Altı, mevcudiyetini, insanlığın yaşaması uğruna feda eden şehitlerle dolu olan şu vatan toprağının üstünde yaşayan ve insan, adam, kadın diye bildiğimiz varlıkların en iyi ihtimalle yüzde doksanının, belki de daha fazlasının, altlarındaki teneke parçalarını, içlerine sığındıkları beton yığınlarını ve üstüne kuruldukları postlarını alın, geriye ne kalır? Olgularla, değerlerle işimiz olmadığı için belki durumu hissedemeyebiliriz, anlamayabiliriz ve olayın farkında olmayabiliriz ama mevzuyu olgular ve değerler temelinde nesnel olarak tetkik ve tahlil ettiğimizde katı gerçeklik sarih olarak tezahür edecektir. İşte o vakit insanlık ailesi dâhilindeki kahir ekseriyet için terakki dünyası olan bu dünya, bizim için niçin tedenni dünyası olmaktadır mesele vuzuha kavuştuğunda daha iyi fehmedilecektir. Tabi böylesi bir şeyi kim önemser, önemsemektedir ya da kimin umurundadır, dünyalık olarak hiçbir şey kazandırmayacak olana dönüpte bakacak kim vardır yahut durumu, olayı hissedip, anlayıp, idrak etme zahmetine katlanmak isteyen çıkar mı? Değer ne demektir, değerli olan nedir, olguların mahiyetiyle mütenasip mevcudiyetinden anlaşılması iktiza eden nokta nedir bilinmeyince, mevzubahis olan meseleyi anlamak nasıl kabil olabilir? Soyunduğumuz da geriye kalanız biz, kalan nedir, kalacak olan bir şey var mıdır? Bir otokontrol ve muhasebe yapabilecek cesaretimiz var mıdır? Varsa şayet, bu da değerler ve olgular temelinde ve nesnel olarak tahakkuk etmelidir ki, gerçekliği olsun. Giyinikken insansak, adamsak, kadınsak, bir de soyunalım bakalım, insanlığımızdan, adamlığımızdan, kadınlığımızdan kalan neymiş görelim? Bakabilecek ve görebilecek yüreğiniz ve cesaretiniz var mı?

YORUMLAR