BEYNİMİ KEMİREN SORULAR, Ahmet Berhan Yılmaz

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 28.01.2009

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

 

Lâedri

    

 “Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz, yine de hak davamdan vazgeçmem” diyen bir zat’ın yolunda gittiğini iddia eden bizler elimize üç beş kuruş tutuşturulduğunda, bir makam koltuğu verildiğinde veya dünyevi bir gücün baskısıyla davamızdan, inançlarımızdan taviz veriyorsak başarısızlığımızın sebebini kendimizde mi, başkalarında mı aramalıyız?

Allah’a inandığımızı beyan edip, güce, paraya, makama tapınır gibi yaşayan, sadece menfaatlerimizin uğruna mücadele eden bizler Allah’ın yardımını yanımızda bulamıyorsak niçin niyetlerimizi sorgulamıyoruz?  

Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir diyen bir öğretinin terbiyesinde olduğunu iddia eden bizler, vatanımızda milyonlarca aç yatan varken her şey yolundaymış gibi davranıyorsak, haddimizi aşan bir lüks içinde yaşıyorsak acaba kimlerden oluyoruz?

İnançlarımızda ve yaşantımızda samimi olmadığımız için karşımızdakileri ikna edemediğimizi ve bu sebeple onlara güven veremediğimizi anlayabilmemiz için başımıza taşların yağması mı gerekiyor?

Devlet başkanı, ordu komutanı ve dahası peygamber olmasına rağmen ve istese zamanının en lüks hayatını sürebilecekken hasırda yatan, halkı toksa tok, açsa aç olan bir peygamberin yolunda olduğunu iddia edenler beş yıldızlı yemeklerde, milyonluk makam arabalarında neyin mücadelesini verdiklerini biliyorlar mı?  

Haksızların, hırsızların, düzenbazların daha başarılı ve kazanan taraf olduğunu görenler o kişilerin daha cesur ve hayat tarzlarında daha samimi olduğunu ve bu sebeple başardıklarını düşünebiliyorlar mı?

Verilen tavizlerin, atılan geri adımların düşmanı daha kararlı ve cesur kıldığını, bir tür yenik düşmek olduğunu anlayabilmek için daha kaç kere tavizlerimizin sonunda kaybettiğimizi görmemiz gerekiyor?

Alacakları oy, makam, para için kırk türlü yalan söyleyenlerin, halkı aldatanların Allah rızası için doğruları söylediklerinde kendilerine bu milletin kalbinin ardına kadar açılacağını ve Allah’ın yardımının onlara yetişeceğini hangimiz söyleyeceğiz ve artık söylemenin zamanı gelmedi mi?

Farklı dinden, milletten olanlarla yüzyıllarca huzur içinde yaşamış bir milletten geliyor olmamıza rağmen, bütün değerlerimizin ortak olduğu, sadece ayrıntıda farklılıklarımızın olduğu insanlara karşı hissettiğimiz düşmanca hislerin sebebini bırakın başkasına, kendimize izah edebiliyor muyuz?

Sonuç olarak emaneti ehline veriniz emrini, emaneti kendi ehlinize veriniz olarak algıladığımız, hoşgörüyü, anlayışı ve sevgiyi adaletli dağıtmadığımız ve küçücük ayrıntıları sindiremediğimiz sürece iktidarların, yönetimlerin, liderlerin değişeceğini ama bu gidişatın değişmeyeceğini ne zaman anlayacağız?

AHMET BERHAN YILMAZ

 

 

Arşiv

Tarih: 28.01.2009 Okunma: 878

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?