6 Şubat 2023
Pazartesi günü, sabaha karşı 04.17’de Kahramanmaraş-Pazarcık’ta 7,8
büyüklüğünde ve yine aynı gün öğle saatlerinde Kahramanmaraş-Elbistan ilçesi
yakınlarında meydana gelen 7,6 büyülüğündeki iki deprem ile yığılıp kaldık. Ülkemizin
beşte birinden büyük ve 10 ili etkileyen bu iki deprem ve artçı sarsıntıları
büyük ve geniş bir bölgeye yayılmış çok büyük can ve mal kaybına neden
olmuştur. Geçmiş olsun Türkiyem. Milletimizin başı sağ olsun. Hayatını
kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına sabır ve dayanma gücü
diliyoruz.
Tarih 6 Şubat 2023,
mevsim kış ve hava ayaz mı ayaz. Karlı ve buz gibi soğuk bir güne başlarken;
Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman illeri başta olmak üzere Gaziantep, Adana,
Osmaniye, Malatya, Şanlıurfa, Kilis, Diyarbakır’ın yerle bir olduğu acı gerçeği
yüz yüze geldik. Bölge sanki düşman savaş uçakları ile tanklarla bombalanmış,
yanmış, yıkılmış, taş üstünde taş kalmamış harabe haline gelmiş şehirler,
kentler, köyler gibiydi.
Bilim adamlarına
ifadesine göre etkilediği alan ve yıkımları ile eşine çok az rastlanabilecek bu
depremlerde, binlerce bina yıkılmış, çökmüş veya kullanılamaz hale gelmiş, genç,
yaşlı, kadın, erkek, büyük küçük yüz binlerce insanımız ya hayatını kaybetmiş
veya yaralanmış, bir o kadarı da canını zor kurtarmıştır. Kentlerin altyapısı
felç olmuş, ulaşım ve haberleşme devre dışı kalmış, yer yarılmış, yollar
çökmüş, uzun yarıklar, çatlaklar oluşmuş, tepeler birbirine kavuşmuş, yerkabuğu
3-5 metre hatta 7 metre kaymış, dengeler değişmiş. Tarım, hayvancılık, sanayi,
ticaret durmuş, ülke ekonomisinin yüzde 10 tuzla, buz olmuştur.
Kahramanmaraş
merkezli ilk deprem sabahın dördünde, yani insanın uykusunun en derin olduğu
saatlerde meydana gelmiş. Depremin çok uzun süren sarsıntı ve yıkıcı etkilerine
uyku ile uyanıklık arasında yakalanmış milyonlarca insanımız. Gerçi o ruh halinde insan uyanık olsa bile o
anlarda ne yapacağını bilemez.
17 Ağustos 1999
büyük Marmara depremi ve Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız depremler ve artçı
sarsıntıları çok fazla sürmüş ise insan olarak telaşımızdan elimiz ayağımız
tutmaz, gözümüz görmez, kulaklarımız duymaz, aklımızı yitirmiş, ne yapacağımıza
karar veremez, düşünemez oluruz. Sarsıntılar geçtikten ve şaşkınlığı
üzerimizden atıp, kendimize gelebilmişsek ilk yapacağımız şey, her şeyi bir
tarafa bırakıp, canımızı kurtarmaya bakarız. Ondan sonra yapabileceğimiz ilk
şey eşimizi, çocuklarımızı, yakınlarımızı doğal afetin yıkıcı etkilerinden kurtarmak
olur.
1999 Gölcük depremi
ve bugünkü Kahramanmaraş depremi gibi gecenin bir vaktinde veya gündüzün
herhangi bir saatinde yakalanıp, depremin yıkıcı etkisini ve şokunu
atlatabilenler, hafif yaralananlar, doğal olarak canlarını kurtarmak adına kendilerini
sokağa attılar. Ama biraz sonra gecenin ayazında hava buz keserken üşüyenler,
hatta mal canın yongasıdır diyenlerin bazıları her türlü tehlikeyi göze alıp
evlerine veya dairelerine dönmeye başlamışlardır. Öbür taraftan oturdukları
evleri ve binaları hasarlı, çökmüş, yıkılmış olanlar, çaresizlik içinde
kendilerine bir yardım elinin uzanmasını beklerler.
Doğal afetlerden
tabii ki, depremlerden sonra yapılması gereken ilk iş, devletin tüm kurumları
ile acil arama ve kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşımı ve yapılacak çalışmaların
koordine edilmesidir. Bu nedenle büyük veya küçük meydana gelen depremin ilk
saatleri, hatta ilk 24 saat çok önemlidir. Eğer hızla organize olamaz, deprem
bölgesine zamanında ulaşamazsanız, can ve mal kayıpları çok fazla olur.
Yaşadığımız bu depremler
ve sonrasında meydana gelen büyüklü küçüklü binlerce artçı sarsıntılar
nedeniyle can kayıplarının ne kadar olduğu tam olarak belli değildir. Ancak Afad
yetkilileri tarafından açıklanan can kaybı 44,218, yaralı sayısı ise 200 binden
fazladır. Ekonomik anlamda meydana gelen kayıp hesaplanamayacak kadar büyüktür.
Depremin üzerinden artık
neredeyse üç hafta geçmiştir. Deprem bölgesinde arama, kurtarma ekipleri çalışmalarını
tamamlanmış, binalarda hasar tespiti çalışmaları yapılmış, birçok yerde enkaz
kaldırma işlemine geçilmiştir. Depremde hayatını kaybedenlerin ne kadarının
daha ilk anda hayatını kaybettiği, ne kadarının kaçarken enkaz altında kalarak
can verdiği tam olarak bilinmiyor. Ama depremlerde olsun, diğer doğal afetlerde
olsun can kaybının azaltmanın yolu, güvenli yapılar inşa etmekten geçiyor. Yani
deprem fay hatlarına, sel ve su baskını, toprak kayması yaşanabilecek yerlere
işin kolayına kaçıp bina yapmayacak, yerleşim yeri kurmayacaksın. Yangına karşı
önlem alacaksın.
Sen depreme karşı,
sel ve su baskınına karşı, toprak kaymasına, yangına karşı gerekli önlemleri
almayacak, kader bu diyeceksin. Olmaz böyle şey.