TOPRAĞIN KOKUSU, SUYUN SESİYLE BİRLEŞİNCE, Mehmet BURAKGAZİ

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 02.01.2023

Akan suyun sesiyle toprağın kokusu birleşince tarifi imkânsız güzel bir koku meydana gelir. Nedeni ikisi de insan mayası, ikisi de yaşam kaynağıdır da ondan.

Yaşlı dünyamız süslendikçe, çağa uygun asri bir hayat yaşamak için suçlu, kusurlu, ayıplı, yalancı, hileci defolu insanlar çoğalıyor.

Modern yaşam özleminde, artık defolu insan olmamak kolay değil.

Sınırsız rahatlığın cezasını pahalı bir hayatla ödüyoruz.

Şükredelim ki teneffüs ettiğimiz hava ve aldığımız nefes henüz ücretsiz.

Zaman hızlı bir tren misali, vagonları evlerimiz gibi, ayrı, ayrı istasyonlarda binenler, inenler oluyor. İnenler dönüşü olmayan yolculuğa çıkıp esas dünyaya gidenler misali. Kalanlar hızlı trenle gidip geliyor.

Zaman sevimli anlarımızda kısa, hüzünlü anlarımızda uzun, durgun anlarımızda yavaş ve hareketli anlarımızda da hızlı ve çabuk geçiyor.

Elbette zamanın sahibi var, zaman sahibinin emirleriyle hareket ediyor. Zaman zayi olmuyor, zayi olan insan.

Zaman ömürden, sağlıktan, sevgiden, saygıdan, doğrulardan alıp götürüyor. Giden hep candan gidiyor, giden geri gelmiyor.

Güneşin aydınlığı önce insanın yüreğini aydınlatır. İnsanın yüreğinden sonra diğer uzuvlara selam verir. Yüz, göz, el ve ayaklardan önce yürek aydınlığın nimetinden faydalanır. Sarı hazanın başlangıcı da (Sonbahar) önce insanın yüreğinde zuhur edermiş.

İnsanlar ne çektiyse ve ne çekiyorsa dillerinden, sözlerinden, ellerinden, ayaklarından çekiyorlar.

Tuğlalar dizilince yapı tesis olur. Sözler dizilince yazılar meydana gelir.

Dileğimiz sözler kurşun olmasın gerçek sevgiyi, saygıyı ve sevinci yaralamasın.

Akıl membaından akan ve çam kozalağı yürekte hamurlanan sözler henüz kapıdan (ağızdan) çıkmadan, süzgeçten geçmeli, durulamalı gerekiyorsa ütülenmeli, sonra salı verilmeli.

Mahsulü akıl, mayası yürek olan sözlerin namlusu ağız, tetiği dildir. Namluya aktarılan ve tetiği çekilen sözler geri dönmez.

Söz ve söylemler insanın kimlik nişaneleridir.

Haksızlığı önce elle düzeltmek, el varmıyorsa dil ile gidermek, dille de olmuyorsa yürekle karşı çıkmak gerekir.

Şahsen hüzünlü bir hayat yaşadım. Yürek yarası deşildikçe sineyi sıra, sıra dağlar kaplar. Dağların üstünü de boran sarınca yürek yarası daha da derinleşir, yara derinleşince devası, sargısı olmaz misali.

Cepteki bolluk, onurdaki yokluğu kapatamaz, cepteki yoklukta onura noksanlık getiremez.

Nezahet gölünde yıkanmadan nezaket köyüne gitmek, zarafet, edep ve terbiye kurallarına uygun olmaz. İşte o yüzden hayatta NET insan olmak gerekiyor. BÜRÜT insanlardan uzak gidilir.

Sermayesi olmayanın gücü de olmaz. Sermayesi ve gücü olan gücünü güçlüye değil, güçsüze vermeli. Güçlünün zaten güce ihtiyacı yoktur

Sanki her gün yeniden doğan güneş ülkemizi ve ülkemizin insanlarını yeterince aydınlatmadan, ısıtmadan göçüp gidiyor gibi bir görüntü var.

Elbette güneşin kusuru yok, kabahat güneşin ve aydınlığın kadir kıymetini bilmeyen insanlarda.

Kirli bir insana temiz elbise giydirip onu temiz görmek, kirli elbiseyi de temiz bir insana giydirip onu kirli göstermek vicdanlara sığar mı?

Yaşamın kural ve kaidelerini kale almayanların sözü ayrı, özü ayrı olur, onlar NET insan olarak görünmezler.

Sonuçta esas bir dünyaya gideceğimizi, üzerimize toprağın kür-eleneceğini ve artık dönmeyeceğimizi adımız gibi biliyoruz.

Buna rağmen doğruları inkâr, hayalleri hakikat sayıyoruz.

Güçsüzün ve öksüzün hakkını gözetmiyoruz. Sözümüzü özümüze kaynak etmiyoruz.

İçinde bulunduğumuz zamanda BEN çoğaldı, BİZ azaldı. Elbette dikensiz gül olmaz lakin dikenlerin tek görevi gülü korumak olmalıdır.

Bilginin bilgisizce harcandığı bir dönemde yaşıyoruz. Omuzlarımızda ağır bir yük var lakin o yükü nerede indireceğimizi dahi bilmeden, ağır yükle yürümeye devam ediyoruz.

Bir yanda ecir ve cefa içinde yaşayanlar, öte yanda aşk, zevk ve sefaya içinde yaşayanlar var.

Zevk ve sefa yaşayanlar düşüncesizce har vurup, harman savurur misali yaşıyorlar. Adeta hızlı trenin vagonlarına binmek ve bir istasyonda inmek

Hayat dünyadaki kiracıların söz ve söylemlerini tahlil eder. Gün gelir hayat sahibi kiracıyı tahliye edince geriye söz ve söylemlerin tahlil sonuçları kalır.

Uzatmaya gerek yok.

Evet, Hayat devam ediyor lakin yalanla, hileyle, ikiyüzlülükle, haktan, hukuktan insaf ve merhametten uzak bir yaşam devam ediyor.

Dileğimiz gelin misali süslenmiş lakin hiç kimseye yar olmayan her canlıyı kandıran bu beyhude dünyanın tutkulu aşkından, zevkinden uzak, hızlı trenin yolculuğunda hangi istasyonda ineceğimizi hep hatırlamak olsun.

 

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

Tarih: 02.01.2023 Okunma: 426

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?