Başkalarının özledikleri dünyayı özlemek, yaratmak istedikleri dünyayı benimsemek, sürdürmeye çalıştıkları dünyayı idame ettirmek zorunda değilim. Başkalarının yaptıklarını tasvip ve tensip makamı da değilim. Başkalarının yaptıklarını illa hoş görmek ve onaylamak gibi bir görevim de yok. Bilakis varlıkları zarar, yoklukları kar, beni bana bırakın. Bendeniz ölümüne hakikati arıyorum canım kardeşim, Soren Kierkegaard’ın dediği gibi. Lanet olası dünyanızla ilgim yok. Sevmiyorum kardeşim dünyanızı, kirlenmek istemiyorum, gerçeklerin öldüğü, sevginin gömüldüğü, nefretin çiçeklendiği, her köşesinde zalimlerin egemen olduğu, zulmün ve sömürünün arş-ı alayı kapladığı, yoksulluğun ve açlığın her yeri kapladığı ve sofra başlarında boyunları düşürdüğü, düşüncenin boğulduğu, pislik çukuruna dönmüş dünyanızda. İnsanca yaşanılan, insanca varolunun, hakikatin güldüğü, sevginin ve barışın çiçeklendiği, sömürünün ve sınıfçılığın son bulduğu, sınırların kaldırıldığı, paylaşımın egemen olduğu, düşüncenin beyin göklerinde özgürce uçuştuğu tek bir köşesini gösterebilir misiniz dünyanızın? Gösteremezsiniz, çünkü dünyanız hem karanlık hem de pisliğe gömülmüş kalmış. Sevmek zorunda mıyım dünyanızı ve girmek zorunda mıyım içine? Başka bir dünyayı hayal edemez miyim, özleyemez miyim, başka bir dünya kurmayı düşleyemez miyim? Tümünüze ait dünyanın karşısında kendi küçük dünyamdayım. Büyük bir dünya içine sığmış küçük dünyamda özerk bir kişiyim ve özerkliğimden taviz vermeye de niyetim yok. Keşke insan denilen ve insan görünümlü milyarlarca varlığın yaşadığı bu dünyadan başka bir dünya mümkün olsa da çekip gitsem ama böyle bir şey de kabil olmadığında göre tümünüze ait olan dünyanın bir köşesinde var ettiğim kendi küçük dünyamda varolmaya çalışıyorum. Niye ilgim olsun ki dünyanızla ve niye özerkliğimden feragat edeyim ki? Daha dünyalarınızın en küçük şekilde tenkitine bile tahammül edemiyorsunuz. Yanlışlarınızın ortaya konmasına ve doğruların söylenmesine cesaretiniz yok. Yanlışsınız ve yalancısınız ama yanlış ve yalancı olduğunuzu size karşı söyleyemiyoruz ama söyleyemediğimiz o yanlışlarınız ve yalanlarınız yüzünden hayatımız mahvoluyor. Kendi küçük dünyamda kendi yağımda kavrulmaya çalışıyorum. Niye dünyanızın içine gireyim, suçlarınıza, günahlarınıza, pisliklerinize ortak olayım, niye kirleneyim durduk yere? Düşünce diyorum, sonuna kadar düşünce. Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet diyorum Cemil Meriç’in dediği gibi. Her zamanda, zeminde, şartta ve koşulda düşünce dedim, düşünceyle savaştım, düşünceyle başkaldırdım, düşünceyle isyan ettim, düşünceyle varoldum. Düşünceye yer olmayan dünyanızla da işim yok bu yüzden. Bendeniz düşünce olarak doğmuşum, düşünceyle dirilmişim, düşünceyle beslenmişim, düşünceyle yaşamışım, düşünceyle yanmış ve olmuşum ve düşünce varlığım olmuş benim. Düşüncelerim eylemlerimi, eylemlerim düşüncelerimi besler benim. Bu yüzden de ya adam gibi karşıma çıkılacak ya da yolumdan çekilinecek. Hakikatleri haykırmama kimse engel olmayacak. Erdemli, onurlu, şerefli olunacak. Güçle karşıma çıkılmayacak, tükürüyorum tüm güçlere, korkmuyorum hiçbir cellâttan. Korkarak yaşamaya gelmedim bu dünyaya. İt gibi sürünerek yaşayacağıma, aslan gibi kükreyerek ölmeyi tercih ederim. Ömrüm boyunca düşünceyle iştigal eyledim. Hayatımın her aşamasında kitaplarla, fikirlerle, fikir devleriyle hemhal oldum. Böylesi bir geçmişe de ihanet edemem, binaenaleyh dünyanıza giremem, dünyanızı tolere edemem. Eylemlerde dirildim, eylemlerle var oldum. Hayatın gerçek gayesinin de eylem olduğunu çok iyi bilirim. Başka da işim olmadı düşünceden gayrı. Dünyalık peşinde sürünmedim, başkalarının önünde baş eğmedim, kimseye kul, köle olmadım. Efendilerin kapısında yal beklemedim. Geçmişimde de ihanet bulunmaz. Hiçbir cemiyetle, cemaatle, partiyle, sivil toplum kuruluşuyla iltisakım yoktur. Ama hepsinin müntesipleriyle elbette oturup konuştum, yine de oturur konuşurum, tabi onlar konuşmaktan korkup kaçmadıkları müddetçe. Bana kimsenin kimliği lazım değil, kimseyle de kimliğine bakarak oturup konuşmam, bana beyinler lazım, beyinlere bakarım ve beyinlerle konuşurum ben. Elbette burada muhatabım direkt devlettir. Başkasına şöyle bir soruyu tevcih edemem; buyurun herhangi bir yapıyla iltisakım varsa, zerre ihanetim varsa ortaya koyun. Kimse bunu yapamaz ama devlet eğer böyle bir iddia da bulunuyorsa gücünü kullanıp çok kolay bir şekilde gerçeği ortaya koyabilir. Öyle ya istihbaratı olan tek güç devlettir. Hatta kişilere de söyleyeyim, buyurun bildiğiniz bir şey varsa söyleyin, bilakis düşünceme karşılık veremediğiniz için itham etmeye, yafta vurmaya, damgalamaya yeltenmeyin, acizliğinizi ve zavallılığınızı göstermeyin. Zerre onurunuz varsa onurlu davranın. O vakit herkes kendi işini yapsın kardeşim. Bir düşünce serdettiğimde ve o düşünce rahatsız ettiğinde, karşıma alçakça ithamlarla çıkmasın kimse. Düşünceyi cerhedemeyince, varlığımı yok etmeye yeltenmesin kimse. Yani mutlak bağımsız bir akılla, gönülle ve dille konuşuyorum ve sözümü söylüyorum. Bu yüzden de kimseden korkmuyorum. Hem kimden korkacam, kim var korkacak, benim gibi olan birinden niye korkayım ayrıca? Söylediğim düşünceleri bir yerlere yamayıpta, bendenizi ıskat edemezsiniz, düşüncemi beynimde boğamazsınız, dilimi susturamazsınız. Buna geçit vermem, eyvallah etmem. Bir hakikati ortaya koyunca, ha işte biliyorduk kardeşim, bu kişioğlu şucudur, bucudur, ocudur diyemez kimse. Böyle diyerekte bendenizi korkutup susturamaz kimse. Damgalanmak, yaftalanmak aklıma bile gelmez. Ne yani, birileri damga vuracak, yaftalayacak diye beynim düşüncemin kabri mi olsun? Böylesi soysuzluklara, alçaklıklara eyvallah etmem bunu herkes bilir, bilmezse de zamanla öğrenir. Alışmışız damgalayarak susturmaya ya da alışmışız damgalanırız diye susmaya. Ne demek lan, hüccetlendireceksin ve keseceksin cezayı kardeşim suçumuz varsa ama bana sus demeyeceksin. O zaman o kirli, karanlık ve tiksinç, iğrenç suratına tükürür geçerim. Ölümüne hakikat diyorsam, ölürüm yine de hakikati ararım ve bulduğum hakikati de haykırırım boynum vurulacak olsa da. Çünkü yalanlarınızdan bıktım ve yalanlarınızı gömecek hakikatlerin peşindeyim. Hakikat, yalanlarınızı, yalanlarınızla birlikte sizi öldürecek ve tarihin çöplüğüne gömecek diye de geri durmam, duramam, işte bunu yaptığım vakit gerçekten hain olurum. Hadi insan olun gelin, hayvan terbiyecisi değilim!
ÖLÜMÜNE HAKİKAT...
Özgür DENİZ - 01.05.2022
Tarih: 01.05.2022
Okunma: 224
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.