Ne söylemişsem, ne söylüyorsam, ne söyleyeceksem; söylemiş olduğum, söylediğim ve söyleyeceğim hiçbir şey avamla ilgili ya da avama yönelik söylenmiş, söylenen ve söylenecek olan şeyler değildir. Direkt olarak havas takımıyla ilgilidir, ilgili olacaktır yani okumuş, yazmış, öğretmen, doktor, hâkim, savcı, subay, amir, akademisyen, mühendis, avukat, gazeteci, iş adamı, müdür, din adamı, kaymakam, vali, politikacı vb. olanlarla ilgilidir ve bu kesinkes bilinmelidir. Zira uyarılan, uyarılması gereken, tenkit edilen ve tenkit edilmesi gereken kesimler bunlardır. Öyle ya, madem toplumda kendilerini konumlarından dolayı ayrı görmektedirler, bir bilen olarak görmektedirler, her şeye söyleyecek bir sözleri vardır, o zaman söylenecek her şeye de hazır olmalıdırlar. Bu yüzden avama söylüyormuşum gibi düşünülüp duyarsız davrananlar bunu bilmelidirler. Her söylenmiş olanı, söyleneni, söylenecek olanı üzerlerine alınmaları gerekenler bunlardır. Zaten söylemiş olduklarımı, söylediklerimi ya da söyleyeceklerimi avama söylemiş, söylüyor ya da söyleyecek olmam bendenizin cehaletimi gösterir. Çünkü avamdan olan çıkarına ne uygunsa ona yönelik hareket eder kahir ekseriyetle ve bundan dolayı da suçlanamaz. Zira avam bilmez, bildiğini sansa da bilmez, bilmediği halde biliyormuş gibi davranır ama hep tersine hareket eder ve bu gayet tabiidir. Avam zümresinden olanlara cahil, dalkavuk, düzenbaz demek hem normal değildir hem de ahlaka mugayirdir bu yüzden. Bu zümreden insanlar maişetlerinin derdindedir, hayat meşgaleleriyle yorgun ve bizardırlar. Ama saydığımız, okumuş, yazmış zümrelerin avam gibi hareket etme ayrıcalıkları olamaz. Bunlar daha dikkatli yaşamak zorundadırlar. Attıkları her adımı otokontrole tabi tutmalıdırlar. Gece çöktüğünde gündüzün muhasebesini yapmak durumundadırlar. Aydın olma vasfını taşımaları gerekenler ve taşıdıkları vasfa mütenasip davranmaları gerekenler bunlardır. İnsan olmaklıklarına mütenasip yaşamak konusunda daha hassas, titiz ve duyarlı olmak gibi bir durumları vardır bu zümrelerin. Zira düzelmeyi ya da bozulmayı tetikleyen unsurlar bu zümrelerdir. Aydınlatmak, yol göstermek görevi bunlarındır ama kendileri yollarını kaybetmiş olanlar ve karanlıkta kalanlar nasıl yol gösterip, aydınlatabileceklerdir sorulmalıdır ve bu sorunun muhatabı mezkûr zümredir. Gerçeğe ihanet edenler ya da etmemeleri gerekenler bu zümrelerdir. Olguları mahiyetleri mucibince olaylaştırmak bunların işidir. İyilik yapıp, kötülükten uzak durmak bu zümrelerin işidir. Mezkûr zümreler gerçeği bilmelidirler, bilmek zorundadırlar, bilmiyorlarsa öğrenmek ödevleridir. İnsana yakışır davranışı sergilemeleri gereken ilk olarak bunlardır. Aptalca hareket etmek, ahmakça yaşamak gibi bir lüksleri olamaz bunların. Avamdan olanlar gerçeği umursamazlar çünkü. Ya da söylediğimiz durumlarda hem yeterli bilgiye sahip değildirler hem de uygulama konusunda kifayetsiz kalırlar. Yani dört yıl, beş yıl, altı yıl okuyacaksın, uzun süre okuduklarını uygulama durumunda olacaksın ama cahilane tavır ve davranışlar sergileyeceksin, sefilâne hareket edeceksin, namussuzca yaşayacaksın, haksızlık karşısında dilsiz kalacaksın, dalkavukluk yapacaksın, şarlatan olacaksın, bu tolere edilebilir bir durum değildir. İşte bu sebeple söylemiş olduklarımızın, söylediklerimizin ve söyleyeceklerimizin muhatapları direkt olarak saydığımız ve saydığımıza denk zümrelerdir yani okuduğunu ve yazdığını iddia eden ve her şeyi biliyormuş gibi davranan zümrelerdir. Madem biliyorsun, insan gibi yaşayacaksın, kahpelik etmeyeceksin. Bilmiyorsan da öğreneceksin, mutlaka öğreneceksin, behemehâl öğreneceksin, öğrenmekten imtina etmeyeceksin, korkmayacaksın, gerekirse senden küçük olandan da öğreneceksin. Bilinsin istedim.
BİLİNSİN İSTERİM Kİ;...
Özgür DENİZ - 16.07.2022
Tarih: 16.07.2022
Okunma: 277
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.