TATMİNSİZLİK, ŞÜKÜRSÜZLÜK

İsmail Hakkı CENGİZ - 13.12.2022

İnsan, beşikten mezara kadar tatmini arar.

Maddî tatmin,

Cinsel tatmin,

Manevî tatmin!

Bir türlü bulamaz… Bulmak için saçma sapan şeyler yapar.

Yedikçe yer,

İçtikçe içer,

Sabah-akşam alışverişe gider, elbise dolapları, ayakkabı kutuları dolar,

Paraları, malları istif eder,

Şeyhler, tarikatlar, cemaatler gezer, gece-gündüz ayine katılır,

Durmadan konuşur, kimseye söz sırası vermez, dinlemez,

Dedikodu eder, abartır, yalan söyler hatta iftira atar…

Bir türlü tatmin olamaz. Doymayınca, yediğinin, içtiğinin, yalanın, iftiranın dozunu artırır. Doymaz. Açlığı artar.

“İnsan neden tatminsizdir?” sorusuna cevap ararken, internette karşıma, “şükürsüzlük” çıktı! Sahip olduğumuz nimetlere şükretmemek… Buna katılırım. Hatta daha ileri giderek, aslında, sahip olduğumuz nimetlerin farkında değiliz derim. Farkında olsak büyük bir tatmin duygusu yaşardık.

Sahip olduklarımız, içinde bulunduğumuz şartlar bize “doğal” geliyor. Onlar, “elde bir”dir. Daha fazlası hakkımızdır! Ne kadar zengin ne kadar güzel ne kadar kusursuz olursak olalım, çevremizde bizden farklı birileri vardır ve bu farklar, bize, onların fazlalığı bizim ise eksikliğimiz gibi gelir. Bu da bizi deli eder. O vakit, eksikliğimizi nasıl tamamlayacağız? Deli deli işler yaparak! Daha çok yiyerek, içerek, belki “üstün” gördüklerimiz hakkında dedikodu ederek, onlar hakkında yalanlar söyleyerek hatta onlara iftira atarak… Kendimizi “daha üstün” bir yere konumlandırarak… Kendimizi ve yakınlarımızı abartarak, büyüterek, diğerini küçülterek…

Tatminsizliğin bir sebebi de cinsel tatminsizlik mi?

Muhtemeldir!

Cinsel yönden tatmin olmayan kişi her açıdan tatminsizlik hisseder. Hep bir eksiklik duyar ve bu duygu ömür boyu sürebilir. Buradaki tatmini çok önemli görüyorum. Lâkin bu da ruhumuzdaki açlığı gidermeyebilir! Bu konuda, Necip Fazıl’ın şu beytinin çok açıklayıcı olduğunu düşünüyorum:

Kadından, kendisinde olmayanı isteriz,

Hasret yerinde kalır ve biz çeker gideriz.

Karşı cins için, beyitteki “kadın” yerine “erkek” kavramını koyabilirsiniz. Sonuç aynıdır.

TAKDİR ve ONAYLANMA BEKLENTİSİ

İnsan neden dedikodu eder, abartır, yalan söyler hatta iftira atar?

Çünkü “onaylanma” hatta “takdir” bekler. Zira onun özgüveni yoktur. Kendisinden hoşnut olamaz, kendisini onaylayamaz, takdir edemez hatta kendisini sevemez. O eşsiz “yaradılışıyla”, “insanî zenginliğiyle” tatmin olmayı beceremez. Onu mutlaka başkaları sevmeli, takdir etmeli, onaylamalıdır. Böylece, tatmin olacağını umar.

Gelgelelim, takdir ve onayla gelen tatmin de iğretidir. Takdir beklentisi “bağımlılık” yaratır. Sürekli gelmesi ve her seferinde dozunun artması gerekir. Ki öyle bile olsa içindeki açlığı gideremez.

Çünkü açlık çok derindedir, tatminsizlik şuuraltındadır.

x   x   x

BASİT BİR BİLMECE

Bir baba ile oğlu arabada giderken kaza geçirir, ağır yaralanırlar ve farklı hastanelere kaldırılırlar. Çocuğu ameliyat etmeye gelen cerrah çok şaşırarak, “aaa, bu benim oğlum” der. Oğlu olduğu doğrudur. Peki, bu nasıl olabilir?

NOT: Bilmece AÜ Psikoloji ders kitabından alınmış ve 16.12.2022 tarihinde eklenmiştir.

x   x   x

Cevap: Çünkü çocuğun annesidir.

 

x   x   x

İLGİLİ YAZI

Cennete Açılan İki Kapı: BİLİNÇ ve KABULLENME

x   x   x

TAVSİYE

Tek Kaygısı PARA Olan Bir YIĞIN Yaşayamaz! Cemil MERİÇ - YouTube

 

[email protected]

Tarih: 13.12.2022 Okunma: 618

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?