Bizlerin, en büyük ve derin yanılgımız nedir ve nerededir biliyor musunuz?
Bizler, mekanizmayla değil araçlarla kavga ediyoruz. Mekanizmayı değil araçları
değiştirmeye çalışıyoruz. Ki, hepimiz de ömrümüz boyunca bu minvalde yol kat
etmişizdir. Peki, elimize geçen nedir, bizim iyiliğimiz yönünde olan tek bir
şey var mıdır? Birbirimize düşman olmaktan ve güçlerimizi dağıtmaktan başka
elimize geçen nedir? Gerçekten araçlarla iştigal etmek bizleri birbirimize
kırdırmaktan başka neye merhem olmuştur? Kardeşler mi olduk, varlığımızda
mündemiç olan hürriyetimiz hala var mı bizde, adil bir dünya da mı yaşıyoruz,
eşitlik var mı toplumsal alanda, ezilen ve ezen yer mi değiştirmiştir ya da
böyle bir ayrım ortadan mı kalkmıştır? Sömüren burjuvaziye cephe mi
kaybettirdik? Sömürülen mustazaflar cephe mi kazandılar? Araçlar değiştiğinde
her şeyin değişeceğini sanıyoruz ama asırlardır hiçbir şeyin değişmediğini de
idrak edemiyoruz. Çünkü bakıyoruz görmüyoruz, biliyoruz anlamıyoruz,
dokunuyoruz hissetmiyoruz, mal gibi yaşayıp gidiyoruz. Öyle ya, fasılalı olarak
araçlar değişmiyor mu? Gayet tabi değişiyor ve değişmekte ama büyük resim de
yani sitem de değişen bir şey var mıdır? Büyük resmin yani sistemin izdüşümüdür
çünkü küçük resimler yani araçlar, bu yüzden büyük resim yani sistem değişmeden
küçük resimler yani araçlar asla değişmeyeceklerdir ve büyük resmi yani sistemi
değiştirme iradesi de gösteremeyeceklerdir. Karl Marx ne kadar da isabetli söz
etmiş; ‘’sisteme yöneltilmeyen eleştiriler hiçbir anlam ifade etmez.’’ Öyle ya,
sistem aynı kaldıkça, değişen şeylerle değişecek olan nedir gerçekte? Sistemin
emrinde ve boyunduruğunda olan araçlar, bağımsız mıdırlar ki de insanlığın
hayrına bir şey yapma iradeleri göstereceklerdir? Sistemin ördüğü duvarın
dışına çıkabilirler mi ki de özgür iradeleriyle eylem de bulunabileceklerdir? Yoktur
velâkin biz alışkanlıklarımız muktezasınca kendimizi tatmin etmek için büyük
resmin de yani sistemin de değiştiğini ya da küçük resmin yani araçların büyük
resme yani sisteme tesir edebileceğini sanıyoruz. Gerçekten alık ve bönüz, hiç
sistem, kendi emrinde olan araçların kendisine yönelik olarak hamle yapmasına
müsaade eder mi? Zaten öyle alışmışız ki, böyle bir şeyi sorgulamak ya da var olup
olmadığını anlamaya çalışmak aklımızın ucundan bile geçmiyor. Çünkü bakışımız
bakış, görüşümüz görüş değil. Mal gibi yaşadığımız için, anlayamadığımız için,
dahası bu duruma alıştığımız için gerçeğin böyle olduğunu sanıyoruz. Eğer böyle
olsaydı, asırlardır mutlaka bir emare ihsas etmez miydik? Oysa mekanizma yani
sistem varlığını korudukça, araçların yapabileceği hiçbir şey yoktur. Bugüne
kadar yaptıkları bir şey varsa bendeniz göremiyorum, buyurun gösterin
görebiliyorsanız. Yaşadığımız hayat malum, sahip olduğumuz haklar malum,
hareket edebildiğimiz alan malum, malum olmayan nedir buyurun söyleyin. Araçlar
ateşi ellerinde taşıyanlar olmaktan öteye gidemezler durum böyle olduğu
müddetçe. Mekanizma nedir? Sistemin kendisidir. Araçlar nedir? Partilerdir. Bizler
sistem değişmeden, partileri değiştirerek her şeyin düzeleceğini sanıyoruz.
Gerçekten dar kafalı, alık, bön, sekter ve ahmağız. Birileri de zımnen böyle
olduğunu pompalıyor bitevi. Biz de yiyoruz mal gibi. Zira eleştirilerin sisteme
yönelmesini istemiyorlar. Çünkü insanlar uyanıp, sorunun sitem de olduğunu
görüp, sistemle hesaplaşmaya tevessül ettiğinde her şey yerle yeksan olacaktır
ve bu da birilerinin işlerine gelmeyecektir, zira mevcut durumdan kazanmaktadırlar.
Tamam, herkes benim partim egemen olsun, birazda ben rahat edeyim, iktidar
olmanın keyfini süreyim diye düşünebilir, bu normal bir arzudur. Burada normal
olan böylesi bir dilektir yoksa parti egemen olduğunda gayr-i adil olunması
değildir, yanlış anlaşılmasın. Sistem, bir sınıfın diğer bir sınıfın haklarına
çökmesine yol veren, bir sınıfın diğer sınıf üzerinde baskı kurmasına yarayan,
ama sınıfların çatışmasından da bitevi kendisi kazanan ve yekpare insanlara
kaybettiren bir mekanizmadan başka bir şey değildir. Bizim insanlık olarak
öncelikli ödevimiz, birleşerek birleşik gücümüzle sistemi değiştirmektir,
sistem öylece durdukça, insanlık toprağında değişen hiçbir şey olmayacaktır,
böyle bir şey kabil-i mümkün değildir. Sosyal, kolektif bir sistem kurmadıkça,
bu cendereden asla çıkamayacağız ve insanlık onuruna seza bir yaşama
kavuşamayacağız. Çünkü sistemdir her şeyi kontrol eden, partiler kuran,
partiler yıkan, iktidara getiren, iktidardan götüren, kaynakları kontrol eden,
her türlü yapıyı kuran ve kontrol eden, mülkü tekeline alıp insanlığı
köleleştiren, her türlü cemaatin teşekkülüne yol veren ve gerektiğinde
dağılmasını sağlayan. Sistem öylece kaldığı ve değişmediği müddetçe, değişen
hiçbir şey olmayacaktır, bir şeyleri değiştireceklerini söyleyenler ise bilerek
aldatmaya devam edeceklerdir. Hayatlarınızı gasp eden, yaşamak sevincinizi
çalan, insan onuruna yaraşır bir yaşamı size çok gören, sistemin ta kendisidir.
Faşist kapitalist sistem yerle yeksan olmadıkça ve insanca hakça bir düzenin
ifadesi olan sosyal-kolektif düzen kurulmadıkça, insanlığa yaşamak hayaldir,
haramdır. Faşist-kapitalist bir düzenden medet ummayın ve bu düzenin
aracılarından fayda gelmeyeceğini bilin. İnanın, cesur olun ve direnin, zafere
giden yolun işaretleridir bunlar. Her şeyden evvel birlikte üretip birlikte
tüketmeyi, birlikte gülüp birlikte ağlamayı benliğinizde kabullenin, yoksa sizi
kurtaracak düzene hep düşman olursunuz ve gider sizi öldürecek düzenin
kurbanları olursunuz. Çünkü önce sizi kurtaracak düzeni benimsemelisiniz ki,
onu gerçekten istemelisiniz ve gelmesi için eylem boyutunda yaşamalısınız. Biz
her şeyden şikâyet ediyoruz ama bize insanlık onuruna seza yaşamı bahşedecek
düzenin gelmesi için de hiçbir şey yapmıyoruz hatta zımnen o düzeni
istemiyoruz. Haydi, buyuralım söyleyelim; mülkiyete son verip, paylaşımın
egemen olmasını ve kolektif bir yaşam kurulmasını istiyor muyuz? Gerçekten
paylaşmayı benliğimizde sindirebiliyor muyuz? Bilakis boş boş şikâyette
bulunmayın, şu gitsin bu gelsin, bu gitsin o gelsin diyerek oyalanmayın.
EKSTRA:
Ne biçim bir
haber bu ya? Utanın utanın. Ayıp ayıp. Haddinizi bilin.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasar-gursoy-ataturkun-olumunu-yenicaga-anlatti-551886h.htm
Okuyun öğrenin. Gerçek neymiş görün.
Ne yani kâfir mi oldu şimdi başını örtmedi diye? Önemli olan ruhtur beden değildir. Ölen bedendir ruh yaşayacaktır. Hem padişahın kızı diye örtülü mü olmak zorunda? Önemli olan iyi bir insan olmaktır ve insan olmuş halinle göçüp gitmektir bu dünyadan. Kul hakkı yiyen birini başındaki örtü kurtarır mı sizce? Ya da gerçekten kul hakkı yemeyen ve başını örtmeyen biri cehennemlik midir? Mühim olan gerçekten iyi bir insan olmaktır. İyi bir insan değilsen, istersen durmadan oruç tut, namaz kıl, hacca git, bir anlam ifade eder mi? Kul hakkı yediysen, iftira attıysan, zulmettiysen, kıldığın namaz, tuttuğun oruç, yaptığın hacc sana fayda eder mi?
EKSTRA:
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/cozum-sebep-sorun-neticedir-7198244/
Ya nasıl bir yazı böyle ya? Gerçekten ayıp ama.
https://www.medyaradar.com/karar-yazarlari-fikihci-karamani-kotu-yakaladi-haberi-2090100
DİN ADAMI
DİYE VURUYORSUNUZ DE Mİ?
MUTLAKA
MUTLAKA MUTLAKA İZLEYİN.
Ne
diyorsunuz Sayın Başkan ya? Hiçbir şey anlamadım. Siz izleyin bakalım bir şey
anlayabilecek misiniz?
İlk taşı günahsız olan atsın desek nasıl olur?
Size ne?
Bakar körsünüz demek istiyorsun değil mi? Yemezler. Bayrak inmez, ezan susmaz, vatan bölünmez.
Yemin ediyorum yazık ya. Valla billa talla yazık ya. Ciğerlerim sızlıyor, gözlerim ağlıyor, kalbim acıyor. Ya yazık ya, şerefim ve namusum üzerine yemin ediyorum yazık ya. Yanlış anlamayın ya, bu videoya ağlayarak yorum yapıyorum. Hissedemediğin şeyi anlayamazsın.
Gerçekten asla bilmediğimiz bir bilgiydi. Yani doğru söylemiyorsunuz sanki, sonsuz zengin bir ülke değil miyiz ya?
Yorumsuz.
Belki haberin yoktur arkadaş bulmuşlardır da, ne demek istiyorsun yani?
Duygu güzel şeydir.
Ödeyin gençler borcunuzu.
Ne bu ya? Eski defterler tehlikeli mi demek istiyorsunuz?
Ne demek istiyorsunuz yani?
Handiyse 70 yıldır sağ yönetiyor bu ülkeyi.
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/siren-7191834/
Bu ne demek şimdi?
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/konyada-vatandaslar-ucuz-seker-icin-birbirini-ezdi-552502h.htm
Ne demek istiyorsunuz siz ya? İnadına ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez.
Ne demek istiyorsunuz siz ya? İnadına ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez.
Yeryüzünün en en en şerefli insandır, dokunmayın, haddinizi bilin.
Nerden biliyorsunuz gelmediğini, gelmiştir de siz bilmiyorsanız ne olacak? Hep İslamcı, Muhafazakâr, Milliyetçi diye yapıyorsunuz de mi? bi de şimdi içinizden terbiyesizce ya şu cahile bak diyorsunuzdur, ne kadar da cahil diyorsunuzdur. İstediğiniz kadar deyin. Vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan susmaz.
Hayır böyle bir şey olmaz. Çok büyük ayıp. Lütfen kendinize geliniz bayım.
Size ne ya? Adamlar zor da kalmışlardır. Patronun zorda kalması sıkıntı doğurur.
Ormanları yakıp otel yapın. Gölleri kurutun. Doğayı yok edip yüksek binalar dikin. Yapılan her şeyden zevk alın. Daha bekleyin, bu ne ki, valla bekleyin, etlerinizin kemiklerinizden kendiliğinden ayrılacağı günü bekleyin. Helakiniz gecikiyor sadece.
Orman yangını olmayan bir ülkede mahsustan böyle yapıyorsunuz de mi? Bakınız araştırmak istemiyorlar diyeceksiniz de mi? sizi gidi sizi.