KARIŞIM ve BİLEŞİK
Rafine
olmak iyidir. Kendine ait olduğunu hissedersin. Kompleks olan şeyleri
birbirinden ayırmak her zaman bir enerji ve zaman kaybı gerektirir. Ama ne var
ki; karmaşık şeylerden de çok şey elde
edebilirsin. Yan etkisi ise; aidiyet zorluğu çekersin.
Önemli olan bileşik olabilmek. Yani yepyeni özellikler kazanabilmek. Sanırım
anlaşma ve uzlaşmaların en önemli sonucu çıkar ortaya.
Bir fenci gibi düşünürsen böyle felsefe yapabilirsin. Fen okuryazarı olmanın da bence anlamı budur.
Karışım; iki veya daha fazla maddenin birbirleriyle her oranda karışmasıdır. Ölçü yoktur, maddenin özellikleri değişmez, tekrar karışan maddelerin ayrılabilme durumu vardır. Bu yüzden heterojen bir yapıda olurlar. Şekerin içine karışmış pirinci ayırmak, karabiberi ayırmak çok kolaydır ama ya tuz ile şekeri ayırmak istesek kolayca ayırabilir miyiz birbirinden. Tabi ki daha farklı yöntemler kullanırız. Çünkü şeker ile tuzu suda çözsek bir çözelti elde ederiz. Çözeltide bir karışım olmasına rağmen şekeri ve tuzu basit yöntemler kullanarak (süzme –eleme gibi ) birbirinden ayıramayız. Bu yüzden maddelerin çözünürlükleri, iletkenlikleri ve kaynama noktaların gibi bazı ayırt edici özelliklerine bakarak birbirlerinden ayırabiliriz.
Ülkelerin de kodlarına yazılmış bazı özellikleri vardır. Örneğin Avrupa ülkeleri ile Ortadoğu ülkeleri, Latin Amerika ülkeleri ile İskandinav ülkeleri, Balkan ülkeleri İle Asya ülkelerinin insanları aynı kodları taşıyan toplumlar değildir. Kodlar yaşadıkları ülkeler için ya uyumu kolaylaştırır, ya da zorlaştırır.
21. YY da teknolojinin ve endüstrinin 4,0 dan 5,0 ‘a evrildiği bu zamanda, bu kodlar ülkelerine gelen, ya da gelmek zorunda bırakılan göçmen, mülteci, sığınmacılar ve masum insanları tasnif etmeyi amaçlar. Aynen karışımlardaki maddeler gibi, ayırma, eleme, buharlaştırma yapma eylemlerini de ortaya çıkarır. Avrupa ve gelişmiş ülkelerin yaptığı bu tasnif sorunları da birlikte getiriyor. Bu yüzden Ortadoğu ve Afrika daki sömürge ülkelerinde, iştahı artan emperyalist ülkeler; işgal ve yarattığı savaşlarla, Dünya ‘daki dengeleri yeniden kuruyorlar. Yeni bir Dünya düzeni kuruluyor. Bu düzende, göç etmek zorunda bırakılan ülkelerin insanları; göç ettikleri yerlerde ya uyum sağlayarak değişime ve adaptasyona uğrar, ya da göç ettiği ülkede yaşadığı ortamı değişikliğe uğratmak ister. Bu ise kaosu (kargaşa ) yaratır. Taa ki bu savaşın galibi çıkana kadar.
Ülkemize gelen mültecileri, göçmenleri, sığınmacıları da aynen karışım gibi düşünebiliriz. Suriye, Fas, Lübnan, Bangladeş, İran, Irak gibi Ortadoğu ülke insanlarıyla bu ülkenin topraklarında doğup büyüyüp yaşayan insanların tek ortak noktaları insani boyuttur. Birçok kültürel farklılıkları ve farklı yaşam amaçları vardır. Yaşam tarzları kaygıları, Dünya’ya bakış açıları, özgürlük ve bağımsızlık anlayışları çok farklıdır. Bu yüzden alıştıkları gibi yaşamak ve gördükleri gibi uygulama yapmak isterler. AB uyum yasaları bu farklılıklar için konmuş bir filtredir aslında. Elbette haçlı birliği kültüründen de asla vazgeçmezler. Bazen de gelecek kaygısıyla, özellikle geleceği parlak olan genç beyinler eğitimli insanlar da bu göçe katılıyorlar. Genç eğitimli ve parlak beyinler, gittikleri ülkelere katma değer katıyorlar. Sağlam iyi eğitimli zeki gençler sayesinde gittikleri ülkeler barış ve gelecek yönünden kazançlı çıkıyorlar.Yani kazan, kazan, durumu. Kaybedenler ise ; “Karışımları yönetenler mi oluyor ?” diye soru sorulabilir tabi ki.
Bileşik ise; İki veya daha fazla maddenin birbirleriyle kimyasal reaksiyonların (ısı, ışık, asitler vb. gibi )etkileriyle maddelerin kendine ait özelliklerinin kaybedilmesi sonucunda yepyeni bir madde oluşturmasıdır. Yaşam için en gerekli olan su, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşmuş bir bileşiktir. Hidrojen yanıcı, oksijen ise yakıcıdır. Ama bileşik olunca yepyeni bir özellik kazanmıştır. Yanıcı ve yakıcı özelliğini kaybetmiştir. Sonuçta yeni bir özellik kazanan su söndürücü olmuştur.
Bizim yurt dışında geleceği arayan gençlerimiz bileşik olmak istiyorlar. Yepyeni bir nesil yaratmak istiyorlar. Dünya barışı istiyorlar. İnsanca, hakça yaşamak istiyorlar. Gelecek kaygısı duymak istemiyorlar.
Şimdi sormak lazım: Karışım mı olalım, bileşik mi?
25.09.2022
Lütfiye Kader
Emk. Uzm. Fen Bilimleri Öğretmeni