Biz olguları
mı insanlara vuracaz yoksa insanları mı olgulara? Olgular mı insanları
yönlendirmelidir yoksa insanlar mı olguları belirlemelidir? Yani şimdi, mesela,
adaleti insanlara göre mi tanımlayacaz yoksa insanları adalet terazisiyle mi
tartacaz? Buyurun söyleyin. Nasıl bir yol izleyeceğiz? Bilelim ve ona göre
davranalım. Kul hakkı yiyen biri adaletin gereği olarak bunu yaptım diyebilir
mi ve adaleti böyle bir şey olarak tanımlayabilir mi yoksa adalet olgusuna göre
böylesi bir eylem adaletsizliğin ta kendisi midir ve bu eylemi icra eden de
zalimlerin en azgını mıdır? Peki, ne yapacaz böylesi bir durumda? Kul hakkı
yiyen birini sitayişe mi boğacaz yoksa yediği hakkı gram gram geri mi alacaz,
elimizi ağzından sokup midesine giren hakkı midesini kanata kanata geri mi
çıkaracaz? Ama insanlık olarak maalesef bizler tam tersini yapıyoruz. Kul hakkı
yemeyi sanki adalet böyle bir şeymiş gibi algılıyor ve söylediğimiz gibi bir
eylemi yapanı sitayişe boğabiliyoruz. Yani aşağılık yaratıklar oluyoruz. Kul
hakkı yiyeni tazim ve tebcil edecek kadar soysuz ve kanı bozuk oluyoruz. Sonra
da insanız diye insanlık meydanına çıkabiliyoruz. Domuz olamayız ama insanız
diyoruz. Oysa adalete göre böylesi bir eylemi değerlendirsek, böylesi bir
eylemin insanlığa ihanet olduğunu, yapanın domuzdan bile domuz olduğunu
düşünürdük ve mezkûr eyleme yelteneni asla tasvip edici bir tavır içinde
olmazdık. İnsanlık dünyasında niye çok kolay şekilde birilerinin hakları
başkalarınca gasp edilebiliyor? Nasıl böyle olduğunu düşünüyorsunuz? Çünkü
olguları insanlara göre algılıyoruz, olgulara göre insanları anlamıyoruz. Olgulara
göre insanları değerlendirseydik, bugün insanlığın yüzde doksan yedisi çöpe
atılırdı. Aksi olunca da kimse başkalarının ne düşüneceğini umursamadan ya da
nasıl düşüneceğini önceden bildiğinin farkında olarak hareket ediyor ve
başkalarının hakkını rahatça yiyebiliyor. Eğer ki bilinseydi, herkes olguların
terazisine vuruluyor ve ona göre kendilerinin hakkında bir düşünce tezahür
ediyor ve ortaya çıkan duruma göre bir değerlendirme de bulunuluyor ve
değerlendirmeye göre tavır ortaya konuyor, işte o vakit kimse böylesi gayr-i insani,
soysuzca, şerefsizce, alçakça, ahlaka mugayir bir eyleme yeltenmezdi.
Yeltenebilir miydi sizce? O vakit suçluları suça teşvik eden biraz da bizler
olmuyor muyuz? Böyle olunca da bizler gerçek suçlular ve birazda namussuzlar
olmuyor muyuz? Namuslu ve masum insanlar olsaydık böylesi bir namussuzluğa ve
ihanete eyvallah eder miydik? Ben hakkımın yenilmesini hiçbir zaman tensip
etmedim, ilânihaye de tensip etmeyeceğim ve hakkımı yiyene hakkımı asla helal
etmeyeceğim ve günü geldiğinde mutlaka hesaplaşacağım ama yine de hakkımı asla
helal etmeyeceğim, Tanrı’nın da helal ettirmesini istemem, kesinlikle istemem.
Bizler gerçekten ne kadar şerefli ve onurlu insanlarız kendimize sormalıyız ve
bunun cevabı için de ortaya koyduğumuz eylemlerimizi sorgulamalıyız. İnsanca
eylemlerde mi bulunuyoruz yoksa domzuca mı?
EKSTRA:
Ne yani söylese miydi izinsiz? Söylesin isterdiniz de mi sizi
gidi sizi. Böyle bir haberi yapmaktan ne zevk alıyorsunuz anlamıyorum. Gidin
işinize kardeşim, başka işiniz yok mu sizin?
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-249009h.htm
Ne yani biz hepiz mi deseydi? Böyle söylesin isterdiniz de
mi? Durduk yere sıkıntı yaşasınlar istiyorsunuz de mi?
Ne yani, gecekondu da mı yaşasınlar istiyorsunuz? Tabi
yapacaklar. Şimdi bir de diyorsunuzdur içinizden; bir şey varmış gibi, sanki
acilmiş gibi, bunca açlık, yoksulluk sefalet varken bu yapılır mı? Yapılır
tabi, niye yapılmasın ki?
Ne bu şimdi?
‘’Başınıza gelen tüm kötülükler, musibetler, kendi
ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.’’ Allah
Tabi ki de muhteşem bir icraat, sizin böyle bir icraatınız
varsa gösterin öyle konuşun. Üniversite dünyada ilk yüzün arasına girsin de o
zaman ne diyeceksiniz bakalım.
Yani her bir kişi en az iki tane mi alsın diyorsunuz? Ya da
cebi kuvvetli olan on tane falan alıp dağıtsın mı diyorsunuz? Yani sözünüzün
özgür olması için, sesinizin duyulması için, gerçeklerin yalanla dolu dünyada
görünür olması için böyle yapılması lazım mı diyorsunuz?
TÜM BASINA
MATUF SÖYLÜYORUM, KİMSE ÜZERİNE ALINMASIN, AÇIK KONUŞTUĞUM HALDE ALINAN OLURSA
DA TÜKÜRÜP GEÇERİM; Eleştiriye tahammül edemiyorsan namuslu yazacaksınız
o zaman. Namusluca yazmazsan, gerçeği haykırmazsan, insanları aldatırsan, rant
peşinde koşarsan, şerefini çıkarına satarsan, sürekli yalan yazarsan, kötüyü
iyi diye gösterirsen, güzeli çirkin diye gösterirsen, daha ağır eleştiriyi bile
hak edersiniz. Kusura bakmasın kimse, haddini bilecek olanlar basın dünyasıdır.
Ne yapmak istiyorsunuz? Bir değil iki tane çıkarın bence.
Yeter ki gerçeği yazın, ölüm pahasına gerçeği yazın. Korkmayın, yılmayın,
yıkılmayın. Böyle bir destek bekliyorsunuz de mi bizden? Verelim mi yani?
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/goz-acip-kapayana-kadar-7138653/ Nasıl yani? Yapma ya kardeşim, nerede olmuş bunlar, gerçekten
böyle mi olmuş? Ayıp ama böyle şeyleri nasıl söylersin bilip bilmeden? İnanmamı
mı istiyorsun sana?