Mesela; keşfedildiğinden, var olduğundan, dünya sahnesine çıktığından,
insanlık toprağında arz-ı endam eylemeye başladığından bu yana medya denilen
mecra, faşist kapitalist şeytani düzenin güçlü ama beyinsiz pezevenklerinin insanlığa
karşı ellerine geçirdikleri en büyük kozları ve insanlığa karşı kendilerini bir
adım ileri taşıyan hamleleri olmuştur. Tarihsel süreç içerisinde gerçeğe kurşun
sıkan en lanetli silah olmuştur medya. Kötüyü süsleyip iyi gösteren, iyiyi
bozup kötü gösteren bir melanettir medya denilen organizma. Medya dediğiniz şey
varoluşundan bu yana; tarihsel süreç içerisinde mütemadiyen yalanları gerçek,
gerçekleri de yalan olarak gösteren bir sihirbazdır. Gerçeğin en büyük düşmanı
medya denilen sihirbazdır. Köpektir medya ya. Asla sizlere gerçekleri söylemek
değildir gayeleri, yalanlarla sizleri kendilerinin bağlı oldukları yere
iliştirmektir. Tarihsel süreç içerisinde insanlığın hayrına yaptığı tek bir
şey, insanlığa kazandırdığı tek bir kazanım gösterebilir misiniz? Bilakis
kendisi ve paryaları palazlandıkça palazlanmışlardır. Ağzından salyalar akar,
efendilerine yaranmak ister, sürekli kuyruk sallar, dönme dolap gibidir. Başı
hep öne eğiktir hayvanlar gibi. Çünkü yukarıdan istemeyi bilmediği ve istediği
her şey önüne atıldığı için başını kaldırmaya alışmamıştır. Her devrin
köpeğidir ve mamasına mütenasip havlamayı vazife addeder. Omurgası yoktur,
şerefi, namusu, şahsiyeti, haysiyeti, karakteri, kişiliği yoktur. Köşe kadılığı
yapan, ağzından salya, dilinden zehir akanları geçiyorum, onların ne köpek
olduklarını, gerçeği nasıl tersyüz ettiklerini biliyorsunuzdur, dün
şöyledirler, bugün böyle, yarın her yerde, her çağın dansözüdürler. Bahusus
özel üretim merkezlerinde ürettikleri dizilerle insanlığı manipüle ederler. Diziler,
medya denilen pislik yuvasının, sihirbazlık gösterilerini sergilediği
sahneleridir. O dizilerdir ki, hiçbirisinin gerçek hayatla zerre miskal
ilintisi yoktur. Oradaki hayatların gayesi, buradaki hayatların köklerinden
kopup gitmesidir. Zaten sundukları hayatlar, faşist kapitalist şeytani düzenin
güçlü ama beyinsiz pezevenklerinin süslü, konforlu, mutantan, görkemli
hayatlarının kopyasıdır ve sıradan insanları o hayatlara özendirmektir ve o
hayatlara ulaşmaları için kendi hayatlarını terk etmeleri gerektiğini bu
insanların kulaklarına fısıldamaktır. İnsanlara, namuslu insanları namussuzmuş
gibi sunmak, en büyük namussuzları da namuslu gibi göstermektir, böylece de
büyük pastaya ortak olmaktır gayeleri. Tabi bunu çaktırmadan yapar, farkında bile
olmazsınız uyanık olmazsanız. Hiç olmayacak hayatlarla sizleri manipüle eder. Birilerini,
diziler aracılığıyla öyle biri olarak sunar ki medya denilen soysuz, şaşırır
kalırsınız, ya bu gerçekte böyle değil gibi ama demek ki böyleymiş dersiniz ve
inanır, hapı yutarsınız. Zaten size hangi boyuttan olursa olsun, hangi
kulvardan olursa olsun kabil-i mümkün olmayan hayatları, dünyaları sunar. Maksat
seni uyutmaksa her şeyi yapar. Uyuşmuş hayatların, uyanık hayatları da
uyuşturma uğraşıdır diziler. İnanıp güvenmeyin, aklınıza ve vicdanınıza inanıp güvenin.
Ya medyaya niye inanıp güvenirsiniz ki zaten? Aklınız var, evet aklınız var,
aklınız yok mu ya, çağırın ona danışın. Size en doğru yolu, en doğru hedefi
aklınızın ışığı gösterecektir. Bilime gidin ya bilime, size gerçeği sunacaktır.
Sizi gerçeğin yanına aklınızın ışığı ve bilim güneşi ulaştıracaktır. Ya bizler
gerçekten geri zekâlı mıyız, o akıl niçin var kafa diye taşıdığımız şeyin
içinde, bilim diye bir şey niye var? Aklını kullanmayanın, bilimden kopanın
üzerine her türlü pislik yağmaz mı? Sorun, sorgulayın lan. Hem de zihninize
gelen her görüntüyü, her sesi sorgulayın. Sorgulamadık hiçbir şey bırakmayın. Sorgulamadığınız
hiçbir şeyi de yaşamayın. Mesela; sorgulamadığınız dini bile yaşamayın yahut
sorgulattırılmayan dini reddedin. Zira Tanrı bile sorgulayanları seviyor.
Gerçekten ancak öküzler sorgulamadıkları şeyleri yaşarlar. Medya; dizileriyle,
şeytanı insan, insanı da şeytan yapar; iyiyi kötü, kötüyü de iyi yapar; en
büyük itibar suikastçısıdır. Dikkat etmezseniz, kötülerin ve şeytanların
kucağına düşer, iyileri ve insanları lanetlersiniz. Medya cemaatiniz, diziler
şeyhiniz olmasın. İzlerseniz bile, algı operasyonlarının kurbanları olmayın.
Her an sorarak, sorgulayarak izleyin. Medya denilen şeyin tarihi algı
operasyonları tarihidir hatta varlığının yegane gayesi algıdır medya denilen
şeytanın. Öyle bir algı operasyonu yapar ki, şok olursunuz. Bunlar öyle bir
şeytandır ki; sizleri mal yerine koyup, zihinlerinizi yönlendirmek,
vicdanlarınızı etki altında tutmak isterler hatta bunu yapıyorlar da.
Münhasıran güçlerini korumak, servetlerini artırmak ve ağababalarının işlerini
daha kolay kotarmak için yapıyorlar her şeyi. Öyle bir yapıyorlar ki, umarım
farkına varıyorsunuzdur. Size diziyi hap gibi veriyorlar, yutuyorsunuz, şifayı
kapıyorsunuz, bir daha girdiğiniz girdaptan çıkamıyorsunuz, uyurgezer
oluyorsunuz artık. Niçin böylesi aptalca, iler tutar yanı olmayan, hayatla
ilişiği bulunmayan şeylere inanıyorsunuz ve hayatınızı başka hayatlara kurban
ediyorsunuz? Gizemli sözcükler kullanıyorlar büyülüyorlar. Zımnen korku yayıyorlar.
Öyle bir aldatıyorlar ki, zihninizi alenen felç ediyorlar. Nasıl
yönlendirilecektiniz istendik yönde ve nasıl gizli talimatlara uyacaktınız
yoksa? Gerçeklere nasıl düşman olacaktınız başka türlü? İstenilenleri nasıl
yapacaktınız? İşte böyle olur bu işler. Biraz büyülü sözler, biraz korku ve
nihayet hedefe ulaşmak. Oysa iki seçenek var varlık dünyasında; yaşamak ve
ölmek, işte bu kadar, her şey basit ve somut. Yaşayacaksınız ve öleceksiniz, o
zaman niçin yaşamayı erteliyorsunuz? Size yapabilecekleri ne var? Siz
yaşamanıza baksanız olmaz mı, ölmek zamanı geldiğinde herkes zaten ölecek, neyden,
niçin korkarsınız öyleyse? Başka kulvarlarda yapılamayan şeyler dizi tavassutu
ile yapılmaya yeltenilmektedir. Hayatımız düşman dolu, diziler düşman dolu,
önümüz, ardımız, sağımız, solumuz düşman. Yapman gerekeni yapma, her şeyi
düşmana hamlet çık işin içinden, oh ne ala memleket. Ulan düşmanla doğduk,
düşmanla ölecez ama arada yaşamak nedir bilemedik, tadamadık, göremedik,
hissedemedik. Ne biçim iş lan bu? Bu mu lan hayat? Hayır, bu palavralara karnımız tok. Artık
insanca yaşamayı istemeliyiz! Yeter artık demeliyiz içine düştüğümüz sahte
dünyaya, yalanların savrulduğu, gerçeklerin yandığı dünyaya. Çünkü biz insan
gibi yaşamaya doğduk dünyaya.
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...97...
Özgür DENİZ - 01.06.2022
Tarih: 01.06.2022
Okunma: 234
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.