DEĞİŞMEDEN DEĞİŞTİRİLMEYECEKSİNİZ...

Özgür DENİZ - 14.08.2022

Siz, kendinizi, durumunuzu, hal ve hareketlerinizi, bakışınızı değiştirmeden, değiştirilmeyeceksiniz. Böyle diyor de mi Allah? Siz değiştiniz de, değişmedi mi hiçbir şey? Gerçekten benliğinizde bir şeyler değişsin istediniz mi hiç, değişecek bir şeylerin olduğunu fark ettiniz mi hiç, sorguladınız mı kendinizi ve durumunuzu, nefis muhasebesi yaptınız mı hiç, kendinizle baş başa kalıp iç sesinizi dinleyip, yaşamınızın murakabesini yaptınız mı? Gerçekten değişim istiyor muyuz? Gerçekten bu kirli dünyadan kurtulmak istiyor muyuz? Kir kendiliğinden mi temizlenir? Allah gelip mi temizleyecek sizi? İşte biz bunu bekliyoruz, din bu sanıyoruz, Allah gelecek her şeyi yapacak diye bekliyoruz, biz O’na el açarız, yalvarır yakarırız, sonra da O gelir her şeyi düzeltir sanıyoruz. Dini gerçekten böyle bir şey sanıyoruz. Bizdeki akıl nedir, irade nedir, ihtiyar nedir ve niye vardır diye düşünmüyoruz hiç. Dini ne kadar biliyoruz? Gerçekten dini bildiğimizi, anladığımızı düşünüyor muyuz? Bildiklerimizi yani bize öğretilenleri din sanıyoruz de mi? Peki dinin özünü ortaya koysak, cesaretimiz var mı bildiklerimizden şüphe etmeye ya da dinin özünü kabul etmeye? Hayır, böyle bir derdimiz de, cesaretimiz de yok. Çünkü gerçek dinle karşı karşıya gelsek kendimizin nasıl tanımlanacağımızdan korkuyoruz. Siz hep aynı kalalım ama ulvi bir hayatı da yaşayalım istiyorsunuz. Sizin hayatınıza dokunmayacak, pisliklerinizi normalleştirecek bir din istiyorsunuz ve dini de istediğiniz din haline getirmişsiniz. Adil değilsiniz ama adil bir dünya istiyorsunuz. Konuşurken öyle bir adalet nutku atıyorsunuz ki, iş adil olmaya, adaleti icraya gelince adaleti adeta katlediyorsunuz. Yaptıklarınızın adil olmadığını söyleyeni de boğuyorsunuz. Ahlaklı değilsiniz ama herkesten ahlaka bağlı kalmalarını bekliyorsunuz. Ahlaksızlık deriniz olmuş, nezaket nedir, tatlı dil nedir, incelik nedir bilmiyorsunuz ama ahlakçılık yapmayı seviyorsunuz. Bol bol edebiyat düzelim, biraz felsefe yapalım, biraz da bilmediklerimizi biliyormuş gibi sunalım ve böylece yaşayıp gidelim istiyorsunuz. Şunu eleştirelim, bunu eleştirelim ama bir kez olsun dönüp kendimize bakmayalım istiyorsunuz. Sizi eleştirene de düşman oluyorsunuz. Hakikate hiç dokunmayalım, hakikatle yüzleşirsek yüzümüzü çevirelim, hakikati yüzümüze vuranı kötüleyelim istiyorsunuz. Dilimiz kirden kokuyor ama farkında değiliz? Boşuz, boş konuşuyoruz ama topladığımız çerçöple bildiğimizi sanıyoruz. Bir ordan, bir burdan, bir şurdan bir şeyler toplamışız, onların bilgi olduğunu sanıyoruz ve çerçöpü ortaya dökmekle avunuyoruz. Okumadığımız sözümüzün azlığından, lafımızın çokluğundan belli oluyor ama utandığımızdan okumamış olduğumuzu kimsenin fark etmesini istemiyoruz, bu yüzden de okumuş gibi gözükmeyi, boş boş konuşmayı marifet sanıyoruz. Karakterimiz oturmamış, kişiliğimiz oluşmamış, henüz çocukluk dönemindeyiz, sevindirik olmuşuz ama kendimizi olmuş görüyoruz. Yapmadıklarımızı yapıyormuş gibi konuşuyoruz. Kendimizi hiç otokontrole tabi tutmuyoruz, bu yüzden de kirlerimizin farkına varamıyoruz, kendimizi temiz sanıyoruz. Mesela; mülkiyet düzeninin değişmesini istiyor musunuz gerçekten? Kapitalist sistemin yok olmasını istiyor musunuz? Ya da bunları geçelim, büyük düzeni sorguluyor muyuz hiç? Bu düzeni başından sonuna dek çözümleyip, bizi kurtaracak olan düzenin ne olduğunu araştırıyor muyuz, bulursak kabul edebiliyor muyuz? Peki, içinizdeki kompradoru yenmeden, dışınızdaki kompradoru yenebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Kuru gürültüye sallıyoruz, hep başkalarını konuşuyoruz, düşmanın kim olduğundan dem vuruyoruz, öğrenmişiz birkaç isim şurdan, burdan, bitevi onları sayıklıyoruz, biz insan olmuş olsaydık, biz bilinci ve cesareti kuşanmış olsaydık, biz ahlaklı ve adil olmuş olsaydık, biz düzgün olsaydık, onlar var olurlar mıydı acaba diye sormuyoruz. Kurtuluşun adresini önünüze koysalar, o adrese yönelir misiniz? Paranın egemenliğine eyvallah ediyorsunuz ama her melanetin de o egemenliğin sonucu olduğunu idrak edemiyorsunuz. Parayı Tanrı edinmişiz ama her türlü kötülüğe karşı kavga verdiğimizi sanıyoruz. Biz insanca yaşamak, insancıl bir dünya kurmak falan istemiyoruz, kendimizi kandırmayalım. Bu yüzden de bitevi boş boş konuşmaya devam edeceğiz ama sanki bir şeylerin de değişmesini istiyormuşuz gibi yapacağız yani kendi kendimizi kandıracağız. Ya böyle gelmiş böyle gider diyeceğiz ya da böyle gitmesin istiyorsak önce değişeceğiz, içimizde bir devrim yapacağız, insan olacağız, insan gibi yaşayacağız, sonra da hayvani yaşamın egemen olduğu dünyada bir devrim yapacağız ve bu gidişe bir son vereceğiz.  Yani değişmeden değiştirilmeyeceğiz!


EKSTRA:

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sedat-peker-tweet-atti-yilmaz-ozdil-bagimsiz-gazetecileri-yerden-yere-vurdu--569603h.htm

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sokak-roportaji-konseptli-videoda-turkiyenin-gerceklerini-oyle-guzel-anlatti-ki-izleyenler-ancak-levent-kirca-boyle-anlatabilirdi-dedi-569506h.htm

 

Ne diyor bunlar ya? Boyuna konuşuyorlar. Ne demek istiyorlar? Sallıyor musunuz napıyorsunuz belli değil. Bi gidin işinize yahu. Başka işiniz gücünüz mü yok sizin? Sazı eline alan çalıyor. Dinleyen dinlesin, zevk alan alsın diye mi düşünülüyor acaba?


Tarih: 14.08.2022 Okunma: 321

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ.Hakkı Cengiz

15.08.2022 - 13:09

Sapkın din anlayışını ortaya koymuşsun. Özü kayıp. Kalemine sağlık. 50 yaş üzerindekiler için bu anlayışı değiştirmenin pek imkanı yok. 40 yaşından genç olanlara da bu safsataları inandırmaya imkan yok. Yeniçağ’ın kara mizah videosu çok düşündürücü. Çok teşekkürler. Gönülden selamlar.

İ.Hakkı Cengiz

15.08.2022 - 13:09

Sapkın din anlayışını ortaya koymuşsun. Özü kayıp. Kalemine sağlık. 50 yaş üzerindekiler için bu anlayışı değiştirmenin pek imkanı yok. 40 yaşından genç olanlara da bu safsataları inandırmaya imkan yok. Yeniçağ’ın kara mizah videosu çok düşündürücü. Çok teşekkürler. Gönülden selamlar.

Özgür Deniz

15.08.2022 - 13:18

Kalben bilmukabele ve sonsuz teşekkürler ve derin saygılar selamlar inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Çok acı bir hayatımız var maalesef.