Nasıl tarif
edilir, ifade edilir bilemiyorsun. Çok acı çok. İmkânsızlık, çaresizlik ayrı
bir cehennem. Kahroluyoruz. Ciğerlerimiz sızlıyor. Gövdemiz eziliyor. Beynimiz
zonkluyor, ruhumuz daralıyor, kalbimiz sıkışıyor. Hissettikçe acımız
derinleşiyor, derinleştikçe ağırlaşıyor. Ellerimiz, ayaklarımız, kollarımız,
bacaklarımız, dillerimiz, gözlerimiz, ruhumuz, kalbimiz, beynimiz, tüm gövdemiz
her zerresiyle ağlıyor. Ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor, dökülen her damla yaş bir
gün hatırlanacak ve hatırlanan her şey konuşturacak dilimizi. Suskuya teslim
olmayacağız and olsun bundan böyle. Dayanmak çok zor. Çaresizlik çok zor. Güçsüzlük
çok zor. Burnuna kadar dolusun. Burnundan soluyorsun. Boşalmak kolay değil.
Mutlaka boşalacağız mutlaka. Bugünler unutulmayacak. Hayatımızın her anında,
aldığımız her nefeste bugünler hatırlanacak. Bugünler asla ve kata
unutulmayacak. Hiçbir şey unutulmayacak. Acılarımız unutulmayacak. Ucuza da
satmayacağız acılarımızı. Acılarımızı unutacağız elbette, çünkü hatırlayarak
yaşayamayız. Acılarımızı unutmayacağız elbette, çünkü unutursak aynı acıları
yeniden yaşarız. Acılarımızın kıymetini bileceğiz elbette, çünkü acılarımızı
ucuza satmamamız gerekiyor. Gözlerimizi, kulaklarımızı, kafamızı, kalbimizi,
vicdanımızı açık tutmalıyız. Bunların kapalı olmasıdır çünkü asıl felaket. Göreceğiz,
duyacağız, bileceğiz, anlayacağız, hissedeceğiz. Bunları yapmadığımızda öleceğimizi
bileceğiz asıl. Neyi, nasıl, niçin, kim için yapacağımızı bileceğiz ve ona göre
yapacağız ne yapıyorsak. Bizi hedefimize ulaştıracak olan budur. Konuşmak acıları görmemek değildir.
Asıl, acıları gördüğümüz için konuşacağız. Ama şu an unutulmayacak zamanları
yaşıyoruz, birazcık dinsin sızılarımız, diner mi bilmem ama belki dinerse
diyelim, dindiği vakit kuşkusuz konuşacağız. Çünkü konuşmadan olmuyor. Çünkü
cehalettir asıl öldüren. Konuşacağız, öğreneceğiz, bileceğiz. Konuşmayanları,
susanları, öğrenmekten korkanları, bilmekten kaçanları hayatımızdan atacağız
bundan böyle. Çünkü bizim insanlara ihtiyacımız var ve öyle olacak bundan
böyle.
İNSAN DEĞİLSİNİZ
Böylesi bir zamanda yardım gönderiyorum diyerek, kullanılmış malzemeler, çamaşırlar gönderenler insan değilsiniz.
Böylesi bir zamanda, fırsatçılık yapan ve fiyat artıran otobüs şirketi sahipleri; giyim kuşam üretim merkezi sahipleri; fırın sahipleri insan değilsiniz.
Böylesi bir zamanda yağma yapanlar insan değilsiniz.
Böylesi bir zamanda muhtaçlara gönderilen malzemeleri muhtacım diye alanlar insan değilsiniz.
Böylesi bir zamanda, servet tepesi oluşturmuş olupta, o serveti harcamaktan geri duranlar insan değilsiniz.
Ve insan değilsiniz bunlara benzeyen ve benzeri hareketler ortaya koyan ne kadar varsa.
Sizler ve sizin gibiler, bu topraklar üzerine bastığınız için utanıyorum, çünkü burada yaşıyorum. Sizinle aynı yerde yaşamak daima acı verecek bu aciz gövdeye. Yazıklar olsun. Utanmayan, kızarmayan o iğrenç, aşağılık suratlarınıza tükürüyorum. Pislikler, mikroplar, aşağılıklar, alçaklar, utanmaz arlanmaz yaratıklar.