İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...97...

Özgür DENİZ - 01.06.2022

Mesela; keşfedildiğinden, var olduğundan, dünya sahnesine çıktığından, insanlık toprağında arz-ı endam eylemeye başladığından bu yana medya denilen mecra, faşist kapitalist şeytani düzenin güçlü ama beyinsiz pezevenklerinin insanlığa karşı ellerine geçirdikleri en büyük kozları ve insanlığa karşı kendilerini bir adım ileri taşıyan hamleleri olmuştur. Tarihsel süreç içerisinde gerçeğe kurşun sıkan en lanetli silah olmuştur medya. Kötüyü süsleyip iyi gösteren, iyiyi bozup kötü gösteren bir melanettir medya denilen organizma. Medya dediğiniz şey varoluşundan bu yana; tarihsel süreç içerisinde mütemadiyen yalanları gerçek, gerçekleri de yalan olarak gösteren bir sihirbazdır. Gerçeğin en büyük düşmanı medya denilen sihirbazdır. Köpektir medya ya. Asla sizlere gerçekleri söylemek değildir gayeleri, yalanlarla sizleri kendilerinin bağlı oldukları yere iliştirmektir. Tarihsel süreç içerisinde insanlığın hayrına yaptığı tek bir şey, insanlığa kazandırdığı tek bir kazanım gösterebilir misiniz? Bilakis kendisi ve paryaları palazlandıkça palazlanmışlardır. Ağzından salyalar akar, efendilerine yaranmak ister, sürekli kuyruk sallar, dönme dolap gibidir. Başı hep öne eğiktir hayvanlar gibi. Çünkü yukarıdan istemeyi bilmediği ve istediği her şey önüne atıldığı için başını kaldırmaya alışmamıştır. Her devrin köpeğidir ve mamasına mütenasip havlamayı vazife addeder. Omurgası yoktur, şerefi, namusu, şahsiyeti, haysiyeti, karakteri, kişiliği yoktur. Köşe kadılığı yapan, ağzından salya, dilinden zehir akanları geçiyorum, onların ne köpek olduklarını, gerçeği nasıl tersyüz ettiklerini biliyorsunuzdur, dün şöyledirler, bugün böyle, yarın her yerde, her çağın dansözüdürler. Bahusus özel üretim merkezlerinde ürettikleri dizilerle insanlığı manipüle ederler. Diziler, medya denilen pislik yuvasının, sihirbazlık gösterilerini sergilediği sahneleridir. O dizilerdir ki, hiçbirisinin gerçek hayatla zerre miskal ilintisi yoktur. Oradaki hayatların gayesi, buradaki hayatların köklerinden kopup gitmesidir. Zaten sundukları hayatlar, faşist kapitalist şeytani düzenin güçlü ama beyinsiz pezevenklerinin süslü, konforlu, mutantan, görkemli hayatlarının kopyasıdır ve sıradan insanları o hayatlara özendirmektir ve o hayatlara ulaşmaları için kendi hayatlarını terk etmeleri gerektiğini bu insanların kulaklarına fısıldamaktır. İnsanlara, namuslu insanları namussuzmuş gibi sunmak, en büyük namussuzları da namuslu gibi göstermektir, böylece de büyük pastaya ortak olmaktır gayeleri. Tabi bunu çaktırmadan yapar, farkında bile olmazsınız uyanık olmazsanız. Hiç olmayacak hayatlarla sizleri manipüle eder. Birilerini, diziler aracılığıyla öyle biri olarak sunar ki medya denilen soysuz, şaşırır kalırsınız, ya bu gerçekte böyle değil gibi ama demek ki böyleymiş dersiniz ve inanır, hapı yutarsınız. Zaten size hangi boyuttan olursa olsun, hangi kulvardan olursa olsun kabil-i mümkün olmayan hayatları, dünyaları sunar. Maksat seni uyutmaksa her şeyi yapar. Uyuşmuş hayatların, uyanık hayatları da uyuşturma uğraşıdır diziler. İnanıp güvenmeyin, aklınıza ve vicdanınıza inanıp güvenin. Ya medyaya niye inanıp güvenirsiniz ki zaten? Aklınız var, evet aklınız var, aklınız yok mu ya, çağırın ona danışın. Size en doğru yolu, en doğru hedefi aklınızın ışığı gösterecektir. Bilime gidin ya bilime, size gerçeği sunacaktır. Sizi gerçeğin yanına aklınızın ışığı ve bilim güneşi ulaştıracaktır. Ya bizler gerçekten geri zekâlı mıyız, o akıl niçin var kafa diye taşıdığımız şeyin içinde, bilim diye bir şey niye var? Aklını kullanmayanın, bilimden kopanın üzerine her türlü pislik yağmaz mı? Sorun, sorgulayın lan. Hem de zihninize gelen her görüntüyü, her sesi sorgulayın. Sorgulamadık hiçbir şey bırakmayın. Sorgulamadığınız hiçbir şeyi de yaşamayın. Mesela; sorgulamadığınız dini bile yaşamayın yahut sorgulattırılmayan dini reddedin. Zira Tanrı bile sorgulayanları seviyor. Gerçekten ancak öküzler sorgulamadıkları şeyleri yaşarlar. Medya; dizileriyle, şeytanı insan, insanı da şeytan yapar; iyiyi kötü, kötüyü de iyi yapar; en büyük itibar suikastçısıdır. Dikkat etmezseniz, kötülerin ve şeytanların kucağına düşer, iyileri ve insanları lanetlersiniz. Medya cemaatiniz, diziler şeyhiniz olmasın. İzlerseniz bile, algı operasyonlarının kurbanları olmayın. Her an sorarak, sorgulayarak izleyin. Medya denilen şeyin tarihi algı operasyonları tarihidir hatta varlığının yegane gayesi algıdır medya denilen şeytanın. Öyle bir algı operasyonu yapar ki, şok olursunuz. Bunlar öyle bir şeytandır ki; sizleri mal yerine koyup, zihinlerinizi yönlendirmek, vicdanlarınızı etki altında tutmak isterler hatta bunu yapıyorlar da. Münhasıran güçlerini korumak, servetlerini artırmak ve ağababalarının işlerini daha kolay kotarmak için yapıyorlar her şeyi. Öyle bir yapıyorlar ki, umarım farkına varıyorsunuzdur. Size diziyi hap gibi veriyorlar, yutuyorsunuz, şifayı kapıyorsunuz, bir daha girdiğiniz girdaptan çıkamıyorsunuz, uyurgezer oluyorsunuz artık. Niçin böylesi aptalca, iler tutar yanı olmayan, hayatla ilişiği bulunmayan şeylere inanıyorsunuz ve hayatınızı başka hayatlara kurban ediyorsunuz? Gizemli sözcükler kullanıyorlar büyülüyorlar. Zımnen korku yayıyorlar. Öyle bir aldatıyorlar ki, zihninizi alenen felç ediyorlar. Nasıl yönlendirilecektiniz istendik yönde ve nasıl gizli talimatlara uyacaktınız yoksa? Gerçeklere nasıl düşman olacaktınız başka türlü? İstenilenleri nasıl yapacaktınız? İşte böyle olur bu işler. Biraz büyülü sözler, biraz korku ve nihayet hedefe ulaşmak. Oysa iki seçenek var varlık dünyasında; yaşamak ve ölmek, işte bu kadar, her şey basit ve somut. Yaşayacaksınız ve öleceksiniz, o zaman niçin yaşamayı erteliyorsunuz? Size yapabilecekleri ne var? Siz yaşamanıza baksanız olmaz mı, ölmek zamanı geldiğinde herkes zaten ölecek, neyden, niçin korkarsınız öyleyse? Başka kulvarlarda yapılamayan şeyler dizi tavassutu ile yapılmaya yeltenilmektedir. Hayatımız düşman dolu, diziler düşman dolu, önümüz, ardımız, sağımız, solumuz düşman. Yapman gerekeni yapma, her şeyi düşmana hamlet çık işin içinden, oh ne ala memleket. Ulan düşmanla doğduk, düşmanla ölecez ama arada yaşamak nedir bilemedik, tadamadık, göremedik, hissedemedik. Ne bim iş lan bu? Bu mu lan hayat? Hayır, bu palavralara karnımız tok. Artık insanca yaşamayı istemeliyiz! Yeter artık demeliyiz içine düştüğümüz sahte dünyaya, yalanların savrulduğu, gerçeklerin yandığı dünyaya. Çünkü biz insan gibi yaşamaya doğduk dünyaya.

Tarih: 01.06.2022 Okunma: 228

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?