NASIL BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ?...

Özgür DENİZ - 14.07.2022

Tanrı’nın öldürüldüğü bir dünyada yaşıyoruz.

 

Hesabın, kitabın, sorgunun, sualin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Ölmeyecekmiş gibi sımsıkı tutunulan, bırakılmayan, bırakmamak için her şeyden vazgeçilen bir dünyada yaşıyoruz.

 

Her şeyin ama her şeyin, üç kuruşa pazarlandığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Satılık olmayan hiçbir şeyin kalmadığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Havanın, suyun, toprağın, ormanın ve yaşamaya sebep ne varsa, üç kuruş için zehirlendiği, tüketildiği, yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için her şeyin ama her şeyin çiğnendiği, ezildiği, yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için herkesin köpekleşmesini isteyen köpeklerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için köpeklere köpeklik yapmayı marifet bilenlerin insandan sayıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için para babalarına hizmetkârlık eden, insanları onlar adına aldatan her nevinden pezevengin cirit attığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

İnsan olamamış hatta insanlık nedir bilmeyen asalakların, sefillerin, namussuzların, pezevenklerin insandan sayıldığı, saygı gördüğü ve hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruşa kul, köle, köpek olmuş, insan görünümlü vahşi ve zehirli hayvanların yaşadığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için insanları harcamaya teşne iki ayaklı yaratıkların yaşadığı ve insanların harcandığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için her türlü yalanın söylendiği, iftiranın atıldığı, bin takla atıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

İnsanca yaşamak derdinde olanların, sofrasına bir lokma götürmek ve sofrasında, emeğiyle kazandığı ekmeğini huzur içinde, ailesiyle güle eğlene, ağız tadıyla yemek derdinde olanların ekmeğiyle korkutulduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 

Bilenlerin, düşünenlerin, ahlakıyla var olanların, insanca yaşamak için sabır taşını bile çatlatacak derecede sabırlı olmaya çalışanların emekleriyle sahip olduklarına göz konulan bir dünyada yaşıyoruz.

 

Onuruyla, namusuyla, şerefiyle varolmaya çalışanları kusan bir dünyada yaşıyoruz.

 

İnsan gibi yaşamaya çalışanların hayvan gibi yaşamaya zorlandığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Paranın yenmeyecek bir şey olmadığını hala anlayamayan ve üç kuruş para için, yaşamaya sebep ne varsa yok eden ahmakların, cahillerin, öküzlerin, itlerin, tilkilerin, domuzların hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.

 

Üç kuruş için para babalarının önünde köpek olunan, yerlere kapanılan bir dünyada yaşıyoruz.

 

İnsana ve doğaya dair tüm güzelliklerin para uğruna öldürüldüğü, katledildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Gerçeklerin öldürüldüğü, yalanların diriltildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Gerçekleri söyleyenlerin cezalandırıldığı, yalanların babası olanların ödüllendirildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Doğru olanların her yerden kovulduğu, bin entrikaya kurban olduğu, yanlış olanların ise aşılmaz dağları düz yol eylediği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Tüm değerlerin çiğnendiği ve küçük, basit, ucuz çıkarlar için pervasızca kullanıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Onurun, şerefin, namusun üç kuruşa satıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Bir koltuk, üç kuruşluk rant için köpekleşilen bir dünyada yaşıyoruz.

 

Kadınlıktan habersiz nicelerinin para babası pezevenk bulmak için kucaktan kucağa gezindiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Erkeklikten habersiz nicelerinin paralarıyla pezevenklik yaptıkları ve namuslara göz diktikleri bir dünyada yaşıyoruz.

 

Namusun yerlerde süründüğü, namuslu yaşamaya çalışanın ezildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Haklının suçlu olduğu, haksızın suçsuz sayıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

 

Gönüllü koyun olmanın ve sürü halinde güdülmenin kabul edildiği bir dünyada yaşıyoruz.

 

Gönüllü tilkiliğin revaçta olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 

Dinlerin sadece aldatma aracı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 

Vatanların sadece pezevenklerin fink attığı bir toprak olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 

Devletlerin sadece pezevenklerin koruma aracı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 

Birgün, bilinç düzeyinde gelişirsen, paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacaksın, o gün her şey için çok geç olacaktır ve o gün mutlaka gelecektir ama hiçbir anlamı olmayacaktır. O gün gelmeden anlayacaksın anlaman gerekeni.

 

Böyle bir dünyanın yorumlanmaya, üzerinde konuşulmaya ihtiyacı yoktur, ancak değişmeye ihtiyacı vardır. Sen değişirsen dünyada değişecektir. Önce zihninde bir devrim yaparak başlayacaksın değişime, sonrada dünya üzerinde gerçekleşecek bir devrimin ateşini yakacaksın. Ne yapacaksan burada yapacaksın, böyle bir dünyada yapacaksın, bir şey yapabileceğin başka bir yer yok. Yaptıklarının bedelini ödeyeceğin yer, bir şey yapabileceğin yer olmayacak.


SÖZLER:

 

‘’Öyle bir ateş ki, tüm denizlerin suyunu boşaltsanız üzerine, acısını dindiremezsiniz.’’

 

Özgür Deniz

 

“Suçsuz, günahsız hiçbir insançocuğunun, türlü türlü entrika, tezgâh ve kumpaslar kurarak, onuruyla ve ekmeğiyle oynamayın, herkesin bir ailesi var, herkes yaşamak kavgası veriyor. Gönüllerden göklere yükselen bir ahın, nerede, ne zaman, ne şekilde ineceğini asla bilemezsiniz, çöküp kalırsınız. Ah tutarsa, dua tutulur kalır.”

 

Özgür Deniz

 

“Kesinlikle, mutlak ve muhakkak olarak, tüm kalbimle, bilincimle, benliğimle inanıyorum Kİ; ekmeği paylaşmak, ekmeği tek başına yemekten daha lezzetli. Zaten, emekle elde edilen ekmeğe de paylaşmak yaraşır ve paylaşılır da o ekmek.”

 

Özgür Deniz

 

‘’Ne Tevrat’ı anlayabildiniz, ne Zebur’u, ne İncil’i, ne de Kur’an’ı anlayabildiniz. Anlamakta istemediniz hiçbirini. Çünkü hepsi de, dünyaya giden yolunuzda sizi durdurup uyarıyordu. Sizin ise uyarıya değil, size dünyayı verecek olana ihtiyacınız vardı. Zaten anlasaydınız başka olurdunuz, anlamadığınız için böyle oldunuz ey insançocukları.’’

 

Özgür Deniz

 

“İnsanların GÜVENİNİ sarsmayın. Şu hayatta değişmeyen bir gerçek var; o da şudur ki; GÜVENİ sarsılan insan DEĞİŞİR.”

 

Paulo Coelho

 

“Üstadım dedim: -bayrama ne keseyim?- Önce dedi; gıybeti kes, kul hakkı yemeyi kes, yalan söylemeyi kes, haram yemeyi kes, adam kayırmayı kes, israfı kes, kötülükle irtibatını kes. Bunları kesmezsen, ne kesersen kes, beyhude. Üstadım dedim: -bayrama ne alayım?- Bir kaç pir-i faniden gönül, bir kaç çocuktan gülücük, alabilirsen bir kaç fakirden de dua al. Bunları alamazsan, ne alırsan al, beyhude.”

 

Cahit Zarifoğlu


Tarih: 14.07.2022 Okunma: 247

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?