Sadece sorun, sadece… Soruların bittiği yerde yaşam yok olmuş, ölüm var olmuştur. Çünkü soruların varsa; sen varsın ve yaşıyorsun demektir.
Sormazsanız; bilemezsiniz, arayamazsınız, alamazsınız. Kimin kim
olduğunu umursamadan, kimsenin hiçbir kimliğini takmadan sorun sorunuzu. Çünkü yaşadığınız
hayat sizin hayatınızıdır ve o hayatı her türlü yönleriyle yani her türlü
duygularıyla ve düşünceleriyle siz yaşıyorsunuz, gülen siz olduğunuz kadar
ağlayan da sizsiniz, sevinen siz olduğunuz kadar acı çekende sizsiniz. Ve siz
kimsenin umurunda değilsiniz, yemin ederim ki değilsiniz. Kimse de sizin
umurunuzda olmamalıdır. Kimse size bir şey söylemesin, hakkınızı çalmasın,
çalınan hakkınızı geri almak için savaşsın ya da aldıysa geri versin. Bundan başka
hiçbir şeyi düşünmeyin ve umursamayın. Sadece ama sadece bunu bilin, anlayın ve
gereğini yapın. Gerisi angaryadır, laf-ı güzaftır. Siz sormadıkça kimse söylemez,
hep gizler. Zira gizlemenin getirisi, açıklamanın belası çoktur. Hakkınızın ne
olduğunu bilmek istiyorsanız sormak zorundasınız. Hakkınızı aramak için bilmek
zorundasınız. Hakkınızı almak için aramak zorundasınız. Bu dünyada bugünden
sonra kimse getiripte, işte bu da sizin payınıza düşendir diye elleriyle
vermez, vermeyecek. Zira herkes kendi çıkarı peşinde, kendi çıkarı peşinde
olmasa bile, hiç kimse herkes mutlu olsun diye yaşamıyor. Yaşıyorum diyen,
yemin ederim ki yalan söylüyor. Herkesin mutlu olacağı yolu gösterseniz, kimse
girmiyor. Zira bencilliğin buzlu sularında yüzmek tatlı ve keyifli geliyor
herkese. Aksini söyleyen olursa inanmayın, zira yaptıklarıdır söyleyeni
yalanlayacak olan. Ya onurlu yaşarsınız ya da onursuz, burada karar tamamen
sizindir. Onursuz yaşıyorsanız da istediğiniz içindir, onurlu yaşıyorsanız da
istediğiniz için. Ve yaşıyor olmak değildir önemli olan, insanca ve onurluca
yaşamaktır.
Mesela sorun;
Kimim ben, niçin buradayım, burası neresi, burası benim için
ne anlam ifade ediyor?
Bu devlet, bu topraklar, bu kaynaklar kimindir?
Yasa varsa niçin vardır?
Yasalar niçin yapılır?
Yasaları kim yapar?
Yasalar halk için midir yoksa kodamanlar için mi?
Niçin zayıflar takılır kalırda, güçlüler deler geçer
yasaları?
Birileri efendi, birileri köle midirler?
Bu devletin hazinesi kimindir?
Birileri fazla alıp, birileri az alabilir mi?
Dağıtımda taksim neye göre yapılmaktadır?
Herkes yasaları ve bu toprakların altındaki ve üstünde ki
kaynakları dilediğince kullanabilir mi?
Kaynaklar herkesin ortak mülkü müdür yoksa birilerinin özel
mülkü müdür?
Burada bir hakkım var mıdır, varsa nedir?
Hakkım bende midir yoksa çalınmış mıdır?
Hakkımın nerede olduğunu nasıl öğrenebilirim?
Siyaset nedir, nasıl ve niçin yapılır?
Siyasetçi kimdir, görevi nedir, yapmadığı nedir, yaptığı
nedir?
Bu ülke kodamanların babalarının çiftliği midir?
Siyasetçiler, kodamanların iş takipçileri midirler?
Vatan nedir, birilerinin her türlü engelleri geçiş şifreleri
midir?
Din nedir, birilerinin her türlü engelleri geçiş şifreleri midir?
Cumhuriyet nedir, birilerinin her türlü engelleri geçiş
şifreleri midir?
Allah diyen, vatan diyen, cumhuriyet diyenler gerçekten mi
demektedirler yoksa getirilerini bildikleri için mi?
Bu ülkede gariban Anadolu çocukları niçin hayal
kuramamaktadırlar?
Gariban ama onurlu bir Anadolu çocuğu niçin güzel hayaller
kurmaya hasrettir?
Kimlerdir gariban Anadolu çocuklarını böylesi bir hayata mahkûm
edenler?
Her türlü zevki yaşamak ve her türlü mülkü edinmek sadece
komprador pezevenklerinin soysuz piçlerinin hakkı mıdır?
Cahil piçler insanlardır da, gariban çocuklar vahşi
yaratıklar mıdırlar?
Bu topraklarda kimin yaşı, teri, kanı, emeği daha çoktur
hatta bu var olan şeylerin hepsi kimse aittir?
Gariban Anadolu çocuklarının budan böyle bu topraklar
üzerinde ev ya da araba alamayacak olmaları nasıl bir duygudur ve onların ruhlarında
nasıl depremler yaratmaktadır bu durum?
Bu ülkenin hazinesi kodamanların hususi arpalıkları mıdır ki
de, istedikleri gibi kullanabilmektedirler?
Bu ülkede niçin her şeyden istifade edenler her daim
komdanlar olmaktadırlar?
Bu ülkede paraya tahvil edilen bir şey düştüğünde nasıl
oluyor da kodamanlar kazanmaktadırlar ve nasıl oluyor da yükseldiğinde de kodamanlar
kazanmaktadırlar?
Biz gerçek hayatı yaşıyoruz zannederken sahte bir hayatın
içinde miyiz acaba?
Bu ülkede her türlü hakkın en iyisi sadece komprador
pezevenklerin piçlerine mahsus mudur?
Bu ülkede işlenen cinayetler nasıl işlenmektedir, kim
işlemektedir, katiller niçin bulunamamaktadırlar ya da bulunmaları
istenememekte midir?
Uzun yıllardır cinayetler işlenmektedir ve hepsi fail-i
meçhul olarak kalmaktadır, peki bu niçin böyledir, nasıl böyledir, kim için
böyledir?
İnsanların kanları üzerinden büyük vurgunlar mı vurulmaktadır
ve bu vurgunların ortakları kimlerdir?
Bunca gazeteci, siyasetçi, aydın ne adına, kim adına, nasıl
katledilebilmektedir?
Bu ülkede gözümüzün gördüğü her şey koca bir yalan mıdır?
Gerçek olan nedir?
Gerçek olanı bilmek tehlikeli midir, kim için ve niçin
tehlikelidir tehlikeli ise?
Gerçek diye bildiğimiz şeylerin çoğu ya da hepsi yalan mıdır,
hikâyeden mi ibarettir?
Gerçek diye gözlerimize sokulan şeylerin arka planında
kotarılan rantlar, çıkarlar mı vardır?
Yalan dünyadan gerçek dünyaya adım atmak için ne yapmalıyız?
İnsanca ve onurluca yaşamayı ne kadar istiyoruz, istiyor
muyuz?
Sorular, sorular, sorular, hiç bitmesin sorular, en tehlikeli
sorular sorun, sorularla kalın, sorularla yaşayın, sorduğunuz soruların
cevabını da mutlaka bulun.