DİYANET’İN HUTBESİNİ Alkışlıyor ve Ekliyorum…

İsmail Hakkı CENGİZ - 16.08.2024

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB), 16 Ağustos tarihindeki, “çevre” konulu Cuma Hutbesi çok şaşırtıcı, çok umut ve moral vericiydi. Önce, altına imzamı atacağım “Hutbe”nin tamamını okuyalım, sonra, çarpıcı ifadelere yakından bakalım:

“Kâinat denilen mükemmel bir yapının içerisinde yaşıyoruz. Bu ihtişamlı eseri yoktan var eden, yaşatan ve idare eden Yüce Rabbimizdir. Hayat kaynağımız suyu, her nefesimizde muhtaç olduğumuz havayı bize veren Cenâb-ı Hak'tır. Toprağı bereket vesilesi, ormanları oksijen kaynağı kılan O'dur. Güneşi, ayı ve yıldızları, denizleri, gölleri ve nehirleri hâsılı bütün nimetleri insanoğlunun istifadesine sunan Yüce Allah'tır. Nitekim hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ‘Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından bir nimet olarak sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.!

Çevremiz, bizlere Yüce Allah'ın bir lütfudur. Atalarımızdan miras aldığımız, gelecek nesillere aktarmamız gereken bir emanettir. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde ‘Emanete gerektiği gibi hassasiyet göstermeyenin imanı olgunlaşmamıştır.’ buyurmuş, emanete riayet etmeyi imanın bir tezahürü olarak zikretmiştir. Bizler, çevremize sahip çıkar, onu titizlikle korursak bu emaneti muhafaza etmiş oluruz.

Yeryüzündeki hiçbir bozulma asla kendiliğinden oluşmuş değildir. Nitekim Yüce Rabbimiz, ‘İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu.’ buyurmaktadır. Evet, bugün, kendisinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen, mutluluğu sınırsız tüketimde arayan insanoğlu yeryüzündeki tabii dengeyi bozmaktadır. Hırs ve tamahın esiri olan, nefsinin doyumsuz isteklerine boyun eğen nice insan, bütün mahlûkatın ortak kullanım alanlarını sorumsuzca yok etmektedir. Ürettikleri kimyasal silahlar ve bombalarla yeryüzünü yaşanmaz hale getiren zalimler, başta Gazze olmak üzere dünyanın değişik bölgelerinde uyguladıkları soykırımlarla sadece masum insanların değil, doğal hayatın da katili olmaktadırlar. Nitekim Yüce Rabbimiz bu zalimleri, bizlere şöyle tanıtmaktadır: ‘İnsanların bazıları vardır ki, eline fırsat geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.’

Kıymetli Müminler!

Günümüzde, dünyada derinden hissedilen çevre problemlerinin başında ise susuzluk ve kuraklık gelmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s), suyun bir damlasını bile israf etmeyi yasaklamış, nehirden abdest aldığımızda dahi suyu tasarruflu kullanmayı bizlere öğütlemiştir. Hal böyleyken, bugün, gereksiz kullanım sonucunda ülkemiz de dâhil olmak üzere pek çok yerde su kaynakları yok olmaktadır. Sorumsuzca dökülen atıklar, plansızca açılan su kuyuları, bilinçsizce yapılan sulamalar hayat kaynağımız olan suyun geleceğini tehdit etmektedir.

Bizler dünyanın sahibi değil, emanetçisiyiz. Yapmamız gereken, israf ve savurganlıktan uzak durmak, çevremizi ibadet bilinciyle muhafaza etmektir. Başta su kaynaklarımız olmak üzere doğal hayatı, ormanlarımızı ve piknik alanlarımızı temiz tutmak ve korumaktır. Özellikle yaz aylarında orman yangınlarına karşı dikkatli olmaktır. Çevremize ve canlılara zarar verecek, tabii dengeyi bozacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaktır. Nesillerimize yaşanılabilir bir dünya ve temiz bir çevre bırakmak için gayret göstermektir. Unutmayalım ki temizlik, imanın yarısı, ibadetlerin temel şartıdır. Müslüman’ın en önemli vasfıdır. Dolayısıyla Müslüman işyerini, sokağını, çevresini, mesirelerini temiz tutmalıdır. Rabbimizin kâinata koyduğu ilahi dengeyi bozacak tutum ve davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in şu hadisiyle bitiriyorum: ‘Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana gösterildi; iyi amelleri arasında, insanlara eziyet veren şeylerin yoldan kaldırılması, kötü amelleri arasında ise yerlere tükürmek ve yerleri kirletmek vardı."

Hutbe’de dile getirilen hususlar, yapılan uyarılar, çevreye gösterilen hassasiyet beni çok mutlu etti. Çevrenin korunması konusunda cesaret verdi.

Hutbe’de, bana en çarpıcı gelen ifade; Rabbimizin kâinata koyduğu ilahi dengeyi bozacak tutum ve davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır.” uyarısı oldu.

Bu uyarı, bizim “çevre kitabımız”ın adı olan, “Evrensel Düzene Müdahale Etmeyeceksin-Eden Bulur” uyarısına ne kadar benziyor?

Diğer bir çarpıcı ifade; bugün, kendisinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen, mutluluğu sınırsız tüketimde arayan insanoğlu yeryüzündeki tabii dengeyi bozmaktadır. Hırs ve tamahın esiri olan, nefsinin doyumsuz isteklerine boyun eğen nice insan, bütün mahlûkatın ortak kullanım alanlarını sorumsuzca yok etmektedir.” tespitidir. Bunlar, biz çevrecilerin yıllardır üzerinde durduğu konular olduğu gibi, ifadenin içindeki, “insanoğlu yeryüzündeki tabii dengeyi bozmaktadır” ikazı, yukarıdaki uyarıyı tekrarlayarak, faciayı bir kez daha hatırlatmaktadır.

AYRICA, BİZ ŞUNLARI DA EKLİYORUZ:

Bu uyarılar çok yerinde, çok önemli fakat biraz daha açılması gerekir. Daha elle tutulur, gözle görülür olaylar, eylemler ortaya konmalıdır. Meselâ, madencilik veya termik santral yapılacak diye zeytinliklerin kesilmesinin de Allah’ın koyduğu tabii dengeyi bozduğu vurgulanmalıdır.

Meselâ, altın madeni aranacak diye dağlarımızın, ormanlarımızın talan ve tahrip edilmesinin, milyonlarca ağacın katledilmesinin de “ilahî dengeyi bozduğu” ve bunlardan şiddetle kaçınılması gerektiği dile getirilmelidir.

Erozyondan, iklim krizine kadar çevrenin pek çok sorunu olduğu, bunların çözüm yolları, çözüm konusunda insanlara düşenler, yapılması gerekenler anlatılmalıdır. Tabii ki hepsi tek bir hutbeye sığmaz. Çevre meselesi insanlığın en öncelikli ve hayatî meselesi olduğundan, DİB, çevre konusunu işlemeye devam etmelidir.

Hem okuyuculara hem de DİB’na, ellerinde bir kılavuz olsun diye, Cinius yayınlarından çıkan, “EVRENSEL DÜZENE MÜDAHALE ETMEYECEKSİN” adlı eserimizi okumalarını, ellerinin altında bulundurmalarını öneririz.

x   x   x

İLGİLİ VİDEO

YERKÜRE YANIYOR, MAVİ GEZEGEN FERYAT-FİGAN: CENNET GİBİYDİM, CEHENNEME ÇEVİRDİNİZ!

 

[email protected]

Tarih: 16.08.2024 Okunma: 462

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Kerim Korkut

20.08.2024 - 18:27

İslamın geldiği zamanlarda dünya tenha idi pek bir çevre sorunu yokmuştur.

İ.Hakkı Cengiz

20.08.2024 - 22:50

Elbette... 18. asra kadar çevre problemi yoktu. Sanayileşmeyle, petrol ve kömürün kullanılmaya başlamasıyla çevre sorunları başladı. Katkınız için çok teşekkür ederim Kerim kardeş. Selâmlar...