“Bizi, bizden olanlar anlar.” Ali Şeriati
“İnsan olduğunu, yaşamakta olduğunu ve öleceğini, yaşamda ve ölüm sonunda
bir hesap vakti olduğunu asla unutma!” Özgür Deniz
Elbette yaşamak içiniz ve ereğimiz için de; aklımızın ışığında,
vicdanımızın buyruğuyla, kalbimizin emrinde kavgamızı verir, mücadele ederiz.
Madem doğmuşuz, öyleyse yaşıyoruz, yaşayacağız, yaşamak için de savaşacağız.
Çünkü başkasının dünyasına doğmadık, başkası doğurmadı, öyleyse kimsenin kulu
ve kölesi değiliz, sonsuza değin de kul ve köle olmayacağız, bizim olanı da
kimseye vermeyeceğiz, alanlardan da söke söke alacağız, hakkımız bir mideye
girmişse onu almak için o mideye elimizi sokacağız. Kavgamız ve mücadelemiz
insancadır ve insana dairdir. Her daim insanlıkta inat edeceğiz ve direneceğiz.
Sahtekârlığı sevmeyiz, sahtekârca kavga vermeyiz, veriyormuş gibi yapmayız. Bir
şeyi istiyorsak, onu gerçekten isteriz, geldiğinde itmeyiz, kabullenmeyi şeref
biliriz. İstiyormuş gibi yapıpta, istemiyormuşuz gibi yaşamayız. Bir şeyi
istiyorsak ve istediğimiz o şey bizden bir şey isteyecekse ve biz bunu
biliyorsak, o şeyi yine isteyeceğiz. İstediğimiz şeyin bizden isteyeceğini
bildiğimiz için, o şeyi sadece istiyormuş gibi yaşamayız, gerçekten isteriz,
gereken şekilde yaşarız ve istenileni vermekten de gocunmayız. Biz dünyayı
güzelleştirmek istiyoruz dostum ve bunu gerçekten istiyoruz, neyi istediğimizi,
niçin istediğimizi ve nasıl yapacağımızı da biliyoruz. Herkes bilsin istiyoruz
ama herkeste istenilen şey gerçek olduğunda, gerçek olan şeyin kendilerinden
isteyeceğini versin istiyoruz. O zaman, işte o zaman, gerçekten hep birlikte
kazanacağız. Tek tek kazandığını sanmak ahmaklıktır dostum, aslında o hep
birlikte kaybetmektir ama anlamak gerekir. Biz hep istediğimiz dünyada yaşadık,
bu yüzden her anımızda savaştık, bayrağı hiç düşürmedik. Dobralığımız,
hoyratlığımız bu yüzdendir, bu yüzdendir kötülük tohumları ekmekle işimizin
olmaması. Hak yemedik ve yemeyiz, gammaz yapmadık ve yapmayız, iftara atmadık
ve atmayız, birinin kaybettiği noktadan biz kazanalım diye beklemeyiz, biri
kaldırılsın biz oturalım istemeyiz, devletin ya da halkın bir kuruşuyla
kursağımızı kirletmeyiz ama elbette hesap vakti vardır ve onu da, öyle masum,
öyle onurlu, öyle sabırlı bekleriz. Bu çaresizlik midir? Hayır değildir, çünkü
çaresizlik hiçbir şey yapmadan, bir şeyler olmasını, onun da başkalarının
sayesinde olmasını beklemektir. Biz ise böylesi şeylere uzağız. Belki kavgamız
netice vermez ya da vermekte gecikir, bu bizi kavgamıza inancımızda zaafa
uğratmaz. Biliriz çünkü hayatı, dünyayı ve insanı. Gayemiz hiçbir zaman madde
olmadı, bu yüzden maddeleşmedik ve kendimizi pazar malı yaptırmadık. Biz,
karakterimize ömrümüzü verdik dostum ve biz, şerefimiz, onurumuz için yaşarız.
Bin düşünür, öyle harekete geçeriz ve söyleriz.
Bir tek insan çocuğu bize güvenmezse, yaşıyoruz saymayız kendimizi. Zor
mudur böyle yaşamak? Yaşamak kolay mıdır ki? Ama biz böyle gelmiş, böyle
gidiyoruz be dostum. Başka türlüsü olsun istesekte, desekte olmuyor be dostum,
başladığın gibi bitirmek istiyorsun. Başka türlüsünü beceremiyoruz yaşamın. Kötülük
yapılırsa ve çaresiz kalmışsak her türlü mücadelemiz sonunda, hesap vaktini
bekliyoruz; hakkımız yenmişse ve yapacağımız hiçbir şey yoksa sonunda, hesap
vaktini bekliyoruz; bizimkisi kutsal bir bekleyiş be dostum. Ölçüyoruz,
biçiyoruz, tartıyoruz, şöyle düşünüyoruz, böyle düşünüyoruz olmuyor,
yapamıyoruz. Biz kez kaçırdın mı ipin ucunu bir daha tutamayacağını
düşünüyorsun, tutamayanları görüyor ve kaçırmadığın için garip bir duygu
yaşıyorsun. Bazen salla gitsin diyorsun olmuyor, bazen salla gelsin diyorsun
yine olmuyor. Hayat garip bir bulmaca be dostum. Bir şeyleri koyuyor, bir
şeyleri tamamlamak istiyorsun ama bir parçayı tamamlasan da, bütünü tamamlamadan
olmuyor, o da tamamlanmak bilmiyor. Böyle böyle tükenip gidiyor ömür değdin de
ama onurlu bir tükeniş olduğunu düşünüyor, gerisini umursamıyorsun. Biz
böyleyiz be dostum, böyle yaşarız, kötülük yapıldı diye kötülükte yapamayız ama
adalet için sabırla bekleriz ve yargılamamızı adilce yaparız. Vesselam.
İFTİRA
Hayatım
boyunca tek bir insançocuğuna iftira atmadım, atmam, atamam. Çünkü vicdanımın
beni nerede, nasıl uyaracağından sonsuzcasına korkarım. Ha, münhasıran bu korku
için mi iftira atmam, elbette ki hayır. İnsan olmaklığıma mugayir olduğu için
iftiradan kaçarım, bilakis insanlıktan düşeceğimi bildiğim için iftira atmam,
atamam. İftira öyle alçaltıcı, öyle zelil edici, öyle düşürücü bir harekettir
ki, böylesi bir işe bulaşmaktansa ölmeyi tercih ederim. Bu topraklar üzerinde
yürüyen ve beni tanıyan her insançocuğu bilir ki hayat tarihimde böylesi zelil
edici, rezil edici, iğrendirici, tiksindirici bir leke yoktur ve badema da
olmayacaktır. Bu vb. aşağılık, haysiyetsiz, namussuz, onursuz, şerefsiz şeyleri
yapmaktan, KORKAN KORKAR. Başka bir hayatı karartmaktansa, hayatımın
kararmasını tercih ederim, kendi hayatım kurtulsun diye başka bir hayatı yok
edemem. Nokta.