Ey benim düşler süsleyen
suskunluğum ve ıssızlığım
gözlerine kara uykular doluşmuş
güzelliğe armağan eşsiz ülkem!
Neredesin?
Göğünde gülümseyen güneşin
yüreğinde saklı sevdası
ışıklı güzel kızların vardı.
Akşamlarında yanan yıldızların,
yol gözleyen gelinlerin
ve görülmeyene ışık tutan
çağ kapayıp çağ açan
tanyeri ağarması
dünyaya bedel yiğitlerin vardı.
Bir zamanlar
insanüstü mucizelerinle
insandan insana gülüşler boşaltan
imrenilir zaferler yurduydun.
Şimdiyse öyle üzgün ve süzgün
hainlerin kirlettiği ipeksi giysilerinle
bu alaycı soysuzlar çılgınlığında
yanan yüreğimizin sahrası oldun.
Ey içi gizemli definelerle dolu
toprağı yumuşak kadifeden
vadilerinde suları tutsak
göğün hücumlarına meydan okuyan
kalbimizin daimi konuğu
birikmiş acılarıyla geride kalan
ömrümüzün gülşeni
ihanete uğramış güzel ülkem!
Neredesin?
Ne bağın kaldı ne bağcın
bozuldu baharın, talan oldu dağların.
Bunca yoksulluk ve çile varken
karanlıkta ışır gözyaşları
hüzünlü türkülerimiz gibi
yarası yüreğinde analarımızın.
Ey benim üzümler salkımı
dünyalar aydınlığı güzel ülkem!
Neredesin?
Bugün ve her gün
sabırla yolunu gözler
çiçekten meyveye durmuş
solgun benizli masum çocukların.