eğitimin hiç mi değeri yok Tanrı aşkına? Okumanın hiç mi kıymeti yok? Ömrünü eğitime ver, canın çıkarcasına oku ama hiçbir değeri, anlamı olmasın. Böylesi bir şey olmaz, olamaz. Sadede geleceğim, lütfen rahat olun. Bendeniz, her meslek grubundan insanların aldıkları ücret arasında uçurum olmamasını isteyen biri oldum her zaman. Eşit işe eşit ücret adaletin gereğidir. Mesela; iki meslek gurubundan iki insanın aldığı ücret arasında 5.000 TL gibi bir fark olamaz. Tabi devlet bağlamında konuşuyorum. Yoksa özelden bana ne. Şöyle meslek guruplarına bakıyorum, yapılan işlere bakıyorum, eğitim düzeylerine bakıyorum, dehşetli bir ücret dengesizliği görüyorum. İnsançocuğu seçimle geliyor, seçimle gelmek ayrıcalık değildir ve olamaz da, seçimle geliyor diye ekstra taltifler yapmak adil olmaz. Eğitim düzeyi ilkokul, hatta ilkokul bile değil, bu yadsınacak bir şey değil, olumsuz anlamda da söylemiyorum. Lütfen namusluca anlayın. Normal şartlarda bakıldığında öyle ağır bir işte değil yapılan, zaten yapılan da kallavi bir şey yok. Ama 4.250 TL ücret veriliyor. Tamam, verilebilir, zerre gocunmam, mutlu olurum, zira her haneye en az 10.000 TL girsin, girmelidir diyen, bunu savunan, bu minvalde mücadele veren bir insanım. Çünkü her insanın insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamasıdır kadim kavgam. Bu arada Asgari Ücretten söz etmiyorum. Zira onların hangi şartlarda çalıştıklarını biliyorum. Ama yapılan iş gerçekten hafifse, hiçbir zorluğu yoksa, eğitim ilkokulsa ve böylesi bir ücret veriliyorsa, o vakit ömrünü eğitime vermiş olan, yaptığı iş gerçekten hem olabildiğince zor olan ve sorumluluğu da ağır olan bir insana da en az 10.000 TL verilmesi gerekmez mi? Lütfen ama adalet bu değil mi, bilakis adalet nedir, nerededir? Adalet nedir? Hak edene hak ettiğinin nakıssız teslimidir ve yine adalet; insan haysiyetine saygının ifadesidir. Adalet; niceliğe göre olmaz, nitelik esastır. Binaenaleyh, işte bunların sayısı az ve bunlara şu kadar verilir, şunların sayısı çok ve şunlara bu kadar verilir diye bir şey olmaz, olamaz. Elinizi vicdanınıza koyun da düşünün ve konuşun. Uzatmak istemiyorum, zira söylenecek söz bitmez ama can sahibiyiz, demirden değiliz, yoruluruz, usanırız, bıkarız, zaman dar gelir, takat kalmaz.

Tarih: 28.03.2022 Okunma: 258

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?