Kadın dedi ki bir dünya taşırım yüreğimde
adam da dedi ki ben seni taşırım yüreğimde
çünkü ikimiz de aynı dünyayız.
İnsan ilişkileri, toplumsal yapıyı düzenleyen kurallara bağlı kalarak, kalbin sağlam ve ipeksi iplikleriyle birbirine bağlı olması için ruhsal, fiziksel ve psikolojik, daha doğrusu kendimize yakın tekâmül derecesini seçer tercih ederiz. Benzer yapılar arasında zaman zaman anlık değişimler olsa da duygu, düşünce ve hislerimizde bizi etkileyecek ve üzecek fazla sorunlar oluşmaz.
Daima kendi benliğimize benzer insanlarla ilişki içinde olmalıyız. Karşılıklı sevgi, saygı ve değer verme isteğinin frekansları aynı veya birbirine yakın olmalı, ki içsel enerjimizi yeterince birbirimize aktarabilelim.
Herkes bilir ki pozitif yüklü enerjiler, sevecen gözlerin çaktığı kıvılcımlar ve içten içe gülümsemelerle birbirine akar. Evrende her şeye nüfuz etmiş bu eşsiz enerjiyle her iki taraf arkadaşlığın ve dostluğun hisler okyanusunda bulur kendini. Bu, duygusal ve bedensel davranış biçimleriyle açığa çıkar, ama insanın insanı tanımada yeterli görünse de zamanla yanılgılara yol açabilir.
Esas ve önemli olan gözlerin göremediği başın üzerindeki görünmez çakralarıyla para normal ve tinsel elektromanyetik alan olan yüzlerce ana renge sahip enerjidir. Bu renkler hassas aletlerle ölçülüp görülebiliyor artık günümüzde. Toplumsal bir bakış açısıyla da, ki sizler de bilirsiniz, aurası temiz olanları nurlu, kirli olanları ise nursuz diye adlandırırız.
Ama eğer zihnimizin gözleri keskinse, ilişkide bulunacağımız insanın duruş, davranış ve sözlerinden bizler de hissedebiliriz az çok o renk kuşağının şekli şemasını. Unutmayalım ki negatif enerjili insanda renkler silik, solgun ve bulanık olur. Pozitif enerjili insanda ise renkler parlak, canlı ve duru görülür.
Farklı enerjilere sahip ilişkilerde elbette sorunlar çıkabilir. Negatif enerjiler, ayağa vurulmuş bir prangadır; elini kolunu bağlar insanın birbirine dolaşık ayakları yüzünden. İnsan, düşünce hakimiyetinin gücüyle, bilinçaltı zihnini de kontrol altına alarak nefesini temiz tutmalı ve renkler arasındaki ahenk ve uyumu güçlendirmeli, pozitif düşünme sistemini kurarak motivasyonunu yükseltmelidir. Ve daima olumlu düşünerek özlemini duyduğu yaşam biçimini hayatının içine çekmeli
ve tüm ilişkilerinde benliğini korumalı ve ona saygılı davranmalıdır. Karşılıklı beğenme, hoşlanma ve arzu olduğunda ilişkiye girilebileceğini ve ancak bu durumda ruhsal dokunmalarla gerçek sevgiyi ve aşkı tadabileceğini unutmamalıdır. Bu kurallar başkalaşmış duygu ve hislerle arkadaşlık ve dostluklar için de geçerlidir. Ama her ikisinde de ruha dokunmak temel kural olmalıdır.
Pozitif enerjili bir insan eğer ki negatif yüklü bir insanla ilişkiye girerse karşı tarafça enerjisinin emilip tüketileceğini, onun ego ve nazına maruz kalacağını, beyninin de yeterince zihin üretemeyeceğini, gereksinimlerini karşılayamayacağını, sıkıntılara düşüp bir sürü yanlışa vesile olacağını unutmamalıdır. Böylesi içinden çıkılması zor durumlarda kısa bir süre de olsa en güzel öğretici doğaya sığınması, içine girip onunla bütünleşmesi, kendini tamir etmesi, aklına çekidüzen vermesi, duygusal bir enerji olan sevgi enerjisini içine çekmeli, merhametli, şefkatli ve hoşgörülü vasıfları benliğine aktarmalı ; imrenilen, beğenilen ve sevilen bir insanla hayatı çok daha güzel yaşayabileceği fikrini aklında tutmalıdır.