Tek başına tok ve mutlu olmaktan hicap duymayanlara; milyonlarca komşusu açken tok yatanlara; tüm insanlığa ait olan serveti ve sermayeyi inhisarlarına alıp insanları köleleştirenlere, kullaştıranlara, köpekleştirenlere; servetin ve sermayenin birkaç kişi arasında dönüp dolaşan bir zorbalık aracı olmasına yol verenlere; metazori yöntemlerle gerçekleri örtüp insanların ellerindekileri alanlara yahut azaltanlara; bitevi teraküm etme ihtirasıyla yaşayanlara; üretmeden tüketenlere; faizle ve sömürüyle yaşayanlara; emeği, teri, yaşı ve kanı hiçleştirenlere ve iç edenlere; teraküm ettikleriyle mülk dağları oluşturanlara; açlıktan milyonların kanı çekilirken mülk obezi olanlara; haksız yoldan kazandıklarını hayâsızca harcamaktan hicap duymayanlara; ezilen insanlarla eşitlenmekten tiksindikleri için paylaşmaktan korkanlara; insanlara ait olanlara metazori el koyup yahut başka yollarla başkalarına ait olanları gasp edip, bu yollarla elde etikleriyle kibir dağı olanlara hesap sorarım abi. Bu hesabı sormak ve görmek hakkım doğuştan mahfuzdur. Ve ben böylesi zalimlerden, kan emici sömürgenlerden, faşist kapitalizmin efendilerinden hesap sormak hakkımı kullanırım abi. Ben insanım abi, isyanım ve sorgum insanlığımın hüccetidir. İnsanlığın tarihi; isyanın ve hesap sormanın tarihidir. Muhammedi duruş ve tavır da bunu gerektirir. Geçelim!
Öncelikle bir şey aktaracam. Bir insan düşünün. Gerçekten
insan ama. Temiz, dürüst, namuslu bir insan. Ne dostu var ne de düşmanı, tek
dostu gerçek, tek düşmanı yalan. Tek dostu ezilen, tek düşmanı ezen. Kimse
umurunda değil, umurunda olan tek şey; insanlık, gerçek ve onurlu yaşamak. İçinde
kötülük barındırmayan, kötülüğe temayülü olmayan, kötü işlerden uzak duran bir
insan. Mesela; faizin zerresinden korkan bir insan. Bu yüzden de sadece
tertemiz alınteriyle, kutsal emeğiyle, akıttığı duru yaşıyla ve berrak kanıyla
kazandığını biriktirerek, krediye bulaşmadan bir şeyler almak isteyen biri. Böyle
bir insan yoksa bile var olduğunu hayal edin. Sen yaşamsal gereksinimlerinden
kıs, para biriktir, ev almayı düşle, araba almayı düşle, yarınlara dair güzel
şeyler düşle ama hadi bakalım bismillah de, belki de birikmiştir de ve bir de
bakmışsın her şey tepetaklak. Hayaller, umutlar, düşler karanlığa gömülüp
kalmış. Umutlar, hayaller, düşler uçup gitmiş. Tutmak istediği ne varsa kaçıp
gitmiş. Binin olmuş bir. Her şey güneşe görünen buz gibi eriyip gitmiş. En
basit ev olsun bir milyon, en ucuz araba olsun beş yüz bin. Bu insanın suçu,
günahı ne abi? Ne abi bu insanın suçu, günahı? İnsanca yaşamak istemesi mi?
Onurlu yaşam savaşı mı? Ya da kimin bu suç, bu günah? Abi sebepsiz hiçbir şey
olmaz bu dünya da. Her sonuç bir sebebe mebnidir. Öyleyse ortaya çıkan her
sonucun mutlaka bir sebebi mevcuttur. O zaman nedir abi bunun sebebi, kimdir
suçlu, günahkâr kimdir? Ben bilmiyorum abi. Bana bir cevap verilmeli abi ve
cevap verecek birileri olmalı. Öyle ya hiçbir şey kendiliğinden ortaya çıkmaz. Cevap
verilmezse olmaz, cevap yok diye hiçbir şeyi normal görmem, herkes suçsuz,
günahkâr kimse yok demem. Bunu yapmam abi. O vakit suçlu ben olurum, ben
değilsem de birileri mutlaka suçludur, günahkardır. Hesap sorma hakkım var
zira. Ve o hesabı sorarım abi. Varlığım, varlık dünyasından el çektirilecek
olsa da sorarım abi o hesabı. Ne yani korkayım mı? zira zalimle ve zulümle
savaşmayan ezilenler de suçludur. Çünkü zulümde iki taraf vardır; biri
zulmeden, diğeri de zulme sessiz kalarak ortaklık eden. Kimse umurumda olmaz
abi, kimsenin kimliğini düşünmeye ayıracak zamanım da yok, zaten kimliklerle de
işim yok, çünkü benim için kimlik insanlıktır, ben yaşamın hesabını sorarım
abi. Olan nasıl oluyor, olanı olduran kim sorarım abi. Bu dünya herhangi bir
insanın mı? Bu dünyanın içindekiler birkaç insanın mı? Bu dünyayı var eden, var
ettiği bu dünyayı birkaç kişi için mi var etti? Bu dünyada yaşamak hakkı bir
avuç zümre için mi var? Hayır abi, bu dünya herkesin, içindekiler herkesin ve
herkes için var oldu bu dünya. O zaman hesap sorarım abi. Birileri krallar gibi
yaşar da milyonlar sürünürse bunun hesabını sorarım abi. Hayır abi herkese ait
olan bir dünyada, böylesi bir dengesizlik olamaz, olabilemez, zira böylesi bir
şey adaletin çiğnenmesidir, onurun ezilmesidir. Çok uyardım çok. Abi
uyarmadığım tek bir kişi, tek bir mekanizma kalmadı. Mütemadiyen uyardım. Ömrüm
uyarmakla geçti handiyse. Şimdi ben söylememiştim diyemem, böyle deyipte
susamam, uyardıysam ve söylediysem hesabını sorarım. Kimse de bön bön etrafına
bakamaz. Ben görevimi ifa ettim, öyleyse görevini ifa etmeyenler her kimlerse
hesap vermekle sorumludurlar. Sorumluluktan kimse kaçamaz abi. Kimse ilk taşı
atamaz. Abi insanlık toprağında yaşıyorsam, insanlık toprağında olup biten ne
varsa ve var olan her şey beni etkiliyorsa, ben etkileniyorsam, etkileyen ve
etkilendiğim her şeyin sebebini sorgularım, sonuçlarını anlamaya çalışırım. Ben
hakkımı yedirmem abi. Metazori yiyenlere bir şey yapamasam da sözümü söylerim,
onlara karşı kavgamı veririm. Çendan isyan ederim. Bırakayım yerse yesin demem,
onay vermem, tensip ve tasvip etmem. Böyle yaparsam, köleliliği, kulluğu,
köpekliği gönüllü kabullenmiş olurum. Yani zalimin zulmüne ortak olmuş olurum. Zalim
olurum işin hülasası abi.
Herkese soruyorum abi. Kimseyi ayırmıyorum. Kimseyi yanıma
koymuyor, birilerini karşıma almıyorum. Herkes karşımda duruyor. Çünkü beni
kişiler ya da yapılar ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren tek şey; insan, gerçeklik
ve onurlu yaşamak. Devlete, politika dünyasına, din dünyasına soruyorum. Hiçbiriniz
yani ne politika dünyası ne de din dünyası umurumda değilsiniz. Niye umurumda
olacaksınız ki? Hangi sebeple böyle olacak? Ne yaptınız abi insanlık adına
bugüne kadar? Hiçbirinizi yani ne politika dünyasını ne de din dünyasını
önemsemiyorum ve inanmıyorum da hiçbirisine. Burada realiteye göre düşüncelerimi
söylüyorum. İdeal bağlamda elbette farklı düşüncelerim vardır. Zira bendeniz
olguların öz mahiyetlerine göre böyle söylemiyorum, öz mahiyetleri tahrif ve
tahrip edilen olguların tahrif ve tahrip edilmiş durumlarına göre gerçekleşen
olaylara göre böyle söylüyorum. Yani burada idealdeki düşündüklerime göre yahut
olguların idealdeki varoluşlarına göre çözümleme yapmıyorum, olguların reelde
gerçekleşen durumlarına göre çözümleme yapıyorum. Bu yüzden yalanlarınıza
karnım tok. Sahtekârlıktan tiksiniyorum. Politikacılar bana hesap verecek, din
adamları bana hesap verecek abi. İnsanlığı bu hale getirenler kimler abi,
sizlerden başka? Dosdoğru olacak ve bana dosdoğru cevaplar vereceksiniz. Bu
ülkeyi kim bu hale getirdi abi? Ne bu hale getirdi abi? Çiftçi mi, asker mi,
memur mu, esnaf mı, sendikacı mı, işçi mi, kim bu hale getirdi abi bu ülkeyi? Bu
ülke bu hale nasıl geldi abi? İnsanlığı yanlış yöneten politikacıların, insanlığı
dinle aldatan şeyhlerin, insanlığın terini, yaşını, emeğini, kanını sömüren sermayedarların
ortaklığı sayesinde bu hale gelmedi mi insanlık? Ne varmış demesin kimse,
böylesi cıvık ve ciddiyetsiz karşılıklar istemiyorum, onurlu bir duruş ve
dosdoğru cevaplar istiyorum. Buradayken hesabınızı verin ki, gittikten sonra
mezarınıza tükürmeyeyim. Hangi ekonomi politik anlayış abi bu ülkeyi bu hale
getiren? Nasıl bir din anlayışı, nasıl bir devlet yapısı abi bu ülkeyi bu hale
getiren? Söyleyin abi, herkese soruyorum ve cevap arıyorum. Soruyorum, badema
da soracağım abi. Sormamı mı engelleyeceksiniz? Buyurun engelleyin abi
sıkıyorsa. Muhammedi bir duruşla soruyorum ve Muhammedi bir tavırla cevap
verilmesini istiyorum. Buyurun söyleyin, bu ülke nasıl ve ne şekilde bu hale
geldi? Herhalde durduk yere bu hale gelmedi. Bu ülkede ne olmadı da, bu ülke
böyle oldu? Ya da olan ne varda olması gereken olmadı? Veyahut bu ülkede olan
bir şey vardı da, olan şeylere rağmen mi böyle oldu bu ülke? Ben cevap
istiyorum ve bana cevap vereceksiniz abi. Kaçamazsınız, kaçan suçludur. Ancak
korkaklar kaçar. Cesurca soruyorum ve aynı şekilde cevaplanmasını istiyorum. İnsanca
soruyorum ve insanca cevaplar istiyorum abi.
Olmaz abi böyle olmaz. İnsanlığın toprakları mümbit ve zengin.
Kimse çorak ve fakir olduğunu söyleyemez. Ama o zengin topraklar münhasıran
birkaç kişiye ait değildir, o topraklar üzerinde hayat süren yekpare insanlığa
aittir. Mülk insanlığın ortak malıdır, Karunların zorbalık aracı değildir. Öyleyse
o topraklar üzerinde yaşayan milyonlar acı ve sefalet içerisinde yaşayıpta,
münhasıran binlerle ifade edilen bir avuç zümre zevk ve sefa içerisinde
yaşayamaz. Müstekbirler, planlı, programlı ve sistemli bir şekilde mustazafları
mezellete ve meskenete mahkum edemezler. Bu topraklar üzerinde hangi nimet
varsa, her bir nimetten herkes behemehâl istifade etmelidir. Bir taraf istifade
edipte, diğer taraf bakamaz. Ama maalesef gerçek böyle değildir. Çünkü hayat
adeta cehennemdir. İnsanlık o cehennemin alevlerinde cayır cayır yanmaktadırlar.
Abi hayat niye cehennemdir, birisi çıksın ve cevap versin. Niye böyle oldu
hayat? Nedir bunun sebebi, kimdir buna sebep olan? Abi yazık günah, yemin
ediyorum yazık günah. Abi böyle olmaz. Böyle yaşamak olmaz abi. Bu çok acı abi.
Düşünün abi; kırmızı etin fiyatını düşünün, hadi beyaz etin fiyatını düşünün
abi, meyvenin, sebzenin fiyatını düşünün abi, çerezin fiyatını düşünün abi, ya
tatlının fiyatı abi. Hayatın tadı tuzu kalmadı abi. Abi düşünün ki; 2021
yılının başında 175 TL’ye aldığınız pantolonun fiyatı 800 TL, 2020 yılında 500
TL’ye aldığınız ayakkabının fiyatı 2000 TL. Bu nasıl bir şey abi? Yolculuk
tarihe karışmak üzere abi, konaklama ücretleri cehennem alevinden bir parça
sanki. Ev, araba durumunu zaten söyledik. Beyaz eşya zaten yangın yeri.
Elektrik, doğalgaz derseniz zaten herkesin malumu. İnsanlar nasıl yaşasınlar
abi? Abi bu hayat nasıl bir hayat böyle? Nasıl oldu da böyle oldu her şey?
Hayat niye cehenneme döndü abi? Niye abi niye? Bir cevap verin ki, gönlüm
mutmain olsun, sükûna ersin. Geçiştiremezsiniz abi. Münhasıran bir avuç
pezevenk zümrenin ve onların şerefsiz veletlerinin hakkı mıdır yaşamak? Böylesi
zengin topraklar da, böylesi zengin hazine de böylesi bir yaşam olmaz abi,
olamaz. Bu insanlık onuruna yakışır bir yaşam değildir abi. İnsanlığı öldüren
bir yaşamdır bu yaşam abi. Böylesi bir yaşamı hak etmiyorum, etmiyoruz. Hiçbir
insançocuğu böylesi yaşamı hak etmez abi. Ben asilim, gerçek patronum abi (tabi
bunu zeki bir toplum, zekâsını kullanan bir toplum için ideal bazda söylüyorum,
zira gerçekten düşünen, anlayan, hisseden bir toplum için en ideal düzeyde
gerçek budur). Öyleyse hesap sorarım abi. Bir patronun çalıştırdığı işçiye, bir
asilin kendisini temsil eden vekiline hesap sormasından daha doğal ne olabilir
abi? Yalnız kalırım, arkamda kimse olmaz demem, böyle bir şeyi umursamam, ben
benden mesulüm, öyleyse tek başıma olsam da, kalsam da hesap sorarım abi. Kimdir
hesap soramayacağım, kimdir benden büyük olan, kimdir benden ayrıcalıklı olan? Kimdir
abi? Böyle bir şey yok ve olamaz abi. Hiçbir şeyin benim olmasına gerek yok,
ihtiyacımda yok ama çendan hazine benim. Öyleyse hazinemin hesabını sorarım
abi. Ben bana ait olanın hesabını sorarım abi. Bana ait olan, milyonara ait
olan, birilerine aitmiş gibi hareket ediliyorsa işte orada isyan ederim abi,
hesap sorarım. Hesap sormazsam, insanlık iddiam olamaz abi. Bana ait olacak bir
şey ama ben ondan zerre nasiplenmeyecem, velakin birileri dilediklerince tepe
tepe kullanacaklar onu. Tükürürüm böylesi rezilliğin, kepazeliğin içine abi. O
zaman Muhammedi duruşun, tavrın ne anlamı olur abi?