MİLLİLİK Mİ? ULUSALCILIK MI?
Milli Mücadele: Bağımsızlık için yapılan savaş veya bu savaş süresi
Ulusal Kurtuluş Mücadelesi: Bağımsızlık için yapılan savaş veya bu savaş süresi
Milli sözcüğünün kelime anlamı TDK ‘da Ulusal demektir. Milliyetçilik ise bu anlama göre ulusalcılıktır. Türk toplumunun iki zayıf karnı vardır. Birisi din, diğeri milliyetçilik (vatan sevgisi ve millet sevgisinden kaynaklanır.) Bu (bayrak ve ezan )hassasiyetlerin korunması güvence altına alındığı zaman “Türk Toplumu’na istediğiniz her şeyi yaptırabilmeniz mümkün olabilmiştir. Bu durum geçmişten gelen tecrübeler ile anlaşılmaktadır. Burada sanal (zahiri ) görüntülerin toplumdaki algıları değiştirebilme yetenekleri çok kuvvetlidir.
Fizikte düz aynalara baktığımız zaman aynada kendimizi görsek de aslında görüntü sanaldır.(Gerçek değildir ). Düz aynalarda cisimlerin sağı, görüntünün soludur. İşte aynı cismin farklı sağı, solu olması aynen milliyetçilik ile ulusalcılığın bizlere yansıtılması gerekeni yanlış aksettiriyor olmasıdır. Bu ülkede milliyetçi olursan kimse sana bir şey diyemez ama ulusalcı olursanız suçlu görülürsünüz. Atatürk’ün ölümü sonrasında, çok partili yaşama erken geçilmesi rahmetli İsmet İnönü döneminde oldu. Aynı partinin içinden birçok parti doğdu. Toplumun zayıf karnı olan dini duyguları kullanan ve vatan millet kavramlarını kullanan milliyetçi zemininde partiler doğdu. Aslında yaratıcısı CHP olan kök parti her iki görüşü de içinden çıkardığı bu partilerin ana temellerini hep bütünsel olarak yaşattı. Ecevit döneminde CHP ‘nin çizgisi ve ideolojisi sol bir parti olarak içselleşti ama ortanın solu olarak. Bu yüzden Dünya’da sol partilerin ideolojilerinde; emeğin kutsallığı, hak, hukuk ve adaletin evrenselliği, vatanın ve milletin değerliliği onu ulus bilincine getirdi. Ama ne yazık ki ülkemizde, ulusalcı kesim mücadele edilmesi gereken ve bu ülkeyi sol bir görüşle bölmeyi kabul eden bir kesim olarak görülür, gösterilir. Halbuki Milliyetçilik ve Ulusalcılık aynıdır. Tabi milliyetçiliğin içinde kafatasçılık yok ise. Zamanla ‘Milliyetçilik ‘ gerçek ekseninden çıkarılarak Türk kimliğinin din ile özdeşleştirilmesi sağlandı.
Güzelyalı Ortaokulu’nda çalışırken Almanya’nın “Lüdensheid “şehrindeki bir okula kardeş okul olarak gitmiştik. “ Lüdensheid “,Türk’lerin de yaşadığı bir bölgeydi. Bizi bir öğrenci yurduna yerleştirmişlerdi. Halbuki biz onlar geldiğinde ellerini sıcak sudan soğuk suya sokturmayıp, tüm gezileri özel arabalarla yapıp <Türk Misafirperverliği >ni göstermiştik. Onlar bizi belediye otobüs duraklarında bekleterek gezdirmişlerdi. Almanların tasarruf anlayışı kişiliklerine de işlemişti. Bizi ‘ AQUPARK’ denilen büyük su havuzlarına götürmüşlerdi. Gezimize, öğrencilerimizi konuk eden Türk aileleri de katılmıştı. Bizim, şansımıza çok güzel gözlü peynir beyazlığında ‘Türk Lokumu ‘ diyebileceğimiz bir genç kız düşmüştü. Ama kızın başı kapalıydı. Başının içinde onu hörgüçlü gibi gösteren birçok malzeme vardı. Havuza girmek için hazırlandığını görünce “sen de mi gireceksin havuza ?”diye sordum. Hiç bir çekinmece göstermeden normal bir şekilde sorumu yanıtladı. Elbette dedi. Neredeyse 15 dakika başındakileri çıkarmak için uğraştı. Hiçbir sakınca görmeden mayosunu giydi. Havuza giderken sordum. Peki,” tesettürün için havuza girmen soyunman doğru mu ?” bunca insan içinde dedim. Verdiği yanıt beni şok etti. Biz Türkler burada Müslüman olduğumuzu bu tesettürle gösteriyoruz. Gittiğimiz tarikatlar bize bunu söylüyor. Ayrıca buradaki tarikatlara her ay yardım yapıyoruz. Daha doğrusu onlar gelip alıyorlar. Bizde vatan hasretiyle ülkemiz için destek vermek zorunda kalıyoruz. Aslında burada da zor koşullarda çalışıyoruz ama tarikatlar alıyorlar demişti. Buradan anlıyoruz ki tarikatların, gurbetçilerimizin Türklük ve vatanseverlik duygularını sömürerek Türk ‘lükle Müslümanlığı özdeşleştirerek gurbetçilerimizi yıllarca kanlarını sülük gibi emmişler.
Şimdi milliyetçiliğin gerçek ekseninden çıkarılarak tamamen din sömürüsü haline getirilen bu durumun artık neden <ulusalcılık > anlamına gelmediğini de söyleyebiliriz.
Neden ‘Ulusalcılık’ farklı gösterilmek isteniyor? Çünkü Ulusalcılık< Atatürk Milliyetçisi >anlamına geliyor. Atatürk’ü sevmeyenler direk bunu söyleyemeyenler “Türk Milliyetçiliği “tanımını uygun görüyorlar. Türk Dil Kurumu bunun anlamının aynı olduğunu vermesine rağmen, bu sanal görüşün neden dayatıldığının maksadı belli değil midir? Asıl bölücülük bu iki kavramla vatandaşları birbirine düşmanlaştıran anlayış değil midir? Tabi ki Milliyetçiliğin de birçok çeşidi var. Onlara girmek istemiyorum.
Milliyetçilik İslam’a aykırı mı? İslam, milliyetçiliği yasaklarken, doğası gereği modern ve seküler bir ideoloji olan milliyetçilik de İslam'ı reddeder. İslam evrensel ve barışçıl bir dünya düzeni öngörürken, milliyetçilik dışlayıcı güce dayalı dünya düzeni öngörür. Vikipedi
Burada bu olguları değiştiren tek şey “Atatürk Milliyetçiliği “dir. Atatürk Milliyetçiliği: ülkenin bütünlüğünü koruyarak inançlara saygılı, dinin sömürülmesine fırsat vermeyen, toplumun vatanseverlik ve milletseverlik bağlamında ülkenin güvencesidir, sigortasıdır. Bu yüzden, Kurtuluş Savaşı’nda yendiğimiz İngiltere Fransa, İtalya, Yunanistan, Ermeni ve Gürcü’leri hayal kırıklığına uğratmış Atatürk’ün ulusalcı bakış açısı onlara karşı bir duvar örmüştür. Yüz yıllık yenilginin hala rövanşını almak için, bin bir yol denemektedirler. Başta ABD ve İngiltere olmak üzere sömürgeci bu devletler, eğitim sistemimizi bozarak, (Marshall Yardımları ve Köy Enstitülerinin kapattırılması ) askeri gücümüzü zayıflatarak (asker yetiştiren kurumların kapatılması ), ürettirmemeyi sağlatarak, (ata tohumlarımızın çiftçilere kullandırılmaması ve tarımın hayvancılığın meraların kaybedilmesi ) toplum içinde dini ayrımcı bir dile sokarak (laik sistemin korunmaması), ekonomileri zayıflatıp borçlandırarak, ülkemizin demografik yapısının değiştirilmesinin önü açılarak (sığınmacılar)türlü hilelerle ülkeyi sömürge haline getirmeye çalışıyorlar.
İşte burada bizi birbirimize yapıştıracak tek tutkal “Atatürk Milliyetçiliğidir. “ Bundan vazgeçmeyelim.
28.05.2024
Lütfiye Kader
Em. Uz. Fen bilimleri Öğretmeni