‘’Yiğit düştüğü yerden kalkar’’ diye bir söz vardır. Lakin nasıl ve ne şekilde bu bilinmez. İşte biz bu yazı dizimizde buna cevaplar bulmaya gayret edeceğiz. Uyuyan bir devi uyandıracak, tarih yapan, destanlar yaratan necip bir milleti küllerinden yeniden şahlandıracağız. Biz kökleri tarihin derinliklerine dayanan, uçları atinin ufuklarına uzanan, dünyaya nizamat vermiş, atlarının nallarının şakırtıları ayyuka çıkmış, aziz bir ecdadın ahfadıyız.
Ama bu hallere nasıl düştük, tekrar dirilmek ve aslımıza rücu etmek için neler yapabiliriz? Laf salatasına, söz oyunlarına ve tezvire hiç lüzum yok. Sebepler tedavi yöntemlerinde mündemiçtir. Sadece akletmek, olayları iyi bir şekilde tahlil ve tetkik etmek, teyakkuzda bulunmak kâfidir. Bir kere toplumda var olan, toplumun ciğerini söken, insanları kin torbasına dönüştüren ’’fikirsel bölünmüşlüğe’’ bir son vermeliyiz. ‘’Ayrılığa düşmeyin, rüzgârınızı kaybedersiniz, güçten düşersiniz ve devletiniz elden gider.’’ Enfal Suresi 46. Ayet. ‘’İdeolojiler zihnimize giydirilmiş deli gömlekleridir.’’ Cemil Meriç. Bizleri birbirimize düşman eden, aramıza yalancı duvarlar örerek tefrikayı perçinleyen hep bu deli gömlekleridir işte. Herkes bir kavşak noktasında, tüm insanları kuşatan ve kucaklayan temel değerlerde, konsensusu sağlamalı, birleşmelidir. Elbette düşüncelerde nüans farklılığı olacaktır, bu farklılığa da saygılı olmak zorundayız.
Farklı kişilikleriz ve doğal olarak farklı şeyler düşünebiliriz. Fakat düşündüklerimizi de bu vatan sathında realize etmeye çalışmalıyız. Yani her şeyin Türkçesini ve İslamcasını yapmaya çalışmalıyız. Çünkü dışa bağımlı her fikrin varacağı durak, bu din, bu devlet, bu millet ve bu vatan için vahamet arzeder. Binaenaleyh, dışa bağımlı fikirleri bu topraklarda yeşertmeye çalışmamalıyız. Dışarıdan esen sert rüzgârlara karşı, iç dinamiklerimizle karşı durmalıyız. Her ne olursak olalım, varacağımız nokta bizim olan değerlere halel vermemeli, kendimizi inkâr noktasına varmamalıdır. Peykliğin lüzumu yok. Dışa bağımlı olan, başka devletlerin düşüncelerini bu insanlara empoze etmeye çalışan herkes, kendisi farkında olmayabilir ama bu dinin, bu devletin, bu milletin, bu vatanın ve değerlerimizin türabına neden olacaktır sonunda. Evet, fikirlerin mahreci başka topraklar olabilir ama biz rehabilite ederek, kendimize göre tanzim edip, hayata uyarlayabiliriz. Kuşkusuz Batı denilen yamyamlar Medeniyeti’nin teknolojik atılımlarından istifade etmeliyiz ama manevi alanda muhakkak kendi özümüzü yeşertmeliyiz.
Sonsuz huzurla kalın, mutlulukla aziz kardeşlerim. Aydınlık, güçlü ve onurlu ve tam bağımsız bir Türkiye için haydi el ele, gönül gönüle verme zamanıdır zaman. Gün bugündür ve bizim günümüzdür.
Kitap-ahlak-devrim-tevhit-adalet-özgürlük-emek-vatan-bağımsızlık.
Sevgili ülkemiz Türkiye’miz bir gün mutlaka özgür olacak inşaallah.