İnsanın olduğu her yerde illaki olayda vardır. Zaten bir olay
varsa, orada küçük ya da büyük, olumlu ya da olumsuz bir dokunuşta bulunan
insan da vardır. Bu meyanda, insanla ilintili olaylar olur, insani boyutu aşan
olaylar olur. İnsanla ilintili her olay bir duygunun ya da düşüncenin yansıması
olarak tezahür eder. Ama insanı aşan boyutta bir olay meydana geliyorsa, bu
insanın iradesi dışındadır, mesela; yanardağ patlaması gibi ama bizim buradaki meselemiz
olayların bu yönü değil, insanla ilintili olan yönüdür. Hani birileri çıkıp her
olay illaki insan kaynaklı mıdır diye sorarsa diye bu detayı söylemek zorunda
kaldım. Haddizatında burada bile insanın dahli vardır ama sonsuz derinliğe
sahiptir ve izahı sonsuz zaman ister, bu yüzden biz meselemize dönelim. Yani
insanla ilintili olanlar, duygusal kırılmaların ya da düşünsel patlamaların
neticesinde meydana gelir. Aktör bir kişidir, guruptur, kitledir fark etmez. Olumlu
ya da olumsuz olabilir. Ve olaylar illaki teferruatlı olarak izah edilirler.
Her olay farklı bakış açılarını doğurur. Yahut her bakış her olaya farklı bir
pencereden bakıyor olabilir. Destekleyenler de olabilir, eleştirenlerde
bulunabilir ve bu hayatın akışında olağan ve doğal olan şeylerdir. Misal; seçim
olur, kazanan olur, kaybeden olur ve bu bir olaydır ve bu olay enine boyuna
tartışılır, müzakere edilir, alkış alır, yerilir, sevinilir, ağlanılır yani
insani duygular, düşünceler ansızın ortaya çıkıverir; başlangıcında,
gelişiminde, bitişinde. Ve her olay her insanın zihninde farklı şekilde
algılanır, her insanın gözünde farklı şekilde görülür, her insanın kalbinde
farklı şekilde duyumsanır, bu yüzden de her dil farklı izah eder. Geçelim ve
gelelim sadede!
Şimdi, bir olay varsa, karşıda da illaki bin pencere vardır
ve her bir pencereden gözlem yapan bin göz vardır. Ya da bir göz bin pencereden
de bakabilir. Burada bakanın kim olduğu, kimliği talidir, öyle olmalıdır. Bendenizi
hiçbir zaman olayı anlatanın kim olduğu, sahip olduğu kimlik ilgilendirmez, bu
kişi kim olursa olsun fark etmez. Çünkü benim derdim olaydır, olayın
mahiyetidir, girişi, gelişmesi, neticesidir. Birileri anlatıcıyı şöyle
görüyormuş, böyle görüyormuş, şu şekilde tanımlıyormuş, burası beni enterese
etmez kardeşim, etmez kardeşim, sana ne, dinleyen benim, karar verecek olan
benim, çık sen de anlat eğer istiyorsan, rahat ol seni de dinlerim, kim olduğun
ya da kimliğin umurumda bile olmaz. Ki, sen kim oluyorsun da bana yol
göstereceksin? Senin olmayan zekânla mı yolumu, yönümü bulacam ya da ne
yapacağıma, nasıl davranacağıma karar verecem? Senin istediğini dinlemek ya da
olayları senin istediğin gibi yorumlayanlara inanmak zorunda değilim. Sen
hakikat değilsin ya da hakikatin ölçüsünü belirleyecek sen olamazsın. Çünkü ben
olayla ve olayı anlatanın nasıl anlattığıyla ilgilenirim ve onun ortaya koyduğu
hüccetleriyle ilgilenirim. Zira bakıpta gören göz, gördüğünü izah etmektedir.
Doğrudur ya da yanlış, dinlersiniz, anlarsınız ve kararınızı verirsiniz. Senin nefret
ettiğin biri hakikati söylüyorsa ve bendenizi kesinkes ikna ediyorsa, sen onu
sevmiyorsun diye ona inanmamamı mı bekliyorsun benden? Kimsin sen ya, kaç
paralıksın, zekânın derecesi nedir? Böyle yapan biri bendenizin gözümde malın
önde gidenidir ve doğal olarak sen bendenizin gözümde katıksız bir malsındır. Çık
sen de anlat ya da anlatmasını istediğin birine anlattır, bendeniz iki tarafı
da dinler ve kararımı ona göre veririm. Sen düpedüz yalan söyleyeceksin, beni
zerre ikna edemeyeceksin ama bir de sana inanmamı bekleyeceksin, öyle mi? Yani
sırf karşı tarafa o şöyle biridir, böyle biridir diyeceksin ve sırf bu yüzden
sana inanacağımı düşüneceksin. Vay mal oğlu mal vay, vay ahmak vay, vay öküzün
önde gideni vay, gerçekten sen ne aşağılık bir yaratıksın. Aklım var, gözüm
var, kulağım var, kalbim var, vicdanım var. Aptal değilim, geri zekâlı değilim,
mal ve salak değilim. Bakarım, görürüm, duyarım, dinlerim, algılarım, anlarım,
idrak ederim, ölçüp biçip tartarım ve ona göre hangi tarafın namusluca
durduğunu ve doğruyu ortaya koyduğunu fark ederim, hangi taraf beni mutlak
hüccetleriyle ikna ve ıskat ediyorsa ona inanırım. Bendenizi kendine
inandıranın kim olduğunu da, kimliğini de zerre umursamam. Çünkü bendeniz
kendisine değil, ortaya koyduğu gerçekliğe, gerçeklere inanıyorumdur. Kim bana
gerçeği getirirse onu alırım, sımsıkı tutunurum ona ve onu asla bırakmam. Olay
budur, anladın mı iğrenç, tiksindirici, aşağılık yaratık? Anlamadın ama zekâ
düzeyin ortaya çıkmasın diye anlamış görüneceksin.
Korkmayın, herkesi dinleyin, anlatıcı kim olursa olsun, hangi
kimlikten olursa olsun, neyle suçlanırsa suçlansın umursamayın, dinleyin,
inadına dinleyin yoksa gerçekleri hiçbir zaman öğrenemezsiniz ve her zaman deli
saçması şeylere inanırsınız ve aldanmak kaderiniz olur. İnsan gibi yaşamakta
sizin elinizdedir ve seçiminizdir, hayvan gibi yaşamakta sizin elinizdedir ve
tercihinizdir!
ÖNERİ:
https://www.youtube.com/watch?v=ItHFe_RsTQc
Mesele şudur ki kardeşim; bir şeye inanmak zorunda değilsin ya da inanmamak zorunda da değilsin ama o şeye inanmak istiyorsan ya da o şeyi reddetmek istiyorsan o şeyi bilmek zorundasın. Çünkü bilgisizlik kadar kötü bir şey yoktur. Farkında değiliz ama gerçek budur kardeşim. Yukarıda bir video var. İzleyip izlememek tercihindir. Hayır zannetme ki, bendeniz şiddetle tavsiye ediyorum, kendim sonsuz beğeniyorum. Hayır böyle bir şey söylemiyorum ama izleyebilirsin diyorum. İzle, dinle, ölç, biç, tart, en azından hayata bakış açın genişler, farklı pencerelerden gözlem yapmak her zaman güzeldir. Karın yağışı her pencereden farklı güzellikte görülür.
EKSTRA: Ne
biçim yazılar, haberler bunlar ya, çıldırmamak elde değil, derdiniz ne sizin
ya, ne demek istiyorsunuz, lütfen haddinizi hududunuzu biliniz ya da bedelini
öderseniz da ağlamayınız. Zaten inanıyorum ki, bedelini de ödeyeceksiniz, ödeteceklerdir.
Gerçekten böylesi haberler yapılamaz, yazılar yazılamaz ya, nereden
buluyorsunuz bu cesareti, kim koruyor sizi? Ben olsam bu haberleri yapanları
affetmezdim, çünkü bu tür haberlerin yapılması kabul edilemez. https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/yilmaz-ozdil/14-mayis-7561166/ https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sinan-ates-ne-zaman-olur-620307h.htm https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tehlikenin-farkinda-miyiz-619639h.htm https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/yilmaz-ozdil/cemaziyelevvel-2-7559794/ https://www.yenicaggazetesi.com.tr/remzi-ozdemir-gercekleri-acikladi-619402h.htm