“YAVRU MUHALEFET” VE EBEDÎ İKTİDAR

İsmail Hakkı CENGİZ - 15.01.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

           

 

İktidarının birinci döneminde sadece ana muhalefeti olan temiz, pak ve tabii ki ak başbakanımızın, iktidarının ikinci döneminde başka muhalifleri de meclise girmeyi başardı.

Dikensiz gül bahçesinde, dikenli güller de açıldı.

Ak Başbakan bu yeni güllerden pek de rahatsız değil. Hatta bu güller, yeni açtığı sıralarda işlerini de kolaylaştırmışlardı. Misal, cumhurbaşkanlığı seçiminde ona destek olmuşlar, Gül’ü Çankaya’ya taşımışlardı.

Onların bu iyiliklerini asla unutmayan, hep aklının bir köşesinde tutan ak başbakan, onları daima büyük bir muhabbetle yâd eder.

Son olarak da onları, Türkçemizdeki en kuvvetli şefkat ifadelerinden biriyle şereflendirmiş!

Onlara “yavru muhalefet” diye iltifat etmiş.

*                           *                      *

Burada ak başbakanın bir art niyeti olduğu, tekebbürlük (Kibirlenme) eylediği aklımıza bile gelmez. Onun kuvvetli imanı da zaten böyle bir şeye izin vermez.

Ak başbakan anasından iktidar doğduğu ve ebediyen de iktidarda kalacağının sınırsız güveniyle, muhalefete yufka yüreğinden kopan en nazik ve saf duygularla hitap ediyor.

Yavru, diyor.

Olaya şöyle de bakabilirsiniz:

47 yaşındaki, hamiyetli bir kimse 15 yaşındaki, 5 yaşındaki, 2 ve 1 yaşındaki kimselere nasıl bakar?

47 yaştan o küçük yaştakiler nasıl görünür?

Çocuk, bebek!

Hepsini birden kucaklayan, en hoş kelime ne olur?

Yavru!

*                           *                      *

Bununla beraber, MHP yöneticilerinin bu sıfattan alındıklarına şahit oluyoruz.

MHP yöneticilerine tavsiyemiz, enerjilerini, ak başbakanla bu konuda dalaşmaya harcamak yerine, büyüdüklerini ispat etmeye harcamaları!

Meclis çalışmalarında, teşkilat işlerinde, halk nezdinde ve tabii ki sandıkta!

Teşkilatta, adaletle birlik ve bütünlüğü sağlamaları…

Parti içi demokrasiyi hayata geçirmeleri…

Yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik gibi konuların üzerine gitmeleri…

Millete ümit verebilecek çözümler üretebilmeleri…

Geniş ufuklu projelerle halkın karşısına çıkmaları…

Seçmene güven verecek açılımlar yapabilmeleri…

MHP’nin bunları yapacak kabiliyeti olduğuna inanıyoruz.

*                           *                      *

 

            Dedem Korkut’tan

 

            Resûl Aleyhisselâm zamanına yakın Bayat Boyun’dan “Korkut Ata” derler bir er koptu. Oğuz’un ol kişi tamam bilicisi idi. Korkut Ata şöyle dedi:

Allah Allah demeyince işler onmaz. Kâdir Tanrı vermeyince er bayımaz. Ezelden yazılmasa kul başına kaza gelmez, ecel vâde ermeyince kimse ölmez. Tekebbürlük eyleyeni Tanrı sevmez. Gönlün yüce dutan erde devlet durmaz. Yapa yapa karlar yağsa yaza kalmaz, yapağılı gökçe çimen güzel kalmaz. Kız anadan görmeyince öğüt almaz. Oğul atadan görmeyince sofra çekmez.

 

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 15.01.2009 Okunma: 684

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Necmi Uçar

19.12.2008 - 10:03

Yazınızı gülümseyerek okudum, ben de izlediğim için konuya yabancı değilim. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Ancak ben hem Gökçek'in hem de Kılıçdaroğlu'nun iddialarını dile getiren konuşmalarını dinledikçe iki pehlivanın yada boksürün maçını izler gibi izledim. Ortada tuş yada nakavut yok ancak faul çok. Hakemin düdüğü çaldığını bile duyan yok. Çok acıdım kime diyeceksiniz maçın hakemi olan Uğur Dündara etkisiz ve yetkisiz kaldı biçare... Saygılar.

Seyfeddin Karahocagil

20.12.2008 - 00:12

Bu tartışma bana okuda yaptığımız münazaraları hatırlattı. İyi bir münazaracıydım. Aka ak diyen karşısında karaya ak der ve kazanırdık.Buda onun gibi bir şeydi. Yalnız biraz daha garibi. Münazarada konuşanın sözü kesilmez. Burda tam bir münakaşa değil, tam bir kargaşa vardı. Gereğide, yaraıda yoktu. Ne proğramı, ne proğramcıyı ve nede tartısanları hiçmi hiç beğenmedim. Bu proğram öncesinde bi tv kanalında Bülent Arınca Bu karşılaşmayı sodular. Neticeyi biliyormuş gibi bir cevap verdi. Böyle karşılaşmalar hiçbir yarar sağlamaz siyasetcinin değerini düşürür dedi.Aynen katılıyor ve sizi gine güncel bir konuyu güzel bir şekide ele almış olmanızdan dolayı tebrik ediyor selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum

Necmi Uçar

19.12.2008 - 10:03

Yazınızı gülümseyerek okudum, ben de izlediğim için konuya yabancı değilim. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Ancak ben hem Gökçek'in hem de Kılıçdaroğlu'nun iddialarını dile getiren konuşmalarını dinledikçe iki pehlivanın yada boksürün maçını izler gibi izledim. Ortada tuş yada nakavut yok ancak faul çok. Hakemin düdüğü çaldığını bile duyan yok. Çok acıdım kime diyeceksiniz maçın hakemi olan Uğur Dündara etkisiz ve yetkisiz kaldı biçare... Saygılar.

Seyfeddin Karahocagil

20.12.2008 - 00:12

Bu tartışma bana okuda yaptığımız münazaraları hatırlattı. İyi bir münazaracıydım. Aka ak diyen karşısında karaya ak der ve kazanırdık.Buda onun gibi bir şeydi. Yalnız biraz daha garibi. Münazarada konuşanın sözü kesilmez. Burda tam bir münakaşa değil, tam bir kargaşa vardı. Gereğide, yaraıda yoktu. Ne proğramı, ne proğramcıyı ve nede tartısanları hiçmi hiç beğenmedim. Bu proğram öncesinde bi tv kanalında Bülent Arınca Bu karşılaşmayı sodular. Neticeyi biliyormuş gibi bir cevap verdi. Böyle karşılaşmalar hiçbir yarar sağlamaz siyasetcinin değerini düşürür dedi.Aynen katılıyor ve sizi gine güncel bir konuyu güzel bir şekide ele almış olmanızdan dolayı tebrik ediyor selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum