İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...73...

Özgür DENİZ - 05.05.2022

Şimdi yeryüzü dediğimiz bir yer var değil mi? Var değil mi? İnkâr et edeceksen, edebilir misin? İnsanlık nerede, neyin üzerinde yaşıyor? İnkâr edip doğruyu söyleyeceksen mutlaka dinlerim, çünkü gayem doğruyu, gerçeği bulmak, bilmek, ölümüne hakikat. Hepsi yekpare insanlığın toprakları değil mi? Eğer üzerinde insanlık yaşıyorsa başka kime ait olabilir? İnkâr edebilir misin? Hadi et edebilirsen. Edebilir misin? Kime ait olduğunu söylersen can kulağı ile dinlerim. Diyebilirisin ki, Tanrı’ya aittir, reddetmedik ki, velâkin insanlığa iyilik yolunda ama adalet temelinde istimal etmesi için verilmiştir, insanlığın ortak yurdu, mülkü kılınmıştır. Yani tüm tasarruf insana aittir. İnsan öznesi yapılmıştır yeryüzünün, çünkü insan olmasaydı yeryüzünün hiçbir manası olmazdı. Ama yeryüzü de insanın kendisini bitevi yaratması için bir vasıta kılınmıştır. Zira oraya emeğini verecektir, oradan karşılığını alacaktır, bu etkileşim içerisinde kendisi an be an yeniden yaratılacak, üzerinde bulunduğu yere de anlam katacaktır. İnsan emeği değil midir? Emekle üretir, üretirken yaratır. Yani ikisi karşılıklı olarak birbirinin varlılıklarının idamesini temin edeceklerdir. Yeryüzü insanlığın ortak mülküdür yani. İnsanların renkleri, dilleri, dinleri bir şeyi değiştirmez. Neyi değiştirir? Anlat dinlerim. Değiştirir denildiği ve buna inanıldığı için yeryüzünde sömürü, açlık, sefalet yok mudur? Öyle ya parçalanırsan parça parça yerler seni, birleşirsen birleşik gücünle ezer geçersin ezenleri, çalınan her şeyini geri alabilirsin. Bir kez birleşebilsen, zincirlerini kırabilsen, tüm dünyayı tersyüz edeceksin inan buna. Her şeyin çalınmadı mı, sana ait olan senden alınmadı mı ve sen bu yüzden ezilmiş, güçsüzleştirilmiş, zaafa uğramış değil misin? Yeryüzünün zalimlerinin ekip biçtikleri yüzünden yeryüzünün ezilmişleri diye bir durum tezahür etmedi mi? Yeryüzünde türeyen zalimler insanlığın sofrasını ablukaya alıp, kendilerine ait kılıp, geri kalanları da kendilerine köle kılmadılar mı? Tüm yeryüzü birine aitse ama milyarlarca bire verilmişse, o vakit o yeryüzünde sınırların, sınıfların olması rasyonel, vicdani bir durum mudur ve insanlar sınırların içerisine hapsedilip, sınıflandırılarak yaşamaya mahkûm kılınabilirler mi? Sınıfların varlığı ve sınırların çizilmesi zalimlerin ellerinin ürünü değil mi? Haddizatında insanlık bir bütün değil mi? Bir bütündendirler, her parçası o bütünün nüvesidir, o bütünden özellikleri mündemiçtir. Yalan mı? Yalanlarsan ama gerçeği de izhar edersen boynum kıldan incedir, ıskat edebilirsin ve saygı duyarım. Gerçekten tüm insanlığın ortak akılla kabul ettiği bir gerçeklik değil mi tüm bunlar? Hayır diyebilir misiniz? İnsanlığın toprakları olmadığını ve tüm insanlığa ait olmadığını ve insanlığın bir bütün olmadığını iddia edebilir misiniz? Edecekseniz lütfen ediniz ama karşısında ki gerçekliği de ortaya koyarak yani yok diyorsanız nasıl yoktur, gördüklerimiz yalan mıdır, üzerine bastığımız nedir, neresidir izah edeceksiniz. Tanrı yeryüzü diye bir şeyden bahsediyor değil mi? El cevap; bahsediyor. Öyleyse yeryüzü diye bir yer var. Tanrı ezilenlerden bahsediyor değil mi? El cevap; bahsediyor. Demek ki ezilenler diye birileri de var. Şimdi Tanrı yine diyor ki; ‘’Biz, ezilmişleri, güçsüz düşürülmüşleri, zaafa uğratılmışları yeryüzüne varisler kılmak, önderleri yapmak istiyoruz.’’ Şimdi Tanrı burada ayrım yapıyor mu? Yani şu milletin ezilmişleri, şu dinin ezilmişleri diye? Hayır yapmıyor. Yapabilir miydi? Tanrı bu, niye ve nasıl yapamasın, kimden korkacak ki? Peki, o vakit, Tanrı’nın da bahsettiği bu ezilmişler, güçsüz düşürülmüşler, zaafa uğratılmışlar kimlerdir ve kimlerin elleriyle bu hale getirilmişlerdir? Yani Tanrı, burada, bu durumda olanları, içinde bulundukları duruma düşürenlerin de olduğunu söylüyor zımnen, ezilmişleri, düşürülmüşleri, zaafa uğratılmışları derken. Tanrı sözü bu, kısa ve öz olur, sana akıl verdiyse idrak edebilmen, kalp verdiyse ihsas edebilmen iktiza eder, çünkü sözün tümü aptala anlatılır. Tanrı burada ayrıca, kılacağız, yapacağız demiyor; kılmak, yapmak istiyoruz diyor. Yani Tanrı yardım edeceğiz, ederiz diyor ama senden de bir hamle bekliyor. Yani gerçekte yapacak olan sensin ve nasip edecek olan Tanrı’dır ama nihayetinde olması gereken senin elinle yaratılacaktır yani yaratan sensin. Yani bu halde olanlardan bir adım bekliyor, doğruluk bekliyor, dürüstlük bekliyor, onurlu, namuslu ve adil kavga bekliyor. Ya kutsal kavgada birlik olacaksın ya da yalnız kalıp rezil şekilde yaşayacaksın. Aydınlıktan nasibin olmayacak, karanlık kaderin olacak. Öyleyse yeryüzünün tüm ezilmişleri, yeryüzünün tüm zalimlerine karşı onurlu bir kavga vermelidirler ama hep birlikte, birleşik güçleriyle. Yani yekpare insanlığın ezilmişleri, yekpare olarak, yekpare ezenlere karşı behemehâl birleşmelidirler ve hadlerini ve hudutlarını bilerek amansız bir adalet kavgası vermelidirler. Senlik benlik kavgasına düşmeden, sınırların içine hapsolmadan, sınıflara ayıranların tezgâhlarına gelemden, renk, din, dil, ırk ayrımına gitmeden. Öyleyse insanlık ailesinin tüm ezilmişleri, güçsüz düşürülmüşleri, zaafa uğratılmışları bu vaadi hak etmek için gayret etmelidirler. Yeryüzünün tüm zalimlerine karşı birleşmelidirler ve büyük hedefe mülaki olmak için ayağa kalkmalıdırlar. Çünkü Tanrı vaadini hak edenlere layık görecektir. Zira herkese emeğinin karşılığını verecektir. Zincirlerinizden başka kaybedecek hiçbir şeyiniz de olmadığına göre ey yeryüzü ezilenleri birleşiniz ve bu dünyayı yerle yeksan eyleyip yeni bir dünya inşa ediniz. Çünkü her birimiz, münhasıran kendi dünyamızdan değil, tüm insanlığı ihata eden dünyadan sorumluyuz. Evet, kendimizden başlayacağız bitmeyen kavgaya ama bu tüm dünyayı sarıp sarmalayacak. Zaten evrensellik esprisi de burada gizlidir, mündemiçtir.

Tarih: 05.05.2022 Okunma: 280

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?