Gerçeklerden
korkmamalıyız. Her türlü bela, felaket, pislik, rezillik, gerçeğin yok
olmasının sonuçlarıdır. Gerçek ölürse, diri hiçbir şey kalmaz. Çünkü gerçek
ölürse yalan egemen olur ve yalan da diri olan her şeyi yok eder ve maalesef
dünya ölçeğinde de bu oluyor, yalan her yerde egemen olmuş ve gerçeği öldürüyor.
İnsanlığın başına ne gelirse, gerçekten korktuğu, kaçtığı, uzaklaştığı, gerçeği
görmezlikten geldiği için gelir. Ayaklarının önünde bir pislik var, görüyorsun
ama üzerine basıyorsun, elbette ki sen de pisliğe bulaşacaksın. Çünkü böyle
yapan, yalanların kucağına düşer, yalanlar da yılan gibi sarar ve boğar insanı.
İnadına gerçeğe yaklaşmalıyız, gerçeğin ortaya çıkmasını istemeliyiz, gerçeği
sevmeliyiz. Bu yüzden sormalıyız, sormalıyız, sormalıyız, fasılasız sormalıyız,
gerekiyorsa hiçbir cevapla tatmin olmamalıyız, aldığımız cevapla ilgili olarakta
sormalıyız, bıkmadan, usanmadan sormalıyız, emin olun gerçek tam karşınızda
dimdik dikiliyor olacaktır siz inat ettikçe sormaya. Sormak, var olmak
demektir, diri olmak demektir, hayatta kalmak demektir, soru biterse insan
ölür, ölülerin sorusu olmaz çünkü. Size birisi bir bilgi mi getirdi, bilgi
getireni sevmiyorsunuz ama hakkında bilgi geleni seviyorsunuz diyelim, yine de
bilgi getirene inanın ve hakkında bilgi gelenden şüphe edin ve sorun durmadan,
ta ki gerçek tezahür edip karanlık aydınlanıncaya dek. Göreceksiniz mutlu olan
siz olacaksınız, yüzü gülen siz olacaksınız. Yeter ki gerçeği aramaya cesaret
edin, üstüne üstüne gidin gerçeğin, o naz yapabilir ama mutlaka size yoldaşlık
etmek istiyordur, sizi deniyordur, gerçekten kendisini isteyip istemediğinizi yani
samimiyetinizi görmek için. Kapıyı çalmaktan vazgeçmezsen mutlaka açıldığını göreceksin
der İncil de ve kesinlikle doğrudur bu. İnsan olan niye gerçekten korkar ki?
Gerçekler yaşatır, yalanlar öldürür. Hayat niye berbat? Çünkü gerçekler yer
altına gömülmüş, yerüstünde kol geziyor yalanlar. Ve tüm ölümlerin müsebbibidir
yalanlar. Gerçeklerden korkulmaz zira. Gerçek sevilir ancak. Gerçek; karanlığın
panzehiridir, gerçek; karanlıkta gizlenen yalanları açığa çıkaracak güneştir.
Hem ısıtır hem de aydınlatır gerçek. Ama biz gerçeklerden korkuyoruz. Oysa
insanın istediği her şeyi, insana sadece gerçek verecektir. Yalan ise elinde
varolan her şeyi almıştır, alacaktır. Gerçek, insanlara, adaleti, özgürlüğü ve
yaşamı bahşedecektir. İnsanlar, inadına, gerçeğin üstüne üstüne gitmelidirler.
Siz hiç yalan üzerinde yaşayanların katledildiklerine ve baskılara maruz
kaldıklarına şahit oldunuz mu? Olamazsınız. Ama gerçek üzerinde yaşayanların,
daima baskıya maruz kaldıklarına ve katledildiklerine şahit olmaktayızdır. Çünkü
gerçekler cesur insanlarla beraberdir ama korkak insanlardan kaçar velakin
yaşayan insanlar da korkaklar olurlar genellikle ama onursuz yaşarlar
korkaklarda. Gerçeğe sevdalı olanlar belki ölürler ama onurlu olarak dimdik
ayakta ölürler, insan gibi ölürler. Şeytan, insanlık tarihi boyunca gerçekle
savaşmıştır. Hakikate başkaldırmıştır. Yalanı şiar edinmiştir. Riyakârlığı şiar
edinmiştir. Gerçeğe muhalefeti görev edinmiştir. Aynı şeyi şeytanın adamlarında
da görürsünüz. Yeter ki görmek için bakmayı başarınız. Görmek için bakmazsanız,
sadece yanılgıların kurbanı olursunuz ve aldanırsınız. Zira bakmakla görmek
apayrı şeylerdir. Her bakan göremez ama her gören mutlaka bakması gerektiği
gibi bakmıştır. Faşist kapitalist şeytani düzenin güçlü ama beyinsiz pezevenk
efendileri gerçeğin yegane düşmanlarıdırlar, bu yüzden gerçeğin peşine
düşenlerin de düşmanlarıdırlar. Çünkü onlar karanlıkta yaşadıkları için ve
gerçekle birlikte aydınlık geleceği için, güçleri yettiğince karanlığın uzun
olmasını isterler ve karanlığı kısaltmak için savaşanların ömürlerini
kısıtlamaya çalışırlar. Çünkü gerçek, faşist kapitalist şeytani düzenin güçlü
ama beyinsiz pezevenk efendileri ile kendi üzerlerinden rant devşirdikleri
toplumun arasını açan bir şeydir. Aynı zamanda burjuvazi aydınlar da,
politikacılarda, alimimsilerde, akademik zombiler de gerçekten hoşlanmaz. Çünkü
bu zümreler için, gerçeklerin ifşası, tarihsel süreç içerisinde kazandıkları
mevzilerin kaybedilmesi demektir. Bu zümreler ise, sürekli, saltanatlarını
tahkim etmek için savaşırlar. Sizler gerçeğin safında yerinizi alınız, zira
zaferiniz ve insanlık onuruna yakışır şekilde yaşamanız buna merbuttur!
EKSTRA:
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kemal-sunalin-gecim-sahnesi-yeniden-viral-oldu-546167h.htm
EKSTRA:
Sevelim sevmeyelim, katılalım katılmayalım, inanalım inanmayalım, gerçekten onurlu ve namuslu bir duruş. Yaşarken burası, ölünce orası böylesi hayat yaşayanlar için vardır.
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/yurtsever-7161996/
Abi yapma böyle ya, nasıl bir yazı şimdi bu, ne demek istiyorsun?