Gençler ona ne diyor?
“Merhabalaaaar”!
Fatih, İstanbul’u fethettiğinde yirmi bir yaşında, askerinin başındaydı. Ne kuşak farkı vardı ne anlayış… Kendisiyle hemfikir olan askerleriyle fetihten fethe koştu.
Mustafa Kemal, paşalığa terfi ettiğinde 34 yaşındaydı ve o da askerinin başındaydı. Askeriyle aynı kuşak, aynı anlayıştaydı. Çanakkale’de, Sakarya’da Dumlupınar’da onlarla omuz omuzaydı. Sonuç başarı ve zaferdi.
Putin, yetmiş yaşında ve Moskova’da… Savaşmalarını istediği 20 yaşındaki askerlerle arasında bir, iki değil üç “kuşak farkı” var. Üstelik askerleri ondan binlerce kilometre uzakta savaşıyor.
Denilebilir ki bu iletişim ve teknoloji çağında mesafenin ne önemi var?
Zaten mesele de esasen teknolojiden kaynaklanıyor ya! Teknoloji, 1980’den sonra “dijital bir dünya” yarattı. O tarih bir “milat” oldu. 1980’den sonra doğanlar, dijital çağın içine doğdular… “Dijital yerli” onlar. Daha önce doğanlar ise, bibakıma, “dijital çağ dışı”nda kaldılar. Onlar, “dijital göçmen”! Kişinin doğum tarihi 80’den ne kadar geriye gidiyorsa, dijital çağdan o kadar uzaklaşıyor demektir.
“Dijital yerli”, sadece teknolojiyi iyi kullanan, dijital cihazlarla içlidışlı demek değil… “Dijital yerli”, eskinin bütün köhnemiş anlayışlarını, inançlarını, değerlerini, beklentilerini çöpe atıyor. Onların yerine, bambaşka, tamamıyla bilimsel, akılcı, sorgulayıcı değerleri, anlayışları, beklentileri benimsiyor.
Meselâ, dijital yerliler, “savaş” ve “şehitlik” kavramlarını, dijital göçmenler kadar kutsal görmüyor. 70’şini devirmiş olan Putin’in en büyük açmazı burada… Kendisi oldukça köhnemiş “dijital göçmen” anlayışı temsil ederken, askerlerinin hemen tamamı “dijital yerli” ki onlar iflah olmaz birer savaş karşıtı. Genç yaşta ölüp gitmek istemiyorlar. “Şehitlik” onlar için hiçbir şey ifade etmiyor. Onun için Putin, savaşacak asker bulamıyor. Sıkıştıkça, mahkûmları askere almak gibi, mantık ve çağ dışı kararlar alıyor. Daha çok genci savaşa göndermeye kalkıyor.
Gençler ne yapıyor?
Savaşa gitmemek için ülkeyi terk ediyorlar.
Terk edemeyip de mecburen cepheye gönderilenler ise, “ölmek” de “öldürmek” de istemiyor. Tamamen “gönülsüzler”! Dolayısıyla, üstelik haksız olduğu bir savaşta, saldırgan Putin’in başarı ihtimali sıfır!
Sonuç, elbette Putin için hezimet!
İNKÂR, DİRENÇ, TEPİNME GERÇEĞİ DEĞİŞTİRMİYOR
Rusya, Arabistan, İran gibi ülkelerin yöneticileri dünyanın değiştiğini görmek istemiyor. Zihniyetlerin, inançların, değerlerin değiştiğini, eski anlayışların çöktüğünü görmezden geliyorlar. Fakat onların görmek istememesi hatta inkâr etmeleri katı gerçeği değiştirmiyor.
Battıkça batıyorlar…
Gittikçe çöküyorlar…
Tıpkı, Sovyetler Birliği’nin batışı, çöküşü gibi…
İçin için!
x x x
İLGİLİ YAZILAR
RUSYA’nın KABUSLARI: AZALAN NÜFUS, DAĞITTIĞI ORDU, ÇİN REKABETİ
RUSYA’nın Varoluşsal Sorunu ve NÜKLEER TEHDİT (genelhaberler.com)