Bugüne
kadar, insanlığın karşısına hep farklı olgularla çıkıldı ve insanlık karşısına
çıkılan olgularla kuşatmaya alındı ama kimse adaletle insanlığın karşısına
çıkmadı. İnsanlık kulağına fısıldanan olgularla aldatıldı. Bahususta kutsal
olgularla aldatıldı. Bu yüzden de adaleti aklına bile getirmedi. Kimi güya
devletin bekası adına adaletsizliğe eyvallah çekti, kimisi milliyetini koruma
içgüdüsüyle adaletsizliğe eyvallah çekti, kimisi güya sanki sahibiymiş gibi
vehimle sahip olduğunu sandığı dini muhafaza etmek duygusuyla adaletsizliğe
eyvallah çekti. Oysa adalet olmazsa bunlarında olmayacağını bir türlü akıl
edemedi. Zira bunlara değer veren şey adaletti, adaleti çekip aldığınız vakit
bunların hepsi anlamsız kalırdı ve baki de olamazdı ama kalır ve olur sanıldı.
Adaleti olmayan devletin varlığının ne anlamı olurdu, adaletsiz milliyet
insanlığa ne verebilirdi, dinin varlık sebebi ise zaten adaletti. Öyleyse adalet
olmadan bunlar ne anlam ifade ederlerdi? Peygamberin göğün ve yerin varlık
sebebinin adalet olduğunu söylemesi bile duyulmadı hakikate sağırlaşmış
kulaklarda maalesef. Tanrı’nın bile gönderdiği kitabını adalet umdeleriyle
yüklemiş olduğu görmezden gelindi kör gözlerce. İnsanlığın dini de, imanı da,
milliyeti de, ideolojisi de, insanlığı da adaletti ve adaletle kaimdi ama
anlaşılamadı cahil kafalar ve hissiz yürekler tarafından. Adalet göklere çıkarıldı ki, yerde ondan
bahsedilmesindi ve birileri çıkar çarklarını kolayca döndürebilsinlerdi. Bu
yüzden de yoksulluk kader oldu, yolsuzluk geçim kaynağı kılındı, yasaklar ise
var olmanın koşulu olarak görüldü. Garibe, gurabaya sabır, şükür kaldı,
birilerine de dünyanın malı, mülkü. Bunlara hayır diyenler ise bitevi farklı
olgularla tavsif edilerek tecziye edilmeye çalışıldılar ve susturuldular. Biz
de hiçbir zaman karşımızdakilere adaletlerine ya da adaletsizliklerine göre
değer verme yolunu tercih etmedik. Adaletsiz olanları mütemadiyen
ödüllendirdik, adaleti isteyenlerin ise yüzlerine bile bakmadık, çünkü
adaletsizlik artık karakterimiz olmuştu tarihsel süreç içerisinde. Mülk ortaktı
ama mülkü inhisarlarına geçirenleri normal karşıladık bu sebeple ve onlar
kafalarımızı nasıl doldurmuşlarsa öylece inandık. Oysa servetin birkaç kişi
arasında dönüp duran bir devlete, zorbalık aracına, güç vasıtasına dönmemesi
gerektiği söylenmişti ama dinleyen kimdi, adaletin bu olduğunu idrak edebilecek
kimdi? Adaleti göklere uçurduk ki, yeryüzünde adaletten söz edilmesindi ve öyle
de yaptık. Kendi özelinden herkesin kendisinin sorumlu olduğunu ama
adaletsizlikten ise tüm insanlığın birlikte sorumlu olduğunu bir türlü
fehmedemedik. Böylece, adaletsizlik her birimizi çarpa çarpa, yıka yıka, yok
ede yok ede tüm insanlık toprağını kuşattı, ruhları öldürdü, beyinleri çürüttü
ve her şeyi zaman içinde kokuttu. Bu yüzden bugün dünya adaletsizliğin
hükümferma olduğu bir yerdir ve bizlere de cehennemi bir hayatı yaşatmaktadır.
Ruy-i zeminin her köşesinde insançocukları adaletsizliğin cenderesinde iflah
etmeyen acıları yaşamaktadırlar, ruy-i zeminin her köşesini sarmış, insanlığa
tasallut etmiş zalimlerin egemenlikleri altında acılardan acılara sürgün bir
hayatı yaşamaktadırlar. Kimileri ortak olan sudan mahrumdur, kimileri ortak
olan topraktan mahrumdur, kimileri kuru ekmekle hayatlarını idame ettirme
derdindedir, kimlileri zalimlerin en ağır şatlarda çalıştırdıkları köleler
topluluğudur. İnsanlığın topraklarına adalet yağmur gibi yağmadıkça ruy-i
zeminin tek bir köşesine bile huzurun, mutluluğun gelmesi, cehennemi hayatların
cennet vari hayatlara tedvir olması kabil-i mümkün değildir. Adalet, insanlığın
dinidir! Adalet, insanlığın ekmeğidir!
Dinlere, milliyetlere değil, adaletli eylemlere, tavırlara bakınız ve ona göre
karar veririniz.
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...75...
Özgür DENİZ - 07.05.2022
Tarih: 07.05.2022
Okunma: 320
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.