İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...66...

Özgür DENİZ - 26.04.2022

Bizler, hayatları, muhafaza edilmek istenen olgular için cehenneme çevrilen insanlarız. Muhafızların hiçbirisi muhafaza etmek istedikleri olguların öz mahiyetlerine göre hareket etmezler, her şeyi kendi bildikleri haliyle muhafaza etmek isterler. Bu yüzden bunların taraftarları da tutuculukta nirvanaya çıkarlar. Şu hayatı çok iyi bir şekilde açık bir gözle gözlemleyin göreceğiniz tek resimdir bu. İşte faşist kapitalist şeytani düzenin güçlü ama beyinsiz pezevenk efendilerinin de velinimetidir böylesi bir ortam. Çünkü böylesi bir ortam demek, bitevi kaos demektir, çatışmak demektir, düşmanlık demektir. Zira muhafaza ettiği şeyin aşırı tutucusu olan insan, kendisine tevcih edilen en küçük bir tenkite tolerans göstermeyecektir ve karışsındakine savaş açacaktır, onu taraftarlarına lanetli olarak sunacaktır, o tarafta misliyle karşılık verecektir, böylece insanlık toprağında kardeşlik nakzolunacak, barış ölecek, düşmanlık nüksedecek ve huzur boğulacaktır. Peki, böylesi bir ortamdan, söylediğimiz kahpe ve soysuz düzenden başka karlı çıkacak olan kim vardır? Peki, şimdi bana namusluca söyleyin, bizim hayatımızın basit ama kısa özeti bundan başka bir şey midir? Peki, kim kaybetmiştir, kazanan kimdir? Kaybedenin ama kazanmayanın da bizler olduğumuz kesindir. Bizler birbirimize hayatı cehennem eden insanlarız maalesef. Çünkü bu yolla hayatlarımızı kazanıyoruz. Bir arada kardeşçe yaşamayı hiçbir zaman beceremedik, tarihsel süreç içerisinde de öğrenemedik. Ama insanız diye dolaşırız yeryüzünde. Daha hayvan bile olmayı becerememişiz, fakat insanız diye geçiniyoruz. Muhafızlık ve tutuculuk, muhafaza edildiğini sandığı her şeyi çürütür ve çökertir ve öyle de olmuştur tarih boyunca. Çünkü hayat statik değildir bir kere, statik olmayan bir hayatta statik kalmak ve her şeyi statikleştirmeye yeltenmek eşyanın doğasına mugayir bir tavırdır zira. Mesela; bugün dini kim bu hale getirmiştir? Milliyetçiliği kim bu hale getirmiştir? Devlet olgusunu içinde bulunduğu hale kim getirmiştir? Bu olguların muhafızlığını yaptığını sananlar. Muhafızlar bu olguları nasıl anlamışlarsa, nasıl tanımlamışlarsa, nasıl biçimlendirmişler ve belirlemişlerse herkesin de o şekilde tolere etmesini istemişlerdir, hayır diyenler ise gayr-i ahlaki bir biçimde tecziye edilmekten kurtulamamışlardır. Mesela; din herkesi bir tarağın dişleri gibi eşit görürken, bugün o dini muhafaza ettiklerini sananlar nezdinde böylesi bir anlayış var mıdır? Gerçekten bugün o dine inandıklarını söyleyenler nazarında insanlar bir tarağın dişleri gibi eşit midirler? Yahut devleti muhafaza ettiklerini söyleyenler, bugün muhafaza ettikleri devletin, ekonomi masasını tekelleştirenlerin sömürülerinin bir aracı olduğundan haberleri var mıdır? Keza, bugün dine inandıklarını söyleyenlerin ve din ile milliyetlerini mezcedenlerin, peygamberin dün sırf renginden dolayı sahabenin sahabeye farklı davranış sergilediği için o sahabeye karşı hangi tavrı ortaya koyduğundan haberleri var mıdır? Nereden haberleri olacak, kim olduklarından ve kendilerinden bile haberleri olmayanların. Bilmiyoruz, bilmediğimizi de bilmiyoruz, bilmediğimizi bilmediğimizi de bilmiyoruz ne acı ki. Önce bilmediğimizi bilmediğimizi bileceğiz ki, ondan sonra gerçekten bilmek için ceht içinde olalım. Yoksa sefalet içinde yaşayıp gideriz, birbirimizi boğarak, öldürerek, yok ederek. Birbirimize bir yudumluk huzuru haram ederiz. Peki, kim kazanır! Düşmana ne hacet. Gerçekten başkaları mı bize düşman, yoksa bizim en büyük düşmanımız yine biz miyiz? Dışarıda düşman aramadım hiçbir zaman, zira aptal değilim.

Tarih: 26.04.2022 Okunma: 228

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?