İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...72...

Özgür DENİZ - 04.05.2022

Bizler düşüncelerimizde tutarlı değiliz ama düşüncelerimizin tutucularıyız. Tuttuk mu bırakmıyoruz. Artık nato kafa nato mermer bir şekilde onun tapıcısı oluyoruz, her şey değişiyor ama biz değişmiyoruz, zamanla da çağın dışında kalıyoruz ve kendi kabuğumuzda çürüyüp gidiyoruz. Düşüncelerimizi sarıp sarmalamışız, onu bir fanusun içine koymuşuz, onun dışındaki nesneye yapışıp kalmışız ve orada öylece tutuyoruz. Dokunamıyoruz, hissedemiyoruz, duyumsayamıyoruz, tadamıyoruz, hayatımızla buluşturamıyoruz ama insanlık üzerinde de etkin olsun istiyoruz. Yani düşüncemiz aslında ölü bir düşünce olmuş ama diriler ona uysun istiyoruz. İnsanlık ondan uzak olsun ama o insanlığa yakın olsun ve insanların hayatını kuşatsın istiyoruz. İnsanlara aykırı gelse de, insanlığa uzak kalsa da, insanlık ona yakın olsun, ona tutunsun, hayatını ona göre dizayn etsin istiyoruz. Yani düşüncelerimizin mutaassıplarıyız, bağnazlarıyız, sekterleriyiz, yobazlarıyız, gericileriyiz. Lakin tutuculuğumuz da düşüncelerimize kendi algılarımıza, telakkilerimize göre giydirdiğimiz elbiselerin tutuculuğudur yoksa düşüncenin özüne mütenasip bir tutuculuk değil. Zaten düşüncenin özüne mütenasip olan da tutuculuk değil tutarlılık olur. Böylesi bir tutarlılıkta onurlu, namuslu eylemleri tevlit eder, velakin nasıl eylemlerin tezahür ettiğini biliyoruz. Bir de orası var evet, yabozca bağlı olsak bile, öylesine yobazca bağlı olduğumuz düşünceyi yaşamıyoruz da üstüne üstelik. Zira tutarlı değil tutucuyuz. Dahası katıksız münafıklarız. Düşüncelerimiz hayatlara dokunsun istiyoruz ama düşüncelerimiz sorgulanmasın istiyoruz. Bu yüzden de sahip olduğumuz düşüncelerimiz, bizlere sormayı, sorgulamayı, düşüncemizi daha ileriye taşımayı, düşüncemiz de restorasyonu engelliyor. Böylesi bir durumda, tutucusu olduğumuz düşünceyi tartışılamaz, sorgulanamaz, yargılanamaz kılıyor. Bağlıları olarak bizleri layüsel kılıyor. Böylesi bir düşüncenin ve kişiliğinde hayatları ne hale getireceğini varın siz düşünün. Düşünceyi göklere çıkarıyoruz ve orada bırakıyoruz, artık o düşünce kutsaldır, ulvidir, kesinlikle yanlışlardan münezzehtir ve herkes o düşünceyi kabul ettiği gibi hayatına aktarmak zorundadır yoksa o düşünceyle hiç iltisak kurmamalıdır. İltisak kuracaksa da, düşüncenin özüne göre değil, düşünce ikinci ellerce kendisine nasıl sunulduysa o minvalde iltisak kuracaktır. Çünkü düşüncelerin özleri, kalıplarını daima reddeder. Çünkü özleri zaten varlıklarındandır ama kalıpları harici ellerce giydirilmiş elbiseleridir. Binaenaleyh, zamanla tutucusu olduğumuz düşünce tabuya dönüşmektedir, putlaşmaktadır ve hayatları zehir etmektedir ama kimin umurundadır. Oysa düşünceler yaşattığı kadar, özgürleştirdiği kadar, onurlu yaşamı çağırdığı kadar muteberdir, kıymetlidir, değerlidir. İşte bu yüzden insanlığın topraklarında hiçbir düşünce sorgulanamamaktadır, düşünceyle hayatların kıyaslanması kabil olmamaktadır. Böylece de tutucusu olunan düşüncelerin arka planında dehşetli bir sömürü çarkı kurulmakta, hayatlar en küçük noktalarına kadar acımasızca sömürülmektedir. Çünkü tutucuysanız, düşünmezsiniz, sormazsınız, sorgulamazsınız, arka plana bakmayı bile düşünmezsiniz. O düşünceyi sizle ulaştıranı da layüsel olarak gördünüz mü iş tamamdır, artık siz sömürülen bir nesneye dönüşmüşsünüzdür. Zavallı, sefil, etkisiz, edilgen bir ölücansınızdır. O düşünceyi size getirene şeksiz ve şüphesiz inanırsınız. İnanmak aldanmayı tevlit eder, öyle ya anlamadan inanırsanız şayet, motomot alırsınız sunulan şeyi, böylece de içeriğini bilmeden yersiniz, nihayet zehirlenirsiniz. Ve bizler kalıplarıyla zehirlendiğimiz düşüncelerin özleri ile şifa bulacağız ama özlerini bilmeye cesaretimiz var mıdır? Şeytan sizi Allah ile aldatır tabi…


Tarih: 04.05.2022 Okunma: 358

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?