Altı yıldır ülkeyi yöneten iktidar, kimilerine göre “muhafazakâr”, kimilerine göre “İslamcı”dır. Hükümet edenler de, her fırsatta, kendilerinin dini bütün Müslümanlar olduklarını öne sürüyor. Adımlarını da buna göre attıklarını zannediyoruz.
Başını örten kızlar da eğitimlerinden geri kalmasınlar, diye, üniversitelere girebilmeleri için hukukî düzenlemeler yapılıyor. Hem de hangi şartlarda? Rejimin yara alabileceği tartışmaları içinde! Anayasaya aykırılık iddiaları içinde!
Buradan şu
sonuç çıkıyor: İktidar, dinin emir ve yasakları konusunda çok hassastır!
Fakat…
Sıra rüşvete
geldiği zaman, başörtüsü konusunda akıl almaz bir biçimde katı olan hükümet
çevreleri yumuşacık oluveriyorlar.
Bunun sebebi ne
ola ki?
Acaba, rüşveti
günah kabul etmiyorlar mı?
Din bilgini
değiliz ama öğrendiğimiz kadarıyla rüşvet büyük günahlardandır. “Rüşveti alan
da veren de cehennemdedir”, Hadisi var. Herhalde, hiç kimse rüşvetin dinimizce
günah olduğuna, yasak olduğuna dair bir şüphe içinde değildir.
Bildiğimiz
kadarıyla, bütün din âlimleri rüşvetin haram olduğunda hemfikirdir.
Buna göre
sormak hakkımız değil mi?
Dinen haram ve
günah olan, kanunlarla da yasaklanmış olduğu halde rüşvet konusunda, iktidar
partisi neden bu kadar gevşektir?
Başörtüsü konusunda harcadığı enerjinin neden yüzde birini olsun, cemiyet hayatını zehirleyen, ahlâkı aşındıran, devletin altını oyan bu sinsi virüsle mücadeleye harcamıyor?
Biz, hükümetin
rüşvetle mücadele edeceğini umarken, bir genel müdür çıkıp; rüşvetle suçlanan
personeli için, “memurlarımın aldığı rüşvet değil, bahşiştir!” diyebiliyor.
Bunu söyleyen genel müdür herhangi bir soruşturmaya uğramıyor, paşa paşa
yerinde, makamında oturabiliyor.
Bu sayın genel
müdürün, bağlı olduğu bakan tarafından haddinin bildirileceğini, görevden alınacağını,
hakkında soruşturma açılacağını bekliyoruz.
Ne oluyor?
Bekliyoruz!
Biz beklerken,
sayın bakan açıklama yapıyor:
-
Canım, rüşvetle bahşişi karıştırmayın.
Demek ki, bütün millet rüşvetle bahşişi karıştırıyor. Öyle ya, dini bütün bakandan daha iyi bilecek değiliz ya!
Böylece, işin
sırrı çözülmüş oluyor. Ülkede rüşvet diye bir mesele yoktur.
Ne vardır?
Bahşiş…
Bu konuda
dinimiz bir yasak getirmiş mi?
Getirmemiştir
herhalde!
Getirmiş
olsaydı, muhafazakâr hükümetimiz gereğini yapardı.
Meselâ, yasak
olsaydı… bu yasağa uymayıp da, kazara bahşiş alanları anasından doğduğuna
pişman ederdi.
Artık çok rahatım.
Kendimi kuşlar
kadar hafif hissediyorum.
Ülkede rüşvet
diye bir sorun yoktur.
Rüşvet alan da
yoktur, veren de!
Siz de “müsterih” olun, bundan sonra!
ADAMLAR
Adamlar
bilirim: coşkun..
Adamlar
bilirim: durgun…
Adamlar
bilirim: adları,
Boylarından
uzun.
Adamlar
bilirim: iri..
Adamlar
bilirim: ufak…
Adamlar bilirim
ki sözleri,
Eserlerinden
parlak.
Adamlar
bilirim: sönük,
Adamlar birlim:
çürük;
Adamlar
bilirim: rozetleri,
Yüreklerinden
büyük.
Adamlar
bilirim: anlamamış,
Anlamayacak ne
olduğunu.
Adamlar
bilirim: dolduramamış,
Dolduramayacak
koltuğunu.
Adamlar
bilirim: yamuk, eğri…
Adamlar
bilirim: maskara…
Adamlar
bilirim: elleri
Eldivenlerinden
kara.
…
Arif Nihat Asya
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın.