Bir tek insana eziyet etmedim, zulmetmedim. Zaten bunu becerebilecek bir karakterim de yok yani beceriksiz biriyim böyle konularda, ki ekstra duygusalım zaten. Vicdanım ve vicdanımdan fışkıran merhamet duygum da buna müsaade etmez haddizatında. Tek bir kişiye zulmettiğime, eziyet ettiğime dair tek bir şahitte çıkmaz. Çünkü cana eziyet ve zulüm insanlıkla, şerefle, onurla, ahlakla, namusla bağdaşmaz.
Bir tek insanın hakkı yok midemde. Çünkü bir kişi olsa bile,
hakkını yediğimi hissetmek yahut midem de birine ait hak olduğunu bilmek,
cehennemden cehennem beğenmek gibi bir şeydir benim için ve sonsuz korkarım böylesi
bir şeyden. Öyle ya, midende garip ya da mazlum bir cana ait olduğunu düşündüğün
bir hak olsa, yatabilir, deliksiz uykuya dalabilir misin, kâbus olmaz mı
geceler? Tek bir insan da aksini iddia edemez.
Bir tek insana iftira atmadım. Hayatımda en korktuğum en
aşağılık iştir. Çünkü bir insanın ocağını söndürmek gibi bir şeydir böylesi
kansız ve alçakça bir eylem. Eğer aksi geçerliyse ve ispatı varsa buyurun işte
meydan. Hayatını yaktığım tek bir kişi varsa lütfen buyursun söylesin. Hayat yakanın
hayatı yanar.
Bir tek insan öldürmedim. Bunun da hücceti yoktur, olması da
zaten kabil değildir. Katil değilim, olamam, bu dünyaya öldürmeye değil
yaşatmaya geldim, bu dünyada beceremeyeceğim şeylerden biridir. Çünkü yaşamak
güzeldir ve herkes de güzel güzel yaşamalıdır, yaşamak hakkı en kutsal haktır. Haaa
yaşamayı hak etmeyenler var mıdır? Orasını elbette müzakere ederiz.
Bir tek askere, polise kurşun sıkmadım. Var mı sıktın diyecek
olan? Ki, askerle, polisle bir derdim olamaz ki. Onlar halkın bir parçasıdırlar
ve halkın güvenliği, selameti için vardırlar, Öyle de olmaları icap eder zaten.
Çünkü onlar halkın silahlı güçleridirler ve halkın düşmanlarına korku salmak,
halka da güven vermek için vardırlar.
Bir tek öğretmene, doktora kurşun sıkmadım. Var mı sıktın
diyecek olan? Öğretmene kurşun sıkan akla, ışığa, güneşe, aydınlığa kurşun
sıkmış demektir. Doktora kurşun sıkan cana kurşun sıkmış demektir. Öğretmen de
doktor da insanlığın varlık nedenlerindedir. Biri akıl sağlığı, öbürü de can
sağlığı için vardırlar. Yani ikisi de yaşatandır, yaşatmak kavgası verendir. Birisi
her türlü cehaletin, öbürü de her türlü hastalık mikrobunun düşmanlarıdırlar.
İnsanlara kurşun sıkanlara yardım ve yataklık eden olmadım. İnsanlara
kurşun sıkanlara kurşun vermedim. Verdin diyecek ve ispat edecek var mı? İnsan
yaşarsa insanlar yaşarlar. Dünya insanla anlamlıdır, şeyler insanla
anlamlıdırlar. İnsanı çıkardığınız da her şey bir anda anlamsızlaşıverir. İnsan
yaşamalı ki, insanla yaşayacak olanlar da yaşasınlar. İnsanla insanlık yaşar,
insan ölürse insanlık ölür ve ölür her şey.
Devlete ve millete düşmanlık etmedim. Ama neler yaptığım çok
iyi bilinir, nice düşmanı dost ettim. Devletin hep adil olmasını istedim. Millette
bilinçli ve şuurlu olsun istedim. Çünkü şuurlu ve bilinçli bir millet adil bir
devleti yaratabilirdi ancak. Bu yüzden düşmanlık etmektense güzelleştirmek daha
iyi yoldur. Öyle ya, şuurlu ve bilinçli bir milletle ve o milletin yarattığı
adil devletle dünya ve yaşamak ne güzel olurdu değil mi?
Hayatımda kötülük olarak bilinen tek bir şey yapmadım. Kötülük
yapabilme kabiliyetim yok çünkü. Zaten yukarıda bahsettiğim şeylerin hepsi
insanlığa kötülüktür ve yapmadığımı ifade ettim. Çünkü bu dünyaya kötülük
yapmaya değil, iyilik tohumları ekmeye geldim. Kötülüğü herkes yapabilir ama
iyiliği yapmak yürek ve cesaret ister. Kendisine kötülük yaptığım birisi varsa
lütfen buyursun söylesin ve hakkını teslim edip helallik isteyelim.
Şu an siyasi ya da sivil tandanslı hiçbir yapıyla iltisakım
yok. Aksini düşünen buyursun ispat etsin. Çünkü iltisağa ihtiyaç duymuyorum. Zaten
kimse de benimle bağlantılı olmak istemez, zira düzen bozan biriyimdir. Bunu övünmek
ya da kendimi bir şey sandığım için söylemiyorum. Ama maalesef bizim kültürümüz
de yanlışları tenkit etmek ve doğruları söylemek tehlikelidir ve tehdittir ve
kimse de buna müsaade etmiyor. Birgün iltisak kurmaya ihtiyaç duyarsam
duyururum zaten.
Hayatımda tiksindirici, iğrenç, aşağılık, alçakça tek bir
hareketim, tavrım bulunmaz, zerre miskal lekem yoktur. Şu yazının yazıldığı ana
dek böylesi bir mazim yoktur. Yarını hiçbir kimse bilemez ama kavgamız tertemiz
kalmak, tertemiz yaşamak ve kutsal kavgamıza leke düşürmemektir, zira kavgamız
tertemiz bir dünya ve tertemiz bir insanlık içindir.
Şimdi bendeniz, namussuz muyum, şerefsiz miyim, onursuz
muyum, kötü müyüm, ahlaksız mıyım, soysuz muyum? Ne yaptım ya da ne yapmış
olabilirim kötülük namına? Öyle ya, ben ne yaptım da insanca ve insanlık
onuruna layık yaşayamıyorum insanlık toprağında? Niye özgürce hakikati
haykıramıyorum? Niye doğruları söyleyemiyorum ve zımnen yalan söylemeye
zorlanıyorum? Hep korkularla, tereddütlerle, endişelerle yaşamak zorunda mıyım?
Hep korkarak adım atmak zorunda mıyım hayat yolunda? Hep boynumu giyotinin
önündeymiş gibi hissetmek zorunda mıyım? Hep ensem de Demokles’in Kılıcını
hissetmek zorunda mıyım? Hep mi kötüler yaşayacak, taltif edilecek, onore
edilecek bu dünyada? Hep mi ölümden söz edenler güçlü olacaklar bu dünyada,
yaşamaktan söz edenler ne olacaklar? Hep mi kötüler ve namussuzlar, korkusuz,
endişesiz, tereddütsüz hatta onca cürümlerine rağmen cüretkâr yaşayacak bu
dünyada? Hayır, bunu kabul etmiyorum! Yapacak bir şeyim yok ama kabul
etmediğimi de beyan etmeliyim. İnsanların insanca ve onurluca yaşayacakları ve
yaşamak sevincini iliklerine dek duyumsayacakları bir dünyayı istiyorum.