Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Erken kararan bir Kasım akşamında, yani 3 Kasım 2002
akşamında ülkenin karanlık ufuklarında, güneş gibi, pırıl pırıl bir ampul yanmaya
başladı.
Güneş, dediysek daha parlak, daha güçlü bir
aydınlanma kaynağını bilemediğimizden… Yoksa elbette bu ampul güneşle bile
kıyaslanmayacak kadar parlak, daha kudretli bir ışık saçıyordu. Güneş geceleri
kaybolduğu, bir duvarın arkasına geçemediği halde, bu ampul geceleri de
sönmüyor, arkasına geçemediği bir set de bulunmuyordu.
Aman Allah’ım! Yoksa, “Nurlu Ufuklar” rüyası gerçek mi oluyordu! Artık, 80 senedir
fukaralaşan, karanlığa gömülen halkın “makûs
talihi” dönüyor muydu?
Evet, dönüyordu ve “nurlu ufuklar” gerçek
oluyordu.
Çünkü bu ampulü yakanlar kurdukları partinin adını “Adalet ve Kalkınma” koymuşlardı.
Ülkeye adalet ve kalkınma getirmeye azimliydiler.
Nitekim hemen icraatlara giriştiler. Tabii ki öncelikleri vardı. Dediler ki,
“halkımız 80 yıldır fukaralaştırıldı, önceliği kalkınmaya verelim. Adalet, şimdilik bir kenarda dursun!”
Dünya siyasî ve iktisadî tarihinde görülmeyen bir
kalkınma hamlesi başlatıldı. Halkın yüzü güldü. Çehrelere kan geldi. Yeniden
tarlalar yeşile, yeşil sarıya ve çarklar son sürat dönmeye başladı.
İki sene geçmeden ülkenin görünümü ve gidişatı
değişti. Halk aydınlandı. Uyandığı için, Demokrat parti zamanında yaptığı gibi
kendini fukaralaştıranlara değil kalkındıranlara
oy veriyordu, artık. AKP halkı
zenginleştirdikçe, uyanan halk da ona daha fazla oy veriyordu.
* * *
Böyle böyle, kalkına
kalkına 2009’a gelindi.
Kıskanç ve hazımsız muhalefet hala fakirlikten, “sadaka kültüründen” falan bahsedip
duruyordu. Muhalefeti hiç kaale bile almayan, ampul partisi ileri gelenleri de
nihayet insan olduklarından, bazen tahrike kapılıp cevap verme gafletinde
bulundukları oluyordu.
İşte, bunlardan biri de dün yazdığımız gibi; Habertürk’ün 09 Şubat 2009 akşamı, saat
22:00’de yayınladığı Birgün, adlı
haber programına, telefonla katılan, AKP Meclis Grup Başkan Vekiliydi… Sayın
vekil, bir ara yoksulluk konusunda rakamlar verme ve “bizim zamanımızda fakirlik azaldı” demek gafletinde bulundu.
Aman efendim, bu ne alçak yürekliliktir. Devr-i saltanatınızda fukaralık mı kaldı?
Sizden 1 saat evvel aynı kanalın ekranlarına, yine telefonla çıkan Bolu valisi,
Millî Gelir’in 800 milyar dolar olduğunu söyledi ki, ekonomi bürokratları ve
bakanları da bu rakamı teyit ediyor. Bu, kişi başına düşen millî gelirin (KBMG)
11 bin dolar olması demektir.
Efendim, dağlarda-bayırlarda, köylerde-mezralarda tam
otomatik çamaşır ve bulaşık makineleri, uydu antenleri var, ki zenginlik
göstergesi tek eksiğimiz buydu. O da giderildi.
Böyle bir ülkede fukaralıktan bahsedilebilir mi?
Bu kadar mütevazı olmayın… Sonra sahi zannedecekler.
Kişi başına düşen 11 bin dolar, bırakın ülkeyi,
bölgeyi; dünya ölçeğinde bile başlı başına zenginliğin en açık göstergesi…
Sade…
Minicik bir eksiğimiz var.
Hani, partinizin adının ilk kelimesi!
Hani, 7 sene evvel icraata başlarken şimdilik bir
kenarda dursun dediğiniz kavram!
Adalet!
* * *
İNTERNETTEN
Adalet; para sahibi kişilerin sahip oldukları, olmayanların
ise, sahip olanlarınkinden arta kalan veya dökülenleri kullanabileceğini sanmak
suretiyle kendilerini kandırdıkları mekanizma…
İronman
Önceki
yazılar