Bu dünya fani. İçinde ki her şey fani. İster az, ister çok yaşa, ister güçlü ol, güçsüz ol fark etmez, fanilik hırkasını giymişsin bir kez, değiştiremezsin bu varoluşsal mukadderatı. Her şey değişir bu fanilik içinde, değişmez tek şey hakikattir. Öyleyse hakikate tabi ol. Tabi isen eğer hakikate, yaşamında hakikatli olmalıdır. Hakikatli değilse yaşam, yaşayanı da yoktur o yaşamın. Yok hükmündesindir o vakit yani. Hakikatli olan faniliğin de bilincindedir. Bu yüzden faniliğini unutarak hareket edemez. Eğer hareketi bu minvalde ise, o vakit hakikatin tecessüm etmiş hali olan insan da olamamıştır. Çünkü insan demek hakikat demektir. İnsana yakışmaz yaşamakta, hakikate ihanet etmektir. İnsan olmak, düzgün olmaktır, zira hakikat eğiklikten masundur. Düzgünlük; zulümden uzaklıktır, hayâsız tehditten beriliktir, harama ve insan hakkına uzanan el olmamaktır, emanete sadıklıktır, haddizatında utanmaktır düzgünlük. Utanma duygusundan uzaklık; hakikatten yoksunluk, insan olmayı bilmemektir. Öyleyse yerin üstünde niye varsın? Yok ol ki var ol! Zira nice varların yok olduğu, nice yokların var olduğu bir yerdir burası. İdrake kifayet edecek zekâya malik misin? Malik olduğunu göstermekten korkma, zira olmayanı gösterdiğini bil, zaten bildiğin şey senin olmayan olandır. Sen göstermek içinsin, içinde olmayan şeyi. Sen fanisin, taşıyamayacağın şeyin sana verileceğini mi sandın da sarılıyorsun sımsıkı? İzzet, onur, şeref, izzet-i nefis, hepsi ama hepsi insana mahsustur. İnsan mısın? Olmadığın şeyi oldun gibi göstermek olduğunu göstermez. Ol ki, göstermeye de yüzün olsun, en azından dışındaki hayâsızlıkla, içindeki hayâ çatışmasın.
FANİ...
Özgür DENİZ - 05.01.2024
Tarih: 05.01.2024
Okunma: 159
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.