Anlamadığın biriyle savaşmayacaksın. Yani tanımadığın, bilmediğin ama tanıdığını, bildiğini, anladığını sandığın biriyle savaşmayacaksın. Sanmaklarla yaşarsan aldanırsın. Tanımadığın birine, ona yapışmayacak çamur atmayacaksın. Hele hele bilmeden, biliyormuş gibi konuşmayacaksın. Okumadan, okumuş gibi yapmayacaksın. Anlamadan, anladığını sanmayacaksın. Geçelim!
Yaşanmamış hayatı kimse bilemez. O hayatta ne olur, ne olmaz kestirilemez. Belki bugüne kadar sahip olunan karakterin tam zıttı bir karakter sahibi olunacaktır bilemezsin. Ama bugüne dek, cümle alemin şahit olduğu yaşanmış hayatında, şerefsizliğin, kahpeliğin, ihanetin, namussuzluğun, kötülüğün zerresinin bulunmadığı biriyle savaşırken dikkat edeceksin hatta savaşmayacaksın. Çünkü ezilmeye, rezil ve perişan olmaya, utanç içinde kalmaya ve yaşamaya mahkum olursun.
Ki, niye insan olmaya çalışmıyoruz? Niye iyilik varken kötülüğe meylediyoruz? Yani ille kötü olmak, kötülük yapmak, hayvan gibi yaşamak zorunda mıyız?