Bizim düşmanımız, şeksiz ve şüphesiz olarak
faşist kapitalizmdir yani insanlığı dört bir yandan muhasara altına almış
bulunan, halkın kaynaklarını alengirli yöntemlerle inhisarlarına geçirmiş olan,
mülkü tekelleştiren, halkın hazinesine kahpece hortum bağlayan, yarınki
nesillerin yaşamlarını ipotek altına alan, insanlığın emeğini, kanını, terini,
yaşını emen, yaşamak sevincini zehir eden, onurlu yaşamak hakkını çalan, bunu
da her türlü değeri istismar ederek yapan faşist kapitalist sistemdir ve bu
hiçbir zaman değişmeyecektir. Biz yani ezilen milyonlar an be an zafere doğru koşarken,
kapitalist sistemin garantörü komprador burjuvazi ya bir kez kaybedersek
korkusuyla, kâbusuyla yaşayacaklardır. Bunu onlara yaşatmazsak yazıklar olsun
bize. Belki biz acılarımızla yaşamak zorundayız ama onlar da bitevi korkuyla
yaşamak zorunda kalacaklardır. Bizim masallara karnımız toktur, boş ve kof
söylemlerle avunacak kadar da ahmak değiliz. Zira ömrümüz, duygularımızın
masallarla zehirlenerek emeğimizin sömürülmesiyle geçti. Hayallerimiz,
düşlerimiz, özlemlerimiz, umutlarımız ve yarınlarımız fasılalı olarak sessizce
çalındı bizden. Bizleri her daim duygusal yanımızdan vurdular ve kendilerine
acındırdılar ama bize acımadılar. Serdettiğimiz düşüncelerimize karşı olanlar,
düşüncelerimizi cerhetmelidirler, düşüncelerimizden dolayı bize düşmanlık
yolunu seçmemelidirler. Böylesi bir şey acizlik ve zavallılıktır. Beynin varsa
kılıca gerek yoktur. Dilin varsa müzakere en erdemli yoldur. Haklı olanın
silahı düşüncesidir, haksız olanın ise beyni tertipte, eli tetiktedir. Bizler
ise beyni tertipte eli tetikte olanlardan sonsuz uzak olmalıyız, kalmalıyı. Kazanan
ise beynine ve diline güvenenler olacaklardır. Beynine ve diline güvenmeyen,
daima yumruğunu gösteren sefillerden insanlığa bir gram fayda gelmemiştir,
badema da gelmeyecektir. Bilinmelidir ki, öldürmek yenmek değildir. Unutulmasın
ki, ölenler ölmezler, daima çoğalırlar. Ve yine bilinmelidir ki, bir ölür bin
doğarız biz, öldürülmekle biz tükenmeyiz çoğalırız ama cellâtlar öldürmekle
ölürler tek tek. Kim olduğumuzu biliyoruz, ne istediğimizi biliyoruz, ne
yapmamız gerektiğini biliyoruz, niçin yapmamız gerektiğini biliyoruz, kim için
yapmamız gerektiğini de biliyoruz. Ve biz düşmanımızı da çok iyi biliyor ve
tanıyoruz. Nerede yaşadığımızı, nasıl yaşatıldığımızı, nasıl yaşamamız
gerektiğini, yaşamlarımızın nasıl çalındığını da biliyoruz. Biz dünyevi
zevklerin peşinde koşanlar değiliz, biz halkın emeğine ve ekmeğine göz dikip o
emekle palazlanmayı düşünenler değiliz. Biz hakkımız olanın peşindeyiz, avutmak
ve susturmak için önümüze atılan kırıntının peşinde değiliz. Biz yeryüzüne
adalet gelsin ve kimse adaletten mahrum kalmasın diyenleriz, adaletsiz dünyadan
elde ettiği karıntılarla mutlu olan asalaklar değiliz, olmadık, olmayacağız. Biz
yeryüzünü aşkın yüzü haline getirmek için dövüşenleriz. Biz halkların
kardeşliğini düşmanlığa evriltip, kardeşkanları üzerinden kendimize egemenlik
çıkarma peşinde koşanlar değiliz. Biz tüm insanlığın ortak mutluluğu için kavga
edenleriz. Biz herkesin ortak emekle ürettikleri herkes tarafından eşitçe ve
adilce tüketilsin diyenleriz. Biz masum ve onurlu bir şekilde yaşamayı
arzulayanlarız. Biz yeryüzünü insanlığa cennet eylemek isteyenleriz. Biz
dünyadaki cehennem ateşini söndürmek için su gibi akanlarız. Biz insanlığın
üzerine çökmüş pis kokuyu dağıtmak isteyen gülleriz, karanfilleriz. Biz
çocuklar gülsün diye cellâtlarla savaşanlarız. Biz emekçileriz ve ezilen halkın
haklı kavgasını veriyoruz. Geçelim! Bizler hep görünenlere odaklanıyor ve
görünmeyeni kaçırıyoruz. Gözümüzün gördüğü kadarını algılıyoruz. Zaten bilinir
ki, gözün görmesi sınırlıdır ve görme alanı ise dardır. Demek ki gözün
göremedikleri de vardır. Görmediklerimizi yok sayıyoruz, var diyenleri de
komploculukla itham ediyoruz. Görünenler malumdur ya görünmeyen? Görünmeyen faşist
kapitalist sistemin ta kendisidir ve taşıyıcısı olan burjuvazidir. Söyleyin
lütfen, o kadar parti geldi gitti, ne değişti? Değişen tek bir şey söyleyin?
Lütfen değişen tek bir şey söyleyin. Evet var, nedir o? Her defasında
acılarımız çoğalır, sevinçlerimiz azalır, cennet misali küçücük dünyalarımıza
cehennem alevleri sıçrar, yaşamak sevincimiz zehirlenir ve yanarız ha yanarız,
bundan başka bir şey söyleyin lütfen. Partilerin varlıklarının sebebi; servetin
bir kaç zümre arasında dönüşümünün koordinasyonunun sağlanmasıdır, elbette faşist
kapitalist sistemin baronları adına ve lehine. Ya ezilenlerin lehine olan
nedir? Bilakis söyleyebileceğiniz tek bir şey yoktur, olsaydı bilirdik zaten.
Her renkten parti geldi gitti, çendan kendi taraftarlarının lehlerine değişen
bir şey söyleyin. O kadar aydın, âlim, köşe yazarı var, içlerinden tek
birisinin bile çıkıp size; işte gerçek düşmanınız şudur diyen oldu mu ya da
insanlık toprağında olup bitenlere dair tek bir gerçeği olduğu gibi haykıran
oldu mu? Oynanan oyunları afişe eden oldu mu? Çarkın nasıl döndüğünü söylenen
oldu mu? Hayır, olmadı, olamaz, olması da mümkün değildir zaten. Peki niçin?
Çünkü bunların hepsi sitemden beslenenlerdir, sistemin beslemeleridirler.
Münhasıran bencilliğin buzlu sularında yüzen, kendi kirli çıkarlarının peşinden
koşan asalaklardır bunlar. Zira tüm bu odaklar, faşist kapitalist sistemin
mutemet elemanlarıdırlar ve varlıkları faşist kapitalist sistemin bekasına
adanmıştır, sistem de bu hizmetin karşılığını misliyle ödemektedir. Partilerin
A’sından Z’sine kadar her şeyini faşist kapitalist sistem tayin eder, sistem
köşeye sıkıştı mı ve ürettiklerinden umutlar kesildi mi mutlaka yenilerini
doğurur, ta ki yeni seçenekler varmış ve onlar kurtuluşun adresiymiş gibi
hissedilsin, böylece gözler kendi üzerinden çekilsin. Aydın, âlim, köşe yazarı
denilenlerin yol haritalarını da faşist kapitalist sistem çizer. Hatta bilim
dünyasına, akademi dünyasına, sanat dünyasına faşist kapitalist sistem
egemendir, sistemin dışına çıkamazlar bunlar ve sistemin, kulaklarına
üfürdüklerini duyarsınız bunların ağızlarından. Bu yüzden de hepsi yalan
söylerler ve yalanlarını gerçekmiş gibi sunarlar. Velâkin sizler zannedersiniz
ki, bunlar her şeyi kendileri yaparlar, yazarlar, çizerler, söylerler. Madem bu
kadar cesurlar, bugüne kadar ezilenler lehine ortaya koydukları tek bir kutsal
eylem gösterebilir misiniz yahut şöyle gerçeklerle yüklü onurlu bir söylem?
Mesela; tek bir kez bile kurtuluşun gerçek yolu şudur diyebilmişler midirler?
Hayır, hayır bu kabil değildir. Bunların hepsi faşist kapitalist sistemin
muhafızlarıdırlar. Faşist kapitalist sistem lehine sizleri aldatırlar,
uyuturlar, uyuştururlar ve sizleri oltaya takılacak balık haline getirirler.
Söyleyin bana lütfen, insanlığın toprakları niçin bu kadar kirlendi? İnsanlık
niçin çürüdü, koktu, öldü? İnsanlığı pençesinde kıvrandıran yoksulluk nasıl ve
niçin üretildi? İnsanlığın rüyalarını kim kâbusa çevirdi, hayallerini kim
çaldı, umutlarını kim tüketti, düşlerini kim kirletti, yarınlarını kim çaldı?
İşte faşist kapitalist sistem adına, faşist kapitalist sistemin mutemet
elamanları olan mezkûr zümreler yaptı tüm bunları. Bugün halkın hazinesinden
seçim parası adı altında akan paraları, partilere kimler akıtmaktadırlar, nasıl
akıtmaktadırlar, niçin akıtmaktadırlar, kim için akıtmaktadırlar, böylesi bir şey
nasıl yapılabilmektedir? Sadece ve sadece sistemin bekası içindir her şey.
Partiler çizilen sınırlar dâhilinde dursunlar ve niçin var olduklarını
unutmasınlar diye. Doğmamış yetimlerin hakları nasıl böyle pervasızca istimal
edilebilmektedir? Bir ev varken nasıl olurda on ev daha yapılabilir ve bu neyle
yapılmaktadır? Bir hakkın varken bu hak nasıl olupta üç, beş hakka
dönüşmektedir ve alından da hak sayılmakta, helal görülmektedir? İnsanlığın
ortak vicdanının onayı var mıdır böylesi bir şeye? Hayır bu kabil değildir,
çünkü vicdan böylesi şedit bir adaletsizliği tensip etmez. İçinizdeki faşist kapitalizmi
yenmeden dışınızdaki faşist kapitalizmi de asla yenemezsiniz, bu da ayrı bir
gerçektir. Zira insan önce kendi içindeki kompradoru yenmek zorundadır, bunu başarırsa
dışında verdiği savaşımı da mutlaka kazanacaktır. Çünkü her şey içeriden
dışarıya doğru başlar, akar, yol bulur. İçin sağlamsa dışında sağlamdır, için
temizse dışında temizdir. İçinde ahlaksız olanın dışında ahlaklı olması kabil
midir lütfen? İçinde bir zalim olanın dışına adalet sunması ne kadar mümkün
olabilir? Gerçekler özgür değilse, insan gerçek değildir unutmayınız. Çünkü
insan, gerçeklerle insan olabilir ancak ve gerçek insanlığa dönebilir.
Düşmanınızı bilmezseniz, kiminle ve nasıl savaşacağınızı da bilemezsiniz.
Görünmeyen düşmanla mücadele çetindir, zordur ama başarmak zorundayız, zira
insanca yaşamanın başka yolu yoktur. Neyse, söz tükenmez, günlerce gecelerce
sürer ama insanız işte, etten kemikteniz, yoruluruz, acır içimiz, çoğalır acılarımız
her sözle, bu yüzden durmak gerek bir yerde istemesekte… Ne ezilen ne ezen,
insanca hakça bir düzen, yaşasın sosyal devlet, varolsun kolektif yaşam! Yaşasın
adalet, yaşasın cumhuriyet, yaşasın devrim!
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...111...
Özgür DENİZ - 15.06.2022
Tarih: 15.06.2022
Okunma: 302
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.