ALBAYIN İNTİHARI

İsmail Hakkı CENGİZ - 23.01.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


 

İnsanın kendisine çok tatlı gelen canına kıyması, elbette son derece sıra dışı bir olay! Bu hadisenin gerçekleşebilmesi için, hayatın değerinin çok düşmesi lâzım.

Nitekim canına kıymadan 1 gün önce,  Albay’ın, “teröristler bile bizden daha kıymetli oldu!” dediği ifade ediliyor.

*                           *                      *

Bununla birlikte, yaş ilerledikçe hayat, gençlikteki kadar tatlı olmuyor.

İnsan hayal ettikçe yaşar, denir. Hâlbuki yaşlandıkça hayaller, sükût-u hayale dönüşüyor.

Güç azalıyor. Bugünden memnun, gelecekten ümitli olmak zorlaşıyor. İstikbal beklentisi bitiyor.

Son derece hareketli bir hayatın ardından, bir de,  tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuşsanız, hayat daha tahammül edilemez bir hâl almaz mı?

Ne üretiyorum, neyi bekliyorum, niçin yaşıyorum, soruları kafanızda dönüp durmaz mı?

Siz, tekerlekli sandalyenizde bu zorluklarla baş etmeye çalışırken, bütün bunların üzerine bir de hakkınızda vahim yayınlar yapılıyorsa…

Bu memleket için kurşun yedeğiniz, “Gâzi” unvanı aldığınız halde memleketin size sırtını döndüğünü hissetmişseniz…

Hele, Yayınlar, yargısız infaz halini aldıysa ve cevap hakkı tanınmıyorsa, o yayınlara en etkili cevabı verebilmenin çaresiz arayışı içindeyseniz…

Eh, “her canlı ölümü tadacaksa” bir gün…

O gün, neden bugün olmasın?

*                           *                      *

34 Yıllık Başkan

Dün gözaltına alınan Türk Metal-iş Sendikası Başkanı, 34 senedir o sendikanın başındaymış.

Hey Maşallah, 34 yıl!

Bu ne yahu?

Bunun bir süre sınırı, yaş sınırı yok mudur?

Yoktur.

Türkiye’deki demokrasi böyle bir şeydir. Hasbelkader bir derneğe, bir vakfa, bir sendikaya veya bir siyasî partiye başkan seçildiniz mi, yaşadınız! Ölene kadar sizi oradan kimse indiremez. Sizi seçecek mekanizmayı kendinize göre düzenlersiniz ve iş biter. Artık, ömür boyu başkansınız!

Tabii bu durumda olanlar asla ölümü düşünmezler. Onlara hayat hep bahardır. Hayatın sonsuz olmasını temenni ederler.

Albayım da böyle bir kurumda başkan olsaydı… Yıllar yılı seçim kazanarak(!) başarı duygusu yaşasaydı, başarı duygusunun zirvesini tatsaydı…

Şato gibi evlerde otursa, kale gibi binalarda, son model araçlarda saltanat sürseydi…

Gücü ve serveti sürekli artsaydı, bedeninden sağlık fışkırsa, gayet hareketli bir hayatı olsaydı…

Tabii ki ölümü düşünmezdi!

*                           *                      *

Hazin olan, o albayla bu başkanın aynı davanın adamıymış gibi gösterilmesi.

Hayret!

*                           *                      *

Üstatlardan

Hayatın en büyük savaşları her gün ruhun sessiz odasında geçer.

DAVİD O. McKAY

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 23.01.2009 Okunma: 733

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?