Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İnsanın kendisine çok tatlı gelen canına kıyması,
elbette son derece sıra dışı bir olay! Bu hadisenin gerçekleşebilmesi için,
hayatın değerinin çok düşmesi lâzım.
Nitekim canına kıymadan 1 gün önce, Albay’ın, “teröristler
bile bizden daha kıymetli oldu!” dediği ifade ediliyor.
* * *
Bununla birlikte, yaş ilerledikçe hayat, gençlikteki
kadar tatlı olmuyor.
İnsan hayal ettikçe yaşar, denir. Hâlbuki yaşlandıkça
hayaller, sükût-u hayale dönüşüyor.
Güç azalıyor. Bugünden memnun, gelecekten ümitli
olmak zorlaşıyor. İstikbal beklentisi bitiyor.
Son derece hareketli bir hayatın ardından, bir de, tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuşsanız, hayat
daha tahammül edilemez bir hâl almaz mı?
Ne
üretiyorum, neyi bekliyorum, niçin yaşıyorum, soruları kafanızda dönüp durmaz
mı?
Siz, tekerlekli sandalyenizde bu zorluklarla baş
etmeye çalışırken, bütün bunların üzerine bir de hakkınızda vahim yayınlar
yapılıyorsa…
Bu memleket için kurşun yedeğiniz, “Gâzi” unvanı aldığınız halde memleketin
size sırtını döndüğünü hissetmişseniz…
Hele, Yayınlar, yargısız infaz halini aldıysa ve
cevap hakkı tanınmıyorsa, o yayınlara en etkili cevabı verebilmenin çaresiz
arayışı içindeyseniz…
Eh, “her canlı ölümü tadacaksa” bir gün…
O gün, neden bugün olmasın?
* * *
34 Yıllık Başkan
Dün gözaltına alınan Türk Metal-iş Sendikası Başkanı,
34 senedir o sendikanın başındaymış.
Hey Maşallah, 34 yıl!
Bu ne yahu?
Bunun bir süre sınırı, yaş sınırı yok mudur?
Yoktur.
Türkiye’deki demokrasi böyle bir şeydir. Hasbelkader
bir derneğe, bir vakfa, bir sendikaya veya bir siyasî partiye başkan seçildiniz
mi, yaşadınız! Ölene kadar sizi oradan
kimse indiremez. Sizi seçecek mekanizmayı kendinize göre düzenlersiniz ve
iş biter. Artık, ömür boyu başkansınız!
Tabii bu durumda olanlar asla ölümü düşünmezler.
Onlara hayat hep bahardır. Hayatın sonsuz olmasını temenni ederler.
Albayım da böyle bir kurumda başkan olsaydı… Yıllar yılı seçim kazanarak(!) başarı
duygusu yaşasaydı, başarı duygusunun zirvesini tatsaydı…
Şato gibi evlerde otursa, kale gibi binalarda, son
model araçlarda saltanat sürseydi…
Gücü ve serveti sürekli artsaydı, bedeninden sağlık
fışkırsa, gayet hareketli bir hayatı olsaydı…
Tabii ki ölümü düşünmezdi!
* * *
Hazin olan, o albayla bu başkanın aynı davanın
adamıymış gibi gösterilmesi.
Hayret!
* * *
Üstatlardan
Hayatın en
büyük savaşları her gün ruhun sessiz odasında geçer.
DAVİD
O. McKAY
Önceki
yazılar