‘’Biz ise, istiyorduk ki
yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve
onları varisler kılalım.’’ Kasas
Suresi 5. Ayet
Yeryüzünde cehalet, yoksulluk, sefalet, perişanlık, mezellet,
meskenet, acı akıyor. Ölücanlar dolaşıyorlar sokaklarda. Gözler var
görmüyorlar, kulaklar var duymuyorlar, kalpler var hissetmiyorlar, akıllar var
düşünmüyorlar. Bir yanda çöplüklerde rızık peşinde koşanlar, bir yanda mükellef
sofralarda şuh kahkahalar eşliğinde zevk-ü sefa edenler. Bir yanda Afrika
odunları eşliğinde metresiyle âlem yapan pezevenkler, bir yan da açlıktan kanı
çekilmiş ya da güçsüzlükten kanı dökülmeye reva görülmüş ezilenler. Bir yanda
hak yemekten hicap duyup harama el uzatmaktan korkanlar, bir yanda korkusuzca
herkesin olanı başkalarına peşkeş çekenler. Bir yanda suç bile sayılmayacak
şeyler yüzünden acılardan acılara sürgüne mahkûm olanlar, bir yanda tüm
mevcudiyeti suç olmuşlara cenneti sunanlar. Asilik, şakilik, haramilik kol
geziyor yeryüzünde. Yüce Allah, yeryüzünde sarsılmaz, yanılmaz, şaşmaz ama bir
o kadar da acımasız ve keskin bir devrim istiyor. Ama ne o devrimi yapmaya
layık kulları var ne de o devrimi hak eden kulları. Allah’ın istediğini
istemeyen cahil, zalim, nankör kullar. İşaretler yok olmuş, izler silinmiş,
yollar kaybolmuş. Kir ve kan kaplamış her yeri. Çıkar ve menfaat silip süpürmüş
tüm değerleri. Hakikat düşman, yalan dost olmuş. Hakikati haykıran diller
kesiliyor, dik duran başlar koparılıyor. Yalan haykıran diller ödüllendiriliyor,
eğik başlar övgüye değer görülüyor. İradelere ipotek konmuş, ihtiyarlar
belirlenir olmuş, duygulara ve düşüncelere zindan olmuş kalpler ve beyinler. Bu
yüzden de rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun bir tarafta sömüren zalimler;
keza rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun bir tarafta sömürülen zalimler kol
geziyor. Hakeza rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun bir taraf zulmediyor;
vehakeza rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun bir taraf yapılan zulme razı
geliyor. Türlü türlü felaketler yağmur gibi yağıyor. Her şeyi çağırıyoruz ama
gelince rezilce ve riyakârca ağlıyoruz. Bile isteye bozuyoruz ama ahmakça
suçsuz olduğumuza inanıyoruz ve masumları suçluyoruz. Adeta insan çöplüğüne
dönmüş yeryüzü ve öyle bir koku sarmış ki atmosferi her yerden yağmur gibi
yağan rayihalar bile yok edemiyor pis kokuyu. İçindeki kompradoru yenememiş bu
insanlık mı dışındaki kompradoru yenip devrim yapacak ve kutsal vaade layık
olacak? Veyl olsun cahil, zalim, nankör sürüye. Her şeyi bildiğini sanan, her
bildiğinin doğru olduğuna inanan, aklını kullanmaktan aciz cahil sürü.
Kendisine layık görülen yüce payeyi bile hak etmeyen cahiller ve sefiller
sürüsü.