Bahşiş

İsmail Hakkı CENGİZ - 15.02.2008

         Son yıllarda, ülkemizde inanılmaz işler oluyor. Laik bir ülke olduğumuzu iddia ettiğimiz halde, neredeyse her hamlede dinin kuralları sorgulanıyor. Daha doğrusu, yapılacak her işin, dinî kurallara uygun olup olmadığı tartışılıyor.

Altı yıldır ülkeyi yöneten iktidar, kimilerine göre “muhafazakâr”, kimilerine göre “İslamcı”dır. Hükümet edenler de, her fırsatta, kendilerinin dini bütün Müslümanlar olduklarını öne sürüyor. Adımlarını da buna göre attıklarını zannediyoruz.

Başını örten kızlar da eğitimlerinden geri kalmasınlar, diye, üniversitelere girebilmeleri için hukukî düzenlemeler yapılıyor. Hem de hangi şartlarda? Rejimin yara alabileceği tartışmaları içinde! Anayasaya aykırılık iddiaları içinde!

Buradan şu sonuç çıkıyor: İktidar, dinin emir ve yasakları konusunda çok hassastır!
         Fakat…
        Sıra rüşvete geldiği zaman, başörtüsü konusunda akıl almaz bir biçimde katı olan hükümet çevreleri yumuşacık oluveriyorlar.
         Bunun sebebi ne ola ki?
         Acaba, rüşveti günah kabul etmiyorlar mı?

Din bilgini değiliz ama öğrendiğimiz kadarıyla rüşvet büyük günahlardandır. “Rüşveti alan da veren de cehennemdedir”, Hadisi var. Herhalde, hiç kimse rüşvetin dinimizce günah olduğuna, yasak olduğuna dair bir şüphe içinde değildir.
    Bildiğimiz kadarıyla, bütün din âlimleri rüşvetin haram olduğunda hemfikirdir.
          Buna göre sormak hakkımız değil mi?
       Dinen haram ve günah olan, kanunlarla da yasaklanmış olduğu halde rüşvet konusunda, iktidar partisi neden bu kadar gevşektir?

Başörtüsü konusunda harcadığı enerjinin neden yüzde birini olsun, cemiyet hayatını zehirleyen, ahlâkı aşındıran, devletin altını oyan bu sinsi virüsle mücadeleye harcamıyor?

Biz, hükümetin rüşvetle mücadele edeceğini umarken, bir genel müdür çıkıp; rüşvetle suçlanan personeli için, “memurlarımın aldığı rüşvet değil, bahşiştir!” diyebiliyor. Bunu söyleyen genel müdür herhangi bir soruşturmaya uğramıyor, paşa paşa yerinde, makamında oturabiliyor.
Bu sayın genel müdürün, bağlı olduğu bakan tarafından haddinin bildirileceğini, görevden alınacağını, hakkında soruşturma açılacağını bekliyoruz.
Ne oluyor?
Bekliyoruz!
Biz beklerken, sayın bakan açıklama yapıyor:
-         Canım, rüşvetle bahşişi karıştırmayın.

Demek ki, bütün millet rüşvetle bahşişi karıştırıyor. Öyle ya, dini bütün bakandan daha iyi bilecek değiliz ya!

Böylece, işin sırrı çözülmüş oluyor. Ülkede rüşvet diye bir mesele yoktur.
         Ne vardır?
         Bahşiş…
         Bu konuda dinimiz bir yasak getirmiş mi?
         Getirmemiştir herhalde!
         Getirmiş olsaydı, muhafazakâr hükümetimiz gereğini yapardı.
        Meselâ, yasak olsaydı… bu yasağa uymayıp da, kazara bahşiş alanları anasından doğduğuna pişman ederdi.
         Artık çok rahatım.
         Kendimi kuşlar kadar hafif hissediyorum.
         Ülkede rüşvet diye bir sorun yoktur.
         Rüşvet alan da yoktur, veren de!
         Siz de “müsterih” olun, bundan sonra!

 

 Üstatlardan

ADAMLAR

Adamlar bilirim: coşkun..
         Adamlar bilirim: durgun…
         Adamlar bilirim: adları,
         Boylarından uzun.
Adamlar bilirim: iri..
Adamlar bilirim: ufak…
Adamlar bilirim ki sözleri,
Eserlerinden parlak.
         Adamlar bilirim: sönük,
         Adamlar birlim: çürük;
         Adamlar bilirim: rozetleri,
         Yüreklerinden büyük.
Adamlar bilirim: anlamamış,
Anlamayacak ne olduğunu.
Adamlar bilirim: dolduramamış,
Dolduramayacak koltuğunu.
         Adamlar bilirim: yamuk, eğri…
         Adamlar bilirim: maskara…
         Adamlar bilirim: elleri
         Eldivenlerinden kara.
          …
         Arif Nihat Asya


Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın.


Tarih: 15.02.2008 Okunma: 664

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İsmail SÖNMEZ

25.01.2008 - 10:17

Sadece ''İnanılır gibi değil'' diyorum.

İsmail SÖNMEZ

25.01.2008 - 10:17

Sadece ''İnanılır gibi değil'' diyorum.