VE SEKSEN YIL SONRA

İsmail Hakkı CENGİZ - 12.02.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


 

Erken kararan bir Kasım akşamında, yani 3 Kasım 2002 akşamında ülkenin karanlık ufuklarında, güneş gibi, pırıl pırıl bir ampul yanmaya başladı.

Güneş, dediysek daha parlak, daha güçlü bir aydınlanma kaynağını bilemediğimizden… Yoksa elbette bu ampul güneşle bile kıyaslanmayacak kadar parlak, daha kudretli bir ışık saçıyordu. Güneş geceleri kaybolduğu, bir duvarın arkasına geçemediği halde, bu ampul geceleri de sönmüyor, arkasına geçemediği bir set de bulunmuyordu.

 

Aman Allah’ım! Yoksa, “Nurlu Ufuklar” rüyası gerçek mi oluyordu! Artık, 80 senedir fukaralaşan, karanlığa gömülen halkın “makûs talihi” dönüyor muydu?

Evet, dönüyordu ve “nurlu ufuklar” gerçek oluyordu. 

Çünkü bu ampulü yakanlar kurdukları partinin adını “Adalet ve Kalkınma” koymuşlardı. Ülkeye adalet ve kalkınma getirmeye azimliydiler.

Nitekim hemen icraatlara giriştiler.  Tabii ki öncelikleri vardı. Dediler ki, “halkımız 80 yıldır fukaralaştırıldı, önceliği kalkınmaya verelim. Adalet, şimdilik bir kenarda dursun!”  

Dünya siyasî ve iktisadî tarihinde görülmeyen bir kalkınma hamlesi başlatıldı. Halkın yüzü güldü. Çehrelere kan geldi. Yeniden tarlalar yeşile, yeşil sarıya ve çarklar son sürat dönmeye başladı.

İki sene geçmeden ülkenin görünümü ve gidişatı değişti. Halk aydınlandı. Uyandığı için, Demokrat parti zamanında yaptığı gibi kendini fukaralaştıranlara değil kalkındıranlara oy veriyordu, artık.  AKP halkı zenginleştirdikçe, uyanan halk da ona daha fazla oy veriyordu.

*                             *                      *

Böyle böyle, kalkına kalkına 2009’a gelindi.

Kıskanç ve hazımsız muhalefet hala fakirlikten, “sadaka kültüründen” falan bahsedip duruyordu. Muhalefeti hiç kaale bile almayan, ampul partisi ileri gelenleri de nihayet insan olduklarından, bazen tahrike kapılıp cevap verme gafletinde bulundukları oluyordu.

İşte, bunlardan biri de dün yazdığımız gibi; Habertürk’ün 09 Şubat 2009 akşamı, saat 22:00’de yayınladığı Birgün, adlı haber programına, telefonla katılan, AKP Meclis Grup Başkan Vekiliydi… Sayın vekil, bir ara yoksulluk konusunda rakamlar verme ve “bizim zamanımızda fakirlik azaldı” demek gafletinde bulundu.

Aman efendim, bu ne alçak yürekliliktir. Devr-i saltanatınızda fukaralık mı kaldı? Sizden 1 saat evvel aynı kanalın ekranlarına, yine telefonla çıkan Bolu valisi, Millî Gelir’in 800 milyar dolar olduğunu söyledi ki, ekonomi bürokratları ve bakanları da bu rakamı teyit ediyor. Bu, kişi başına düşen millî gelirin (KBMG) 11 bin dolar olması demektir.

Efendim, dağlarda-bayırlarda, köylerde-mezralarda tam otomatik çamaşır ve bulaşık makineleri, uydu antenleri var, ki zenginlik göstergesi tek eksiğimiz buydu. O da giderildi.

Böyle bir ülkede fukaralıktan bahsedilebilir mi?

Bu kadar mütevazı olmayın… Sonra sahi zannedecekler.

Kişi başına düşen 11 bin dolar, bırakın ülkeyi, bölgeyi; dünya ölçeğinde bile başlı başına zenginliğin en açık göstergesi…

 

Sade…

Minicik bir eksiğimiz var.

Hani, partinizin adının ilk kelimesi!

Hani, 7 sene evvel icraata başlarken şimdilik bir kenarda dursun dediğiniz kavram!

Adalet!

*                             *                      *

 

İNTERNETTEN

 

Adalet; para sahibi kişilerin sahip oldukları, olmayanların ise, sahip olanlarınkinden arta kalan veya dökülenleri kullanabileceğini sanmak suretiyle kendilerini kandırdıkları mekanizma…

İronman

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 12.02.2009 Okunma: 771

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?