Dosdoğru
olacaksın! Bakınız hep söylüyorum, yeniden söyleyeyim, siyasi oluşumlardan,
şahıslardan bağımsız olarak yazıyorum ve konuşuyorum, binaenaleyh doğru
anlaşılsın, insan gibi anlaşılsın. Şucu, bucu, ocu olarak anlaşılmasın,
dosdoğru insan olarak anlaşılsın. Zira gerçek, herkesten bağımsızdır ama
herkesi etkisi altında tutar. Ne kadar da kaçmaya çalışsakta. Gerçeklerden
kaçmak, karanlığa kaçmaktır unutulmasın. Karanlıkta da, insanlığın başına ne
tür belalar geldiğini herkes bilir. Bu yüzden ne kadar gerçekle dost olursak,
aydınlığa o kadar yakın oluruz. Geçelim! Biz, niye, her türlü siyasi oluşumu,
şahsı, grubu ve yapıyı, kendi kirli ve kanlı zihniyeti temelinde çizdiği
çerçeve içerisinde tutsak kılmış olan ve bugün mahkûmu olduğumuz faşist
kapitalist şeytani düzeni kanıksadık, niçin bu ülkeye, bu millete, insanlığa
hiçbir şey katmayan, bilakis ülkeden, milletten ve insanlıktan mütemadiyen çalan
ve kirletmedik tek bir şey bırakmayan faşist kapitalist şeytani düzenin
muhafızları olan güçlü ama beyinsiz pezevenklere karşı, karşı duruş
sergileyemiyoruz? Politikacılar, aydınlar, bürokratlar, âlimler, şeyhler üç beş
tane pezevengin kuklaları mıdırlar ki de, bunlara karşı ses etmemektedirler,
bilakis bunların düzenlerine müzahir olmaktadırlar? Niçin bu pezevenkleri
sorgulayamıyoruz, yarattıkları yoksulluğun, açlığın, sefaletin hesabını
soramıyoruz? Yaşayanların ölmediği, ölenlerin yaşamadığı bir düzeni
sorgulamaktan niçin imtina ediyoruz? Bu ülke üç beş tane kapitalistin ve
onların besledikleri bir avuç burjuvazinin mi? Tanrı dünyayı ve içindekileri
onlara mülk mü kılmış ve insanları da onlara köle mi kılmış? Niçin biteviye bu
soygun düzenini besliyor, bu kahpe düzene müzahir oluyoruz? Niçin ekonomi
masasının hâkimi bunlar? Niçin basın dünyasının hâkimi bunlar? Niçin insanlığı
bankalarla sömürenler, soyanlar bunlar? Niçin silahı tutup, tuttukları silahla
insanlığın üzerinde korku fırtınası estirenler bunlar? Niçin benim olduğu
söylenen devletin kaynaklarını yağmalayanlar bunlar? Niçin bu ülkenin
denizlerinin hâkimi bunlar? Niçin bu ülkeyi dibine kadar yaşayanlar bunlar? Ve
niçin bunlarla teşrik-i mesai içinde olanlar aynı şeyleri yapıyorlar? Niçin
bunlardan hesap sorulmazken, insanlar korku cenderesinde yaşamaktadırlar?
Özgürlük münhasıran bunlar için mi vardır? Yaşamak sevincini dibine kadar
duyumsamak münhasıran bunların cahil ve soysuz veletlerinin mi hakkıdır? Niçin
benim olduğu söylenen ve benim için var olması gereken devlet bunları koruyup,
kollayıp, gözetmektedir? Biz pezevenkler için ölmeye, eğer ölmezsekte pezevenklerin
namussuz yaşamlarını izlemeye mi geldik bu dünyaya? Ve bizler niçin bu tür
şeyleri hep normalmiş gibi algılıyoruz? İşte hep bahsettiğimiz algılar,
anlamalar, gerçeklerden sapmalar ve bize yanlış kalanlar yüzünden böyleyiz.
Çünkü bize din diye sunulan din böyle buyuruyor ve bunları bize doğru olarak
sunuyor, milliyetimiz olarak sunulan milliyet bu tür şeyleri reddetmiyor aksine
tolere ediyor ve bizde mezkûr milliyetten ve dinden olduğumuz için eyvallah ediyoruz.
Öyle ya, milliyetimiz ve dinimiz bize yalan mı, yanlış mı söyleyecek, bizi
yanlış mı yönlendirecek? Ama elbette yanılıyoruz, maalesef bize atalarımızdan
tevarüs eden milliyetimiz de, dinimiz de tam da böyle bir yaşamı dikte ediyor
bize. Bilakis ne öz milliyetimiz böyle bir şeyi ister ve bekler bizden ne de
Tanrı’nın dini böyle bir şeyi ister ve bekler bizden. Söyleyin lütfen, bugün
küçük mikyasta bu ülkede, büyük mikyasta insanlık âleminde itibar görenler,
peşlerinden gidilenler kimlerdir? Bu itibar görenler; insanlığı soyanlar ve
insanlığı köleliğe giden yola evriltenler değil midirler? Yoksulluk niçindir,
niçin açlık vardır dünyada, insanlar niçin emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar?
Niçin haklı isyanlar aşılmaz barikatlarla ve korkutucu yöntemlerle engellenmektedir?
Düşünün ey insanlar düşünün, aynı düşünmek zorunda değiliz ama mutlaka düşünmek
zorundayız. Bilakis düşeriz!
EKSTRA:
Cumhuriyet
ve Laiklikten asla vazgeçmeyin gençler. Mustafa Kemal Atatürk sizlere boşu
boşuna böylesi bir emaneti bırakmadı. O haddizatında insanlığa iyilik yaptı;
muayyen ve geneli ihata eden olgular tavassutu ile insanların birbirlerini
boğazlamalarının önüne geçti. En dipte, ülkeleri geri bırakan müsademelerin yok
edilip, kaosa nihayet verilip, kozmosa ulaşmanın yolunu gösterdi. Sizler onurlu
insanlar olarak yaşayın, kimsenin kulu ve kölesi olmayın, bağımsız olarak var
olun diye bıraktı bu iki değeri. Ama hep yanlış anlaşıldı ya da birileri
taammüden yanlış anlaşılmasının yolunu açtı ve bitevi bu yanlış algıyı,
anlamayı besledi zımnen ve tüm bu kasıtlı yönlendirmeler neticesinde onurlu
yaşamanın yolunu açacak bu iki değerden sapma oldu ve bu sapma da maalesef
yanlış yaşamları tevlit etti.